15

808 99 46
                                        

Bol bol yorum istiyorum..

...

Chan'ın dediklerini dinlememiş, zor da olsa gelen tüm hediyeleri toplantı odasına getirtmişti Minho.

"İnsanlar bunun için birbirini öldürüyor," diye mırıldandı toz pembe renkli, yumuşak geceliğin gömleğinde parmaklarını gezdirirken. Krala sevdirmek ve odasına götürmek için ikna etmeye çalışıyordu fakat kollarını önünde birleştirmiş Chan'ın ciddi ifadesi daha çok uğraşması gerektiğini gösteriyordu.

"Tanrılar aşkına Chan." Elindeki gömleği bir sitemle ona doğru fırlattı Minho. Kollarını önünde birleştiren kralın dik dik kendisine bakıyor oluşu onu sinir ediyordu.

Kendisine fırlatılan gömleği tuttu Chan. Kendi ürettikleri kıyafetlerden katbekat daha iyiydi. Yumuşacıktı bir kere, çeşit çeşit renklere sahiplerdi. Kız kardeşinin neden Ay Krallığının ticaret gemilerinden inmek bilmediğini daha iyi anlıyordu şimdi fakat bu gelen kıyafetlerin odasına gideceği anlamına gelmiyordu.

"Senin için bile göndermişler."

"Bunun için onlara teşekkür mü etmem gerekiyor?"

"Evet. Teşekkür et ve onları odamıza çıkarttır."

Kafasını iki yanına salladı. "Odamda zaten Ay krallığından gelen birisi var ve inan bana şımarık prenslerini alarak onlara teşekkürlerimi sundum. Ah bir dakika, onların bana minnettar olması gerekmiyor mu?"

Kollarını önünde birleştirdi Minho. "Çok kötüsün." Tekrardan önüne döndü, beyaz renkli bohçayı önüne çekip içini açtı.

Mavi kazağı havaya kaldırıp üzerine tutarken yüzüne şirin bir gülümseme yerleştirdi, krala döndü. "Yakıştı. Hm, ne dersin? Seninde hoşuna gider, bak aynısının bir büyük bedeni de var."

Bohçadaki diğer kazağı çıkartıp ona fırlattı. Chan bıkkınca elindeki pijamayı sandalyenin üzerine bıraktı ve kazağı inceledi.

Görünürde tehlikeli bir şey yoktu. Halkı prensleri için en güzel şeyleri göndermişti o kadar. Bazı sandıkların ve bohçaların içerisinde sevimli mektuplar bile vardı.

Chan'ın gömleği pijamanın üzerine bırakması ile bıkkınca derin bir nefes aldı Minho ve başka bir bohçayı önüne çekti.

Açtığı bohçadan çıkan bezlerde gezdirdi gözünü. "Bana bak kral," diye homurdandı bezlerden birini eline alırken. "Bunlar odamıza çıkmazsa tekrardan bağlarım bunları."

Eline aldığı bezi gözlerinin üzerine tutup Chan'a döndü. Kraldan olumlu bir cevap beklese bile Chan omuz silkmiş ve "Ah ne güzel," diye onaylamıştı onu. "En son gördüğün yüz benim olur ve başka kimseye bakamazsın. Bağla."

Bezi sinirle masaya fırlattı. "Hiçbiri tehlikeli değil Chan. Neden izin vermiyorsun?"

"Bilemezsin Minho. Kıyafetleri üzerine geçirdiğin zaman vücudunda yaralara sebep olursa ya?"

"Zehirler konusunda sizler bir numarasınız, unutma bunu. Burada yediğim yemeklerden birinin içerisinde zehir olursa ya?"

"Benim krallığımdasın. Buradaki herkes güvenilirdir."

Öyleydi. Güvenilir olmasaydılar, halktan birinin evinde akşam yemeği yemez veya kalınmazdı. Ah lanet gelenekler. Belli günler köylere gitmesi, onlara yakın olması ve bir gece geçirmesi gerekiyordu onlara. Bu genelekleri ilk başlatan da kimdi yahu?

Dudakları büzüldü Minho'nun. Chan'a bir şey deme gereksinimi duymadan başka bir bohçayı önüne çekti ve içini açtı.

"Bu çok küçük değil mi?"

Twisty/ BangİnhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin