Bol bol yorum istiyorum..
...
Bir haftaları gitmişti tüm adaları gezerken. Minho bunun berbat geçeceğini düşünmüştü ilk başlarda fakat hiçte öyle olmamıştı. Kendisine yakın davranmıştı halk, bir sürü hediyeler vermiş ve onun için iyi dileklerde bulunmuşlardı.
Bu süre zarfında sürekli başkalarının evinde kalmıştı ve Chan hep çocuksuz aileleri tercih etmişti her ne kadar varis sorun olmadığını söylese bile.
Öğlenleri vaktinin bir kısmını çocuklarla geçirmiş, okuma yazması olmadığı için kötü hissetmişti kendini. Çocukların istediği masalları okuyamamıştı çünkü. Gerçi çocuklarında pek önemsediği söylenemezdi, onlar okumuştu masalları varise.
Elindeki kitapta gezdirdi gözlerini Minho. Yolculuğu bahane ederek öğlene kadar uyumuştu ve şimdiyse tek başına yaptığı kahvaltının -öğlen yemeğini bile kaçırmıştı- yanında kütüphaneden aldığı kitabı inceliyordu.
Yanındaki sandalye çekildiğinde bıkkınca baktığı kitabı kapatıp sertçe masaya bıraktı. Bu şekilleri nasıl okuyorlardı yahu?
Kafasını çevirip kitaba bakan Jisung'a dikti gözünü. Bu bir hafta boyunca uzak kalmışlardı ki Minho bunun yeni farkına varıyordu.
"Ne yapıyorsun?"
"Kitaba bakıyorum."
"Ne anlatıyor?"
Jisung'un sorusu ile birlikte 'ciddi misin' der gibi baktı varis. "Bakıyorum dedim, okuyorum demedim."
"Ah doğru, unuttum. Üzgünüm."
"Sorun değil." Önündeki kitabı ittirdi, baksa da bir şey anlamıyordu zaten. Vaktini geçirmeye çalışıyordu yalnızca ve Jisung geldiğine göre tüm vaktini onunla geçirir, sıkılmazdı. "Sana ne oldu? Dalgın görünüyorsun."
"O kadın, korsan gemisinden kurtardıkları kadın hâlâ burada."
Düşünüyormuş gibi yaptı varis. "Evet gördüm. Chan'a sordum. Yakın bir zamanda gideceğini söyledi."
"Minho, bu hiç normal değil. İki haftadır burada, ne yakın zamanından bahsediyorsun?"
Çok umursadığı söylenemezdi vârisin. "Jisung, zor şeyler yaşamış olmalı. Biraz daha zamana ihtiyacı vardır."
Derin bir nefes aldı Jisung. "Yine de... Ah her neyse, sen öyle diyorsan." Kollarını önünde birleştirdi. "Sana söylemeden hareket ettim, saraya bir mektup gönderdim."
Kafasını çevirip Jisung'a baktı. "Ne yazdın ve kime gönderdin?"
Varisin sitemli sesiyle birlikte "Jia," diye karşılık verdi. Vârisin küçük kız kardeşi, ablasının aksine iyi biriydi ve abisini merak ediyordu. Hatta onlara bir mektup bile göndermişti ki Minho'nun bundan haberi yoktu.
"Evliliğinden bahsettim, artık burada kalacağımızı anlattım. Krallık hakkında hiçbir şey anlatmadım, kraliçenin eline geçer diye."
"Bana niye haber vermedin Jisung?"
Omuz silkti kumandan. "Chan ile meşguldün."
Jisung'un sesi Minho'nun kafasını çevirip yüzünü ondan saklamasına sebep oldu ve "Jisung," diye mırıldandı. Bıkmıştı bu durumdan. "Yapma artık."
"Bir şey yapmıyorum." Gözlerini variste gezdirdi. Parmakları küçükken ördüğü beliği buldu. "Keşke o zamana geri dönsek. Seni o kütüphaneye göndermez, benimle kalman için her şeyi yapardım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Twisty/ Bangİnho
FantasyÖlmek istemeyen Ay Krallığının tek varisinin yapması gereken iki şey vardı: Kraliyetinden kaçmak ve kendini güvenceye almak için Güneş Krallığının kralı ile evlenip tahtın başına geçmek.