Taylor Swift - False GodKaya
Somurtarak arabaya oturdum ve kollarımı göğsümde birleştirip arkama yaslandım.
Uykudan yeni kalkmış, zorla kahvaltı yapmaya zorlanmıştım bu yüzden huysuz ve çekilmez bir insan olmam gerekiyordu.
Taylan ise iki saatlik uykuyla durmasına rağmen Pollyanna gibi geziyordu ortalıkta. Bu da sinirimi daha da bozuyordu.
Ben kendi kendime sinir olacak başka şeyler bulurken Taylan arabayı ana yola çıkardı. Bir süre onu izledim sessizce. Nereye gittiğimizi bilmiyordum ama dediği gibi erkenden uyandırmıştı beni, sanırım öyle kafasına göre ilerlemiyordu cidden belirli bir yerimizi vardı.
"Öyle sinirli sinirli bakacağına torpidoyu aç." Dedi ben onu izlerken. Nedensizce çatılan kaşlarımı düzeltip merakla önümdeki torpidonun kapağını açtım.
İçinde bir demet çiçek vardı. Lale.
Dudaklarımda bir gülümseme oluşurken hızla çiçeği aldım ve koklamak için dudaklarıma götürdüm.
"Nereden buldun bunu? Ne ara?" Dedim gülümseyerek.
"Aşağıda çiçekçi vardı." Diye cevap verdi gözleri yoldayken.
Taylan çiçek sevmese de nedensiz bir şekilde lale çok seviyordu. Benim öyle hangi çiçek olsun diye bi takıntım yoktu sonuçta herkes çiçek severdi diye düşünürdüm ama Taylan bana hep lale getirdiği için aşırı seviyordum bu çiçeği.
"Teşekkür ederim.." diye mırıldandım ve dayanamayıp o yola bakarken uzanıp yanağına sıkı bir öpücük kondurdum. Beni geri çekilirken gözleri anlık olarak bana takıldı sonra tekrar yola döndü.
Elimdeki çiçeği inceledim biraz. Beyaz renkliydi bu sefer getirdiği laleler. Daha önce mor, pembe ve sarı da almıştım hepsi odamda duruyordu. Kurutuyordum onları saklamak için. Taylan almıştı çünkü, çok özeldi. Kendisi o çiçekleri gördüğünde atmamı söylese de asla atamazdım kendisi romantiklikten hiç anlamasa da ben küçük şeylere bile değer verirdim.
Uzun bir zaman geçti. Elimdeki çiçekleri yavaşça arka koltuğa bıraktım. Dün eve götürmek için aldığımız bütün şeyler market poşetinde öylece duruyordu. Tabi son anda kaçmaya karar verdiğimiz için gideceğimiz yere varana kadar da orada kalacaklardı.
Gözlerimi tekrar Taylana çevirdim. Sessizce yola bakıyordu. Düşünceli gibiydi.
En sonunda tekrar sıkılıp radyoyu açtım bu sırada da Nereye gidiyoruz diye sormamak için kendimle savaşırken bari tabelalardan anlarım diye gözlerimi yola çevirdim.
💫
Ne kadar yol gittik bilmiyorum ama hava kararmaya başlamıştı. Bir ara gözlerimi kapattığım ve kestirdiğim için nerede olduğumuzu da kaçırmıştım. Beş kere falan da mola vermiştik, dördü çişim geldiği içindi.
"Taylan ekvatora doğru gitmiyorsak ya Türkiye sınırına gidiyoruz ya da cidden İngiltere'ye arabayla gitmeye karar verdin." Dedim alayla.
Sırıttı. "Alt tarafı dokuz saat falan oldu."
"Yuh lan." Dedim kendime engel olamayarak. Doğru konuş demek için ağzını açtı ama ona izin vermedim.
"Harbi nereye gidiyoruz ya söyle artık." Dedim mızmızlanır gibi.
Ben ona bakarken o bir eli direksiyondayken diğer eliyle çenemi tutup çevirdi ve dışarı bakmamı sağladı. Kaşlarımı çatarak gösterdiği yere bakarken Fethiye tabelasını gördüm.
Gözlerimi kırpıştırdığım sırada parmaklarını dudağıma sürterek elini çekti, anlık olarak dudaklarımı ıslatma ihtiyacı hissedip dilimi dudağımda gezdirdim ve ona baktım.
"Fethiye mi? Tuncay abin orada değil miydi? Onun yanına mı gidiyoruz?" Dedim şaşkınlıkla.
Tuncay ve eşi Lina düğünden sonra Fethiye'ye yerleşmişlerdi benim duyduğum kadarıyla. Almanya'ya Lina'nın ailesinin yanına gitme gibi bir planları da vardı ama şimdilik burada olduklarını da duymuştum. Taylanın annesi de onların yanında kalıyordu uzun zamandır.
"Evet." Dedi sadece. Arkama yaslandım ama ona bakmaya devam ettim en sonunda dayanamayarak oluşan sessizliği bozdum.
"Taylan.. orada kalacaksak arkadaş gibi davranacağız değil mi?" Diye sordum mırıldanır gibi.
Gözlerini saniyelik olarak bana çevirdi. "Hayır."
Gözlerimi kırpıştırırken o yola döndü.
"Söyledin mi onlara?"
"Hayır.. Tuncay abim biliyor anneme açıklayamadım daha. Oraya gidince halledeceğim."
Durdum ve bir iki saniye dudaklarımı dişledim ne diyeceğimi düşünerek. Tabi ki de kendini açıklamak istemesi güzel bir şeydi ama buna hazır değil gibiydi ve eğer ona zorluk verecek bir şey olursa açıklaması iyi değildi. Sırf benim yüzümden açılmasına gerek yoktu.
"Sorun değil.. arkadaşın gibi davranırdım ben."
"İstemiyorum Kaya. Sevgilim olduğunu bilsin istiyorum herkes." Dedi net bir şekilde. Uzanıp direksiyonda olmayan elini tuttum.
"Ne tepki vereceğini biliyor musun peki?" Diye sordum kararsızca. Benim annem kötü bir tepki vermemişti ama Ayten abla ne tepki verirdi hiçbir fikrim yoktu.
"Evlatlıktan red falan yemem sanırım.." dedi alayla. Kaşlarımı çattım.
"Taylan bak vazgeçelim iki gün ayrı odada uyuruz sadece.." dedim hemen
"Saçmalama. Yapmaz öyle bir şey." Dedi ve kenetlenmiş ellerimizi kaldırıp elimin üzerini öptü. "Güven bana."
Her temasıyla olduğu gibi içimi güzel bir his kaplarken elimi çektim ve gözlerimi devirdim.
"Güveniyorum zaten."
"Aferin aferin." Dedi sırıtarak.
Dakikalar sonra kendi sessizliğimize ve düşüncelerimize döndük. Acaba kendini nasıl açıklayacaktı? Gay mi biseksüel falan mı? Ya da sadece Kaya benim sevgilim mi diyecekti? Bunları merak ederken ne derse desin yanında olmak istediğimi biliyordum sadece. Mutlu olmasını istiyordum, annesine açılmak istiyorsa tamamdı. Ben sadece sonucunda olacaklardan korkuyordum biraz çünkü annesini pek tanımıyordum.
Fethiye'nin içine doğru girerken heyecanlanmadan edemedim.
O an aklıma yeni dank etti.
Ailesiyle tanışacaktım.
Aniden heyecanlanırken dudağımı ısırdım gerginlikle.
Bu çok büyük bir şeydi çünkü!
—
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gurur. /bxb/ (Nefret'in yan kitabı.)
JugendliteraturOkumak için Nefret kitabındaki Taylan ve Kaya sahnelerini okumanızı öneririm. (Not; diğer kitabı okumadan başlayabilirsiniz ama diğer karakterlerden spoiler yemeniz mümkün.) - Yetişkin içerik ✔ Küfür, Cinsellik ve kişiyi olumsuz etkileyecek davranış...