Bol bol yorum istiyorum..
....
"Ay Krallığının varisi, kumandan Lee Minho geldiler."
Borozan sesini duyduğu için haberi olan Chan gözlerini kendisine haber vermekle görevli olan muhafızdan ayırdı ve yanında dikilen kız kardeşine kısa bir bakış attı.
Güneş Krallığının genç kralı Chan, bir ilk yapıp uzun bir zamandan sonra güneş ile ayı yan yana getirmeye çalışacaktı. Annesinin istediği barış için her şeyi yapacaktı.
Kız kardeşi kafasını sallayarak onayladı onu. Beline taktığı kemer geniş elbisesini beline oturtmuştu. Yeşil taşlı iki bıçak kemerinin iki yanından dışarıya sarkıyordu, sırtına geçirdiği kendisi için özel yapılmış kemerinde de bir kılıç asılıydı. Diğer krallıkların prenseslerine göre biraz farklıydı kız kardeşi, daha çok kumandan gibi duruyordu ki öyleydi de.
Kız kardeşi, Vien denizden sorumlu kumandandı ve diğer krallıklarda olanların aksine bir kıza saygı duyuyorlardı burada.
"Buraya getirin."
"Eşyalarını bırakmayacağını net bir dile belirtti majesteleri."
Eşyalar. Ay Krallığının kendilerine özgü kılıcını ve yayını bırakıp bir zamanlar kendisini öldürmek için fırsat kollayan saraya adımını atmazdı. Ya eşyaları ile girecekti ya da kral kendi ayağına gelecekti.
"Herhangi bir sorun olursa kıçını kurtarırım abicim." Gülümsedi prenses.
"Bir sorun olacağını düşünmüyorum," diye araya karıştı kara kumandanı Seungmin. "Varis Lee'nin kör olduğunu herkes konuşuyor."
"Ve varis Lee'nin tüm savaşlarda ön safta bulunduğunu, bazı savaşlardan yara bile almadan çıktığını da konuşuyorlar."
Seungmin'in sağ kolu Felix, Seungmin'in dediklerini onaylamadı. Varis Lee'nin herkesin ağzında dolanan masallarını en yakından takip eden biriydi o ve ona içten içe hayranlık duyuyordu.
Kör olup nasıl olur da savaşlarda yara bile almadan kurtuluyordu?
Ay Krallığının varisini çok küçümsüyorlardı belki de.
Muhafızın peşinden dışarı, renkli bahçelerine çıktılar. Seungmin ve Felix olası bir tehlikeye karşı elleri bellerindeki kılıçlar da etraflarına bakınırken Vien gözlerini karşısında duran varisten bir an olsun ayırmıyordu.
Genç kralın da kardeşinden pek farkı yoktu.
Bacağını saran siyah deri pantolonun üzerine kırmızı bir gömlek giymiş, Vien gibi kılıcını sırtına asmış, pantolonunun kemerinden dışarıya sarkan kırmızı taşlı hançeri ile tam olarak Ay Krallığı kumandanı gibi duruyordu. Elinde tuttuğu yay vardı bir de, sırtındaki kılıçtan dolayı asamamıştı sanırım.
Kırmızı olan her şeyine uyum gösteriyordu saçları da.
Kırmızı saçları, uçları turuncuya dönüyordu. Uzundu, belikler ve taşlarla süslenmişti. Kumandan olmasına rağmen şımarık bir prens gibi de davranmayı ihmal etmiyordu belli ki.
Gözlerini örten kırmızı bir bez parçası vardı. Kör gözlerini herkesten sakınıyormuş gibi duruyordu.
Pembe renkli dudakları sanki onları fark etmiş gibi iki yana kıvrılırken "Bekletilmeyi sevmem," diye uyarıda bulundu.
"Görüyor musun?" Prenses çenesini tutamadan sordu.
"Yüzümde gözlerimi göremiyor oluşun gerçekten kör olduğum anlamına mı geliyor prenses? Hayır, benim her yerde gözüm var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Twisty/ Bangİnho
FantasyÖlmek istemeyen Ay Krallığının tek varisinin yapması gereken iki şey vardı: Kraliyetinden kaçmak ve kendini güvenceye almak için Güneş Krallığının kralı ile evlenip tahtın başına geçmek.