Bol bol yorum istiyorum..
...
Ev sahibinin küçük çocukları ile tek kalmanın kötü bir fikir olmadığını düşündüğüne pişman olmuştu Minho.
Kötü bir fikirdir, hem de çok kötü.
Küçük çocuklar korkunçtu ya da yalnızca ailesinin kendi arasında konuştuğu şeyleri başkalarına bilmeden söyleyen masum kişilerdi.
Minho'ya göreyse her ikisiydi.
Onlar masumdu. Ailelerinden duyduğu şeyleri dile getirirdi ne olduğunu bilmeden.
Bu yüzden kör oluşundan bahsetmişlerdi. Ay Krallığının kör varisi. Kör ama güzel. Kör ama güçlü. Nasıl oldu?
Onlar korkunçtu da. Düşünmeden, karşısındaki kişiyi kırdığını bilmeden ya da her şeyin farkında olarak konuşurlardı hep.
Bu yüzden kör oluşunun zayıflık olduğunu bir kez daha yüzüne vuruldu. Körsün, eminim kıskanıyorsundur gören herkesi. Kör olarak nasıl yöneteceksin bir krallığı? Yalancısın sen, kör oluşun hakkında veya savaşlardan yara almadan çıktığına dair anlatılanlar birer yalan.
Kafası eğik bir şekilde duran Minho, parmakları ile oynuyordu. Kızgındı, kendisini bu duruma sokan herkese. Üzgündü, küçük çocukların bu düşüncesine ve haklı oluşlarına.
"Bir sorun mu var?" Jisung'un sesini duyduğunda kafasını kaldırma gibi bir saçmalıkta bulunmadı.
Körsün sen, bu aptal tepkileri verme.
"Yorgunum." Kısık çıkan sesine lanet etti.
"Yorucu bir gündü," diye onaylayan Vien'e karşı içinden teşekkürlerine sundu varis. Konuya dahil olması Jisung'un sorgusunu bir süreliğine ertelemişti.
Avucunun içerisine düşen damlayla birlikte dudakları aralandı varisin şaşkınca. Neydi bu?
Parmağını avucunun içerisindeki damlada gezdirdi. Bir su damlası mıydı? Gözyaşı daha mı uygundu buna?
Sertçe yutkundu Minho. Hayır, hayır. Bu bir gözyaşı olamaz. Gözlerini kaybetmişti Minho, aynı zamanda her ağlayışında gözlerinden akan damlaları da kaybetmişti.
Parmağına bulaştırdığı sıvıyı burnuna götürdüğü sıra bu kez bir damlanın yanağından süzüldüğünü hissetti.
Burnuna yaklaştırdığı parmağındaki hafif demir kokusunu aldığında elini hızla kumaşın üzerine koyup bastırdı. Siktir, kanıyordu.
"Minho," diye telaşlı bir sesle konuşan Jisung'u işitti, daha sonraysa onun ellerini omuzlarında hissetti. "Neden-"
Omuzlarında ki elin yüzüne çıkması ve kanla kaplanan beyaz bezi çıkartmak istemesi vârisi daha çok korkuturken Jisung'un cümlesine devam etmesine izin vermedi ve "Dokunma bana," diye bağırdı.
Sesi öyle gür, öyle sert çıkmıştı ki Jisung'un elleri kaybolmuş; yerini telaşlı bir çift göze ve telaşlı mırıldanmalara bırakmıştı.
Her iki elini de gözlerine bastırıp kanamasını durdurmaya çalışırken "Siktir," diye fısıldadı. Siktir, her şeyini bilen ve kendisine sürekli yardım eden hekimi burada değilken kanaması... "Lanet olsun."
"Bastırıp durma, daha çok acıtacaksın canını."
Kollarını tutan Chan sayesinde durmak zorununda kalırken dudaklarından bir hıçkırığın kaçmasına engel olamadı. "Lanet olsun," diye tekrarladı kafasını eğip kanla kaplanan beyaz bezi saklamak için. Ki Chan buna, saklanmasına izin vermedi ve elini varisin çenesine yerleştirip kendisine çevirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Twisty/ Bangİnho
FantasiÖlmek istemeyen Ay Krallığının tek varisinin yapması gereken iki şey vardı: Kraliyetinden kaçmak ve kendini güvenceye almak için Güneş Krallığının kralı ile evlenip tahtın başına geçmek.