Bu bölüm pek içime sinmedi ama yapacak bi şey yook aklımdaki kurguyla devam etmek için buna ihtiyacım var.
Umarım beğenirsiniz, sizi seviyorum öptüm<333
Bolca yorum yapın kızıyom ha😠
×××××
Mayıs'tan.
Sahra dudaklarına yerleştirdiği parlak, tatlı gülümsemesiyle bana doğru birkaç adım daha attı. Artık bu gülümseme bana tatlı gelmiyordu. Hatta öyle hissettiriyordu ki, suratına yumruk atıp, dağıtmam gerekiyormuş gibi.
Fakat yapmadım, ellerimi cebime sokarak yumruk yaptım. Öfkemi göstermek istemiyordum veya ona herhangi bir duygu da göstermek istemiyordum. Konuşalım, sonra da siktirsin gitsin istiyordum.
O da elleri cebinde önümde durarken Nefes, Nayide ve Sefer yanımıza gelmişti. Nayide ve Sefer ortada dururken Nefes anında yanıma gelmiş, elinin birini sırtıma birini de göğüs kafesime koyarak sakinleştirmeye çalışıyordu beni. Herhangi bir duygu göstermedim, fakat yine de öfkeli olduğumu anlamıştı.
Onun dokunuşuyla gözlerimi kapatırken, "Düşündüğümden daha iyi bir karşılama oldu." dediğinde tekrardan geri açtım.
Yüzündeki gülümsemeyle gözlerini Nayide ve Sefer'in üzerinde gezdirdikten sonra tekrardan bana dönerek, "Suratıma yumruğu geçirir, beni iyice döver, sonrada geldiğim gibi geri yollarsın sanmıştım." dedi.
Öfkemi gizlemek için gülerek kafamı indirdim. Nefes de anlamaz gözlerle Sahra ve bana bakıyordu. Benim gülümsemem onu daha da cesaretlendirirken, "Sana dokunarak ellerimi kirletmek istemiyorum. Eğer yaparsam, onları kesmek zorunda kalırım." dedim.
Bu dediğim onun yüzündeki gülümsemeyi yavaş yavaş silirken ona bakmaya devam ettim. Gözleri üzgün ve acı dolu bir şekilde bana bakıyordu.
Kırık ve alçak bir ses tonuyla, "Benden bu kadar çok mu nefret ediyorsun? Aradan geçen onca senden sonra hâlâ mı?" diye sordu.
Onun üzgün ses tonunu umursamadım. Aklıma Nefes'in bana onunla ilgili dediği geldi. "Bu kadar çok seviyordum seni." dedim.
Göz bebekleri büyürken kafasını yavaşça eğdi. "Biliyorum hata yaptım, küçüktüm. Zaten bundan pişman oldum ve-"
Anında onu keserek, "Küçük müydün? 18 yaşındaydın lan ne küçüğü?" diye bağırdım. Artık öfkemi gizleyemiyordum.
Öfkeyle istemsizce ona doğru bir adım attığımda Nefes beni biraz geri çekti. Nayide ve Sefer de Sahra'yı geriye doğru çekmişti.
Fakat Sahra hâlâ sakin bir şekilde bana bakarken, "Haklısın, ama pişman oldum. Senelerce sana ulaşmaya çalıştım fakat sen sanki bir anda yok olmuştun." diye açıklamaya çalıştı.
"Bu pişmanlık hiçbir şeyi telafi etmez. Hayatımı cehenneme çevirdin lan sen benim. Her şeyimi kaybettim senin yüzünden. Esra'yı kaybettim senin yüzünden."
Yakasından yapıştığımda Nefes hemen kolumdan tutarak, "Mayıs, yapma güzelim." demişti.
Sahra üzgünce bana bakarken, "Sen Esra'yı benim yüzümden kaybetmedin." diye mırıldandı.
O bunu dediğinde tam algılayamamıştım. Sadece bir anlık öfkem dinmişti. Sahra'nın yakasını bırakıp, sertçe ittiğimde Sefer onu düşmeden tutmuştu.
"Aslında merak da ediyorum ha. Biricik baban senin buraya, benim yanıma gelmene nasıl müsade etti?"
Sahra doğrulup, üzerini silkerken, "Buraya geldiğimi bilmiyor." diye cevap verdi bana.