KayaÇalan kapıya uçar gibi koştum ve hızla kapıyı açtım.
Beni önce ellerindeki poşetlerle Ege karşıladı sonra da sabahtan beri gelmesini beklediğim Taylan.
Onun da gözleri direkt beni bulurken Ege aramızdan geçip içeri gitti. Taylan kapıyı kapatırken onu izledim.
"Ateşin falan çıktı mı bir daha?" Diye sordu yanıma gelirken. Hayır anlamında başımı salladım.
"Hayır. İyiyim ben."
Konuyu nasıl açsam bilemedim o an. Konuşmamız lazım falan demem gerekiyordu sanırım ama aramızdaki durum aşırı garip bir hal almıştı ve acaba şimdi neyiz tarzı bir soru daha da garip kaçacaktı. Bir süre ne demem gerektiğini düşünerek durdum. Taylan ise aynı benim gibi düşünceli bir şekilde gözlerime bakıyordu.
Durumun garipliği iyice ilerlerken neyse ki arkamızda duran kapı çaldı.
"Ben açayım.." diye mırıldandım ve Taylanın yanından geçip kapıyı açtım.
"Ben geldim!"
Kapıda çiçiyi görmemle gözlerimi kırpıştırdım ve hızla sarıldım ona. Elindeki çantaları yere bırakıp sarılışıma karşılık verdi.
İngiltere'den dönmüştü! Uzun zamandır görmemiştim onu. İçimdeki özlemle ona sarıldım ve içeri girmesi için yol açıp kapıyı kapattım. Tayland'a aynı şekilde selamlaştı onunla. Bu sırada bende yerdeki çantaları alıp kenara koydum.
"Hoş geldin lan ingiliz kürdü." Erim alayla çiçinin yanına geldi diğerleri gibi. Bu sırada Meriç ve Ece bilgenin odasından çıkmıştı. Zamanlarının çoğu bebek yüzünden o odada geçiyordu.
"Sizi çok özlemişim.." diye söylendi çiçi ve koltuğa oturdu.
"Ne getirdin bize." Bilge hızla çocuğun yanına oturdu.
"Bir sürü şey.. bu sefer biraz daha fazla kalacağım burada." Dedi azıcık bozuk Türkçesiyle. "Ha ama Bartu özel olarak Şükrü'ye mektup bıraktı."
"Ne mektubu? Ayrıca niye bunlar milattan kalma yöntemlerle konuşuyorlar lan." Dedi Sezer erimin yanına ilerlerken. İyice vıcık vıcık bir çift olmuşlardı.
"Özelmiş bilmiyorum."
"Iyyyy." Dedi Bilge kaşlarını çatarak. "Kardeşimin erkek zevki bana çekseydi keşke." Sonra durdu ve dediği şeyi düşündü. "Ananı sikeyim yemin ederim bu lafı bir gün kullanacağımı söyleselerdi katıla katıla gülerdim."
Güldüm. Gülüşümle hala yanımda duran Taylanın bakışları üzerimde gezindi. Gözlerimi ona çevirdim.
Bizimkiler hemen sohbete başlarken Taylanın kolundan tuttum ve onu peşimden odama götürdüm. İçeri girince kapıyı kapattım arkamızdan.
Cidden konuşmamız gerekiyordu ve önemliydi. Normalde hiçbir ilişkimde bir ad koymak için bu kadar uğraşmazdım ama Taylanla ne olduğumuzu bir an önce bilmeliydim çünkü hem sevişiyorduk, hem birbirimizi istiyorduk hem de arkadaş falan değildik aramızdaki şey o kadar garipti ki çözemiyorduk bile.
Hızla ona döndüm. Sırtını az önce kapattığım kapıya yasladı ve kollarını göğsünde birleştirip gözlerini gözlerime kenetledi.
"Eee bakacak mısın öyle?" Dedi tek kaşını kaldırarak.
"Hayır konuşacağım." Dedim ama ağzımdan başka bir şey çıkmadı. Kelimeleri toparlayamıyordum sanki.
Uzun bir süre bekledi konuşmamı. Sonra ise ben bir şey söyleyecekken sözümü kesti.
"Şu an ne durumda olduğumuzu merak ediyorsun? Sevgili miyiz, arkadaş mıyız, yoksa ikisi de değil miyiz? Bunu merak ediyorsun ve sormak istiyorsun."
"Evet!" Dedim hızla.
Bir nefes aldı ve sırtını kapıdan ayırıp yatağa doğru ilerledi. Yorganı kenara doğru itekleyip yatağa oturdu ve dirseklerini dizlerine koyarak bir süre bileğindeki saatle oynadı.
Ondan uzak durduğumu düşündüğüm için yaklaştım ve yatağa yanına oturdum. Bir şey söylemesini ister gibi ona baktım.
En sonunda bakışlarını tekrar bana çevirdi. Dudaklarını yaladı bir kez ve konuştu.
"Bunlarla kafanı yoruyorsun biliyorum ama bir de benim tarafımdan bak. Ben daha kim olduğumu bile bilmiyorum ki Kaya. Yaşamak istediğim şehir burası mı ondan bile emin değilim. Hayatımın geri kalanında ne yapacağım, istediklerimi cidden istiyor muyum? Ben resmen bunları sorguluyorum.."
Elimle yandaki yastığı alıp kucağıma koydum ve onun kenarlarıyla oynamaya başladım.
"Önce onları çözmek istiyorsun.. sonra.."
"Sonra da aramızdaki.. şeye." Durdu. "Karar vereceğim."
"Vereceğiz." Diye atıldım. "Bir gün sen karar verdiğinde benim kararım değişmiş olabilir Taylan."
Kaşlarını çattı. "Ne demek bu?"
Bir iç çektim ve uzanıp yanağına elimi koydum. Gözlerine baktım, anlamadan bakıyordu bana.
"Bana bir kez şey demiştin.. 'hayat çok kısa.' Evet cidden öyle ve her an her şey olabilir. Geç kalabilirsin." Yanağını okşadım ve elimi geri çektim.
Uzun bir süre gözlerime baktı.
"Ne yapmamı istiyorsun?" Diye mırıldandı.
Omuz silktim. "Kararlı olmanı, cesur olmanı. Karar vermeni, kararından caymamanı." Diye saydırdım. Daha fazla vardı ama sustum tabi.
Kaşlarını çattı ama sinirden daha çok düşünceliydi.
"Anladım.. çözeceğim." Dedi.
"Umarım. Umarım zamanında emin olursun bir şeylerden. Çünkü biz bir kere birbirimizi terk ettik ve ikinci kez terk edersek bunun dönüşü olmaz. Aynı şehirde kalsak bile olmaz." Ayağa kalktım.
Başını kaldırıp suratıma baktı. Uzandım ve dudaklarına narin bir öpücük kondurdum.
"Yemek yemeye gidiyorum ben." Diye mırıldandım ve geri çekilip odadan çıktım.
Havanın kararmasıyla beraber loş bir ışıkla aydınlanan odadan çıkışımı izledi düşünceli bir şekilde.
—
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gurur. /bxb/ (Nefret'in yan kitabı.)
Genç KurguOkumak için Nefret kitabındaki Taylan ve Kaya sahnelerini okumanızı öneririm. (Not; diğer kitabı okumadan başlayabilirsiniz ama diğer karakterlerden spoiler yemeniz mümkün.) - Yetişkin içerik ✔ Küfür, Cinsellik ve kişiyi olumsuz etkileyecek davranış...