25: Şarap

605 39 7
                                    



Kaya

Duştan çıktığımda aklıma hiçbir kıyafetimin olmaması gelse de Taylan bunu çoktan akıl etmiş görünüyordu. Yatağımın üzerinde duran kıyafetlere baktım.

Evin içi büyüklüğüne rağmen sıcaktı. Acaba fatura ne kadar geliyordur diye düşündüm nedensiz bir şekilde. Gerçi Vedat Atalay'ın mal varlıklarını sorgulamak asla bana düşmezdi, kim bilir neler yapıyordu. Bilge ne kadar şanslı bi piç olduğunu bir an önce fark etmeliydi cidden.

Kendi kendime saçma şeyler düşünerek üzerime Taylanın koyduğu kıyafetleri geçirdim ve ıslak saçlarımı havluyla kurutup aşağı indim. Gözlerim başta salonda gezindi ama birini göremeyince mutfağa doğru ilerledim.

Taylan tezgahın önünde durmuş tencere karıştırıyordu.

Siyah saçlarının ıslak olması onun da duştan çıktığını gösteriyordu. Varlığımı hissetmiş gibi başını omzunun üzerinden bana doğru çevirdi. Bedenimde gezindi gözleri. Yanına yaklaştım ve tencerenin içine baktım.

"Ne yiyoruz?" Diye sordum hemen. Duşta az kalsın bayılacaktım çünkü.

"Hani yemiyordun?" Dedi alayla.

"Kendimi senin yüzünden aç bırakıp öldürecek kadar sana değer vermiyorum." Yalan tabi ki.

Gözlerimde gezindi gözleri bir süre. Sonra ise dediğim şeyi es geçip diğer soruma cevap verdi.

"Makarna ve kırmızı şarap."

Sırıttım. "Vay be." Buz dolabına doğru yürüdüm ve ağzına kadar dolu olan dolabı açıp içine baktım.

"Bu kadar seçenek varken neden makarna yiyoruz?"

Makarnayı süzerken gözleri bendeydi. "Birincisi normal bir makarna değil bu, özel bir sos kullanıyorum.. ikincisi kolayıma geldi."

"Sevgiline yaptın mı hiç böyle özel soslu makarna?" Dedim alayla. Sesimin tripli gibi çıkmasını istemiyordum ama öyle çıkmıştı.

Yandaki tavaya geçerken gözlerime baktı tekrardan. Sanki hep bana bakmak istiyor gibiydi.

"Hayır daha önce sana yapmadım bunu."

Verdiği cevapla dudağımı dişlesem de o afalladığımı görmesin diye başımı yana çevirip tezgaha yaslandım.

Ben cevap vermeyince o da konuşmadı ve yaptığı özel sosa odaklandı bir süre. Ne kadar sinirlensem ve kırılsam da Taylanın bu sefer bana yalan söylemediğini biliyordum. Cidden samimiydi sevgili olmadıkları konusunda. Ama hala yerine oturmayan birkaç şey vardı. Onları da açıklığa kavuşturmamız gerekiyordu.

Yirmi dakika sonra ben sofrayı kurdum o da yemekleri getirdi. Mutfak masasına geçerken dediği kırmızı şarabı çıkardı ve kadehlere doldurdu. Ben beyaz şarap daha çok severdim ama kırmızı da iyiydi o yüzden sorun etmedim, sadece eğer sarhoş falan olursak ikimiz koca evde yapayalnız olduğumuz için ve başımıza nelerin geleceğini bildiğim için çok fazla içmeyecektim.

Karnım artık isyan ederken hızla kaşığımı aldım ve yaptığı makarnaya daldırdım.

Şaşırtıcı derecede aşırı iyiydi tadı. Gerçi ben yemek falan beceremesem de Taylan bu işleri gayet iyi yapıyordu. Hızlı hızlı yedim makarnayı ve kalkıp bir tabak daha doldurdum kendime. Taylan kadehi ağzından çekerken güldü.

"Ne gülüyorsun be?" Dedim ve karşısına oturdum tabağı masaya bırakarak.

Yüzündeki sırıtışla benim makarna dolu kaşığı ağzıma sokmamı izledi. Ağzım doluyken kaşlarımı çatarak ona baktım.

Gurur. /bxb/ (Nefret'in yan kitabı.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin