Biraz yorum mu yapsanız...?
...
Birinin yatağın kenarına oturması ile araladı gözünü Minho, hemen yanına oturan krala dikti. "Ne oldu?"
"Bayılmışsın."
Kapattı gözünü tekrardan. Derin bir nefes aldı, aklına gelenlerle birlikte hızla dikleşip tekrardan Chan'a baktı. "Beni odaya kilitledin," diye bağırdı onun omzuna vururken.
"Özür mü dilemeliyim?" Bıkkınca konuştu Chan. O sadece Minho'ya bir şey olmasın diye yapmıştı bunu çünkü vârisin sakin kalmayacağını, kendini suçlu çıkartacağını çok iyi biliyordu.
"Kendini kötü bir duruma sokma diye yaptım."
"Jisung? O nerede?"
"Zindanda."
"Çıkar onu oradan."
Varisin yanağına yerleştirdi elini Chan ve "Jisung bu iki hafta içerisinde bir mektup göndermiş," diye mırıldandı.
Bu konuşmanın devamında ne geleceğini biliyormuş gibi "Hayır," diye fısıldadı vâris, Jisung'u da kaybedemezdi. "Benim emirlerimi dinliyor, Chan."
"Suçu üstlenmene izin vermeyeceğini söylüyor."
"Kabul mü etti?" Şaşkınca konuşan vârisi kendine doğru çekti Chan, kafasını göğsüne yasladı ve saçlarını okşadı.
Kabul etmemişti suç lakin Minho'ya bunu söyleyemezdi. Söylerse ne yapar eder kendi suçlu olduğunu inandırırdı herkese ve Chan ise onu kaybetmek istemiyordu.
Chan'ı ittirmeyi denedi, onun ellerinin arasından kurtulup Jisung'un yanına gitmek istedi; bunu gerçekten yapıp yapmadığını -yapmadığına inanıyordu, suçsuz yere bu cezayı azalmasını istemiyordu- öğrenmek istiyordu. Fakat Chan, kendisini bırakacakmış gibi görünmüyordu.
"Bırak," diye bağırdı vâris Chan'ı ittirmeyi denerken. "Onun hiçbir suçu yok."
Jisung idam edilirse eğer vârisi toparlayamayacağını, toparlansa bile eskisi gibi olmayacağına emin oldu Chan.
"Minho." Hyunjin'in sesiyle kralı ittirmeyi bir kenara bırakıp hekimine baktı. Omzuna dokunmuş, kendisini sakinleştirmeye çalışıyormuş gibi görünüyordu.
"Sakin kalmalısın."
"Hyunjin," diye fısıldadı. Dudaklarından bir hıçkırık kaçtı. "O hiçbir şey yapmadı."
Vârisi kendisinden uzaklaştırdı Chan, çoktan dikişleri açılmış ve kanamaya başlamış gözündeki bandı çıkartıp komidine doğru attı. Hyunjin'in eline tutuşturduğu bezi gözüne bastırdı hafifçe, hâlâ Jisung'un hiçbir şey yapmadığına dair mırıldanan bedeni sıkıca sardı.
"Evet, evet biliyorum." Chan'ın sesiyle birlikte mırıldanmaları durdu vârisin, burnunu çekip krala baktı.
"Biliyorsun," diye mırıldandı emin olmak istermiş gibi. "Biliyorsun, suçu yok."
"Evet, biliyorum." Saçlarının arasına küçük bir öpücük kondurdu Chan. "Şimdi sakinleş, Hyunjin gözüne baksın."
Vârisi yavaşça yatağa uzandırıp burnunun üzerini öptü, bileğini tutan Minho'ya karşı "Sadece biraz daha orada durmalı," diye mırıldandı. "Her şey ortaya çıkana kadar."
"Biraz," diye onayladı onu Minho. Kralın bileğini bırakıp Hyunjin'e dikti gözünü. Chan son kez ikiliye baktıktan sonra odadan çıktı ve kollarını önünde birleştirmiş bir şekilde kendisini bekleyen prensesin yanına ilerledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Twisty/ Bangİnho
FantasyÖlmek istemeyen Ay Krallığının tek varisinin yapması gereken iki şey vardı: Kraliyetinden kaçmak ve kendini güvenceye almak için Güneş Krallığının kralı ile evlenip tahtın başına geçmek.