27

647 86 9
                                        

Yorum yapmayı unutmayın!

...

"Bıraksaydık ölseydi," diye tısladı Vien, sitemle Minho'ya baktı ve kollarını önünde birleştirdi. Ne diye abisine zarar veren haini hekimlere baktırmıştı ki? Ölmesi herkes için en iyisi değil miydi?

"Bu zevkli olmaz." Kralın yattığı yatağın kenara oturan Minho, umursamazca konuştu. Elini kralın temizlenmiş saçlarında gezdirmeyi bir kenara bıraktı, yanağına yerleştirip okşadı.

"Onun için daha güzel planlarım var."

Derin bir nefes aldı Vien. Vârise şöyle bir bakınca onda büyük bir değişim görüyordu. Ah sanırım bunu, onun buraya geldiğinden beridir göstermediği yüzü olarak tanımlamalıydı.

Masallardaki gibiydi karşısındaki vâris. Chan'a bakan gözü etrafta gezindiğinde ateş saçıyordu âdeta. Sinirli miydi, belki lakin dışarı yansıtıp etrafındakilerin bunu konuşmasına sebep olmayacak kadar zekiydi.

Alaycıydı biraz da. Avı ile alay ediyordu. Yüzünde samimilikten epey uzak bir ifade vardı, dudakları iki yanına kıvrılıyor bazen ve onu izleyen herkese zihninde hangi tilkilerin gezindiğini merak etmesine sebep oluyordu. Ki kimse tahmin edemiyor, sadece onun düşmanları olmadıkları için seviniyorlardı.

Eh Ay krallığının masallara konu olmuş vârisi Lee Minho, eşinin yanağını okşarken bile etrafındaki herkese ürkütücü gözüküyordu; düşmanları olsaydı ne olurdu kim bilir. Sanki her an bir yerden kılıç bulup herkesin işini bitirecekmiş gibi görünüyordu çünkü.

Onun bu halinden korkmayan, alışmış tek bir kişi vardı odada: Jisung.

Sırtını duvara yaslamış, gözlerini Vien'in üzerinde gezdirmişti. Minho'ya baktı sonraysa, kollarını önünde birleştirdi ve vârisin planlarını öğrenmek için ilk adımı attı. "Ne düşünüyorsun Minho?"

Kralın yanağında ki elini çekip derin bir nefes aldı Minho, yüzüne şirin sayılabilecek bir gülümseme yerleştirdi ve ona doğru döndü. "Hiçbir şey. Belki biraz Chan'ı."

"Ondan bahsetmiyorum." Göz devirdi Jisung. "O kumandan hakkında ne düşünüyorsun?"

"Herkesin düşündüğü şeyleri. İdam edilmesini falan."

Bıkkınca derin bir nefes alıp verdi Jisung. "Köpek balıklarına yem edeceksin yani, bıraksaydın kanamadan ölseydi Minho."

"Köpek balıklarına yem edeceğime dair bir şey demedim Jisung. Eşimin yüzüne -gözlerine- bir hançerle saldırdı. Eh şimdiyse ben onun gözlerini kullandığı hançerle alacağım."

Gözlerini kırpıştırdı Vien. Tamam, vâristen bunu beklemediği kesindi. Şu birkaç hafta içinde tatlı davranan Minho'dan böyle bir şey beklemiyordu.

"Sana engel olmayacağım." Birisi bunu yapmasına engel olacağını düşündüğü için mi anlatmıyordu bu olanını? Hem Jisung ona enhel olmazdı ki, olamazdı da zaten. Eh bir de ne derse desin dinlemezdi onu Minho.

"Peki gemiler, ne yapacağız?"

"Savaşacağız." Kendinden emin bir sesle konuşan Minho devam edecekmiş gibi görünse bile ayağını sertçe yere vuran Vien, engel oldu konuşmasına.

"Sen dışında," diye reddetti onu prenses hızlıca. "Abi sen hamilesin, farkında mısın?"

"Hamile mi?" Dudakları şaşkınlıkla aralandı Jisung'un. Ortalıktan kaybolduğu şu kısa sürede bir sürü şey kaçırmıştı resmen.

"Bir de bu var." Ensesini kaşıdı Minho. "Hem iki haini tek başıma yakalarken de hamileydim, hatırlatmak istedim."

"Haklı." Jisung'un mırıltısı ile şirin gülümsemesi büyüdü vârisin. Birinin -bu her dediğini kabul edip yapan Jisung olmasına rağmen- kendisini haklı bulması, desteklemesi onu mutlu etmişti ve her türlü şeyi yapma cesaretini tekrardan gün yüzüne çıkartmıştı.

Twisty/ BangİnhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin