8

898 113 9
                                        

Bol bol yorum istiyorum..

...

Yerinde rahatsızca kıpırdanan varisle birlikte oturduğu koltuktan kalktı Chan ve birkaç adımla yanına yaklaştı.

Uyumamıştı dün gece. Varisin acı dolu mırıldanmalarını dinlemiş, bir havlu ve birkaç bezle kanayan gözlerini durdurmaya çalışmış -ki kendisi çok yardım etmemiş, edememişti- ve çoğu kez tam uykuya dalacakken varisin hıçkırıkları, bağırışları, varisin gördüğü kabuslar engel olmuştu hep.

Elini varisin yüzündeki havlunun üzerine yerleştirdiğinde daha açamadan bileğini tutarak durdurdu onu Minho. Dün gece yarasını birkaç bezle silen bile kendisiydi. Bakabileceğini mi düşünüyordu gerçekten?

"Jisung," diye fısıldadı. Sesi soru soruyormuş gibi çıkmıştı.

"Hayır, benim."

Kurumuş dudaklarını diliyle ıslattı Minho ve hemen yanına oturan kralla birlikte gözlerindeki bezi tutarak dikleşti.

Dün gece saraydaki herkesin gözü önünde ağlamıştı. Gerçi onlar kesin yaralandığını düşünüyordu çünkü su yerine kan akıyordu gözlerinden.

"Herhangi birisi bir şey mi yaptı sana?"

Alaycı bir gülümseme belirdi yüzünde varisin. "Öyle olsa idam mı ettireceksin kral?"

Sessiz kaldı Chan. Minho, kralın kendisi için böyle bir şey yapmayacağına emindi. Chan ise kararsızdı. Bir yandan ona zarar veren kimsenin hayatta kalmasını istemiyordu fakat bir yandansa bunu kendi halkına yapamayacağını biliyordu.

Derin bir nefes aldı Minho, kafasını eğdi ve bezi gözlerine bastırdı biraz daha. Öfkesini, üzüntüsünü nereden çıkaracağını bilmiyor ve her zamanki gibi kendisinden çıkartıyordu. Gözlerine zarar veriyordu yeniden.

"Bu kadar düşünmene gerek yok kral."

"Sana dokunan herkesin ölmesini istiyorum," diye mırıldandı kral, elini Minho'nun bezin üzerindeki elinin üzerine yerleştirirken.

Dudakları aralandı Minho'nun. Bunu duymayı beklemiyordu kesinlikle. Hızla kafasını kaldırıp Chan'ın yüzünü görmesine sebep olurken yaptığı saçmalığı fark edip bezin üzerindeki elini sıkılaştırdı. Krala bakmak istemiş, yine unutmuştu.

Chan onun bu hâline gülümserken "Lakin gerçeği bilmeliyim," diye devam etti konuşmasına. "Sana zarar mı verdiler?"

"Hayır." Kafasını iki yanına salladı Minho, elinin üzerinde Chan'ı elini -bileğini- tuttu. "Sadece o çocukların konuşmaları..."

"Gözlerinin kanamasına sebep olan şey o çocukların saçmalaması mı?"

"Çocuklar ailelerinden duyduklarını söyler Chan ve inan bana hiçbiri saçmalık değildi."

"Ne dediler?"

Gözleri hakkında konuşulmuştu, Chan buna emindi. Fakat bir de ondan duymak istiyordu.

"Kör oluşum hakkında konuştular." Sesi düşündüğünden daha kısık çıkmıştı. Kendi krallığındayken üvey kız ve erkek kardeşlerinin kendisiyle dalga geçmelerine bir şey demez, umursamazdı onları fakat şu an farklı hissediyordu. Küçük çocuklar tarafından aşağılanmıştı -hep yaşadığı bir şey sayılırdı- fakat bunu kralın ve hatta saraydaki herkesin görmesi tüm cesaretini yerle bir etmiş ve büyük bir ağlama isteği uyandırmıştı içinde.

Bileğindeki elden kurtuldu Chan, elini varisin saçlarına götürdü ve onu kendisine çekti, vârisi göğsüne yasladı. İç çekti vâris.

Diyebilecek bir şeyi yoktu Chan'ın, sessiz kalmayı tercih etti. Eh vârisi nasıl teselli etmesi gerektiğini, dediği kelimelerin onu kırıp kırmayacağını bilemiyordu çünkü.

Twisty/ BangİnhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin