Medya: Hüseyin Hacıoğlu.
×××××
Evin içinde dört dönerken Nefes, "Canım, bir tanem, lütfen bir oturur musun?" dedi bana bakarak.
Öfkeli bir şekilde kafamı iki yana sallarken, "Nasıl olabilirim ya? Sürekli benden bir şey saklıyorlar, sürekli bir şeylerden habersiz kalıyorum. Benimle ilgili şeyleri benden başka herkes biliyor." dedim ona bakarak.
Nayide de Nefes'in yanından, "Kuzum, biliyorum ama böyle de olmaz ki. Geliyor işte babanlar, otur sakinleş." dedi.
Oflayarak elimi saçlarıma daldırdım ve evin içinde yürümeye devam ettim. Hâlâ aklımda Hüseyin beyin dedikleri dolanıyordu. Nefes'e olanları anlattım ama daha ona Fadik meselesini söylememiştim. Daha haberi yoktu. Bu işi halledinceye kadar onu rafa kaldırma kararı aldım.
Bahçede araba sesi duyduğumda pencereden dışarıya baktım. Siyah araba bahçeye yanaşmış, babam, Sahra ve Sevda abla arabadan inmişti. Yavaş yavaş kapıya yaklaştıklarında ilerleyip kapıyı direkt suratlarına açtım.
Ferhat bey beni gördüğünde şaşırarak gözlerini genişletti. Tam ağzını açıp bir şey diyecekken yakasından tutarak içeri ittim. Ani sarsılsa da, doğrulup bana baktı. Bunu gören Sahra içeri girerek elini göğsüme koyarak beni biraz geri itti.
Beni hafifçe arkaya doğru iterken, "Mayıs." dedi uyarır bir ses tonuyla.
Sevda abla da içeri girerek kocasının kolundan tuttu. Gözleri benimle onun arasında geziniyordu. Nefes oturduğu yerden kalkıp, yanıma geldi ve Sahra'yı uzaklaştırıp yüzümü elleri arasına aldı.
Yanağımdan öperken, "Sakin ol tamam mı? Halledeceğiz." dedi. Ellerimle onun ellerini tutup, öpücük kondururken kafamı salladım.
Ardından bakışlarımı Sevda ablanın yanında duran Ferhat beye çevirdim. Elimle koltuğu göstererek, "Otur, konuşacağız." dedim öfkeli bir ses tonuyla.
Gözleri üzerimde gezinirken sakince kafa salladı ve koltuğa oturdu. Sahra ve Sevda abla da onun iki yanına oturarak bana bakmaya başladı. Son kez Nefes'le bir birimize bakıp, biz de onların karşısına oturduk. Nayide de benim sağ tarafıma kuruldu.
Sakin olmaya çalışarak derin bir nefes aldım ve ona, "Hüseyin beyle konuştum. Bana bir fotoğraf verdi." dedim ve cebimden fotoğrafı çıkarıp önümüzdeki küçük masaya attım.
Gözlerini benden attığım fotoğrafa çevirdi. Sakince fotoğrafa baktıktan sonra dudaklarını bir birine bastırıp tekrardan bana çevirdi kafasını. Sevda abla da sakince fotoğrafa bakarken Sahra kaşlarını çatmıştı.
O sessiz kalınca ben de, "Bana annemle üniversite de tanıştığını söyledi. Ekrem bey de seninle tanışıyordu. Ben baştan sona her şeyi bilmek istiyorum. Her şeyi." dedim vurgu yaparcasına.
Gözlerindeki gözlüğü çıkarırken derin bir nefes aldı ve başladı. "Annenle ben çocukluktan itibaren bir birimizi tanıyorduk, biliyorsun."
Kafamı salladığımda o da, "Annen, Ekrem ve Hüseyin aynı üniversitede okuyorlardı. Hüseyin ve Ekrem ayrılmaz bir ikili, arkadaşlardı. Hüseyin Nare'den hoşlanıyordu, fakat Nare ondan hoşlanmıyordu, o şekilde değil. Biz üniversitede okurken onların arasını yapmaya çok çalıştım, ama olmadı. Nare ondan hoşlanmıyordu, hatta beni seviyordu. Bunu ailelerimiz evlenin diyene kadar ben de bilmiyordum." diye devam etti.
Birkaç saniye durduktan sonra, "Hayır Mayıs, düşündüğünün aksine annenden nefret etmedim, başlarda belki, bu evliliğe karşı çıkmadığı için çok kızdım ama nefret yoktu. Her neyse annenle ben evlenmeden önce Hüseyin ve o sarhoş olduktan sonra birlikte olmuşlar. Tabii ki annen bunu gizleme kararı aldı ve kimseye söylemedi." diye ekledi.