Merhaba! Yeni bir bölümle karşınızdayım. Umarım bölümü beğenirsiniz, lütfen yorum ve oy atmayı unutmayın! İyi okumalar diliyorum. <3
AV
Güneş ışığı göz kapaklarımı yakıyordu. Güneşin parıltısı siyah çarşafları yakıyordu. Gözlerimi yavaşça açtım, bir gölge güneşi yarım yamalak engelliyordu. Görüşümdeki bulanık perde yavaş yavaş aralanına onu gördüm.
Alexander Kai Ivory.
Geniş omuzları güneş ışıklarının bir kısmını kesiyordu. Kaşlarımı çatarak ona baktığımda üzerinde siyah düz bir tişört ve altında da gri bir eşofman olduğun gördüm. Basit kıyafetlerle oldukça iyi gözükmekte başarılıydı.
''Günaydın bebeğim,'' diyerek bana doğru gülümsedi. Sadece yedi harf telaffuz ederek ruhuma dokunabiliyordu. Yaklaşık iki gündür arada da olsa tatlı davranmasına karşı dayanamaz olmuştum. Aklıma dün gece yaşananlar gelince gözlerimi ondan kaçırdım, anlamış olacak ki başını eğerek bakışlarımı yakaladı ve gülümsedi.
Lanet olsun. Gülümsemesi çok etkileyiciydi.
Hala hakkında çok az şey bildiğim bir adama bacaklarımı araladığım görüntüler gözlerimin önüne gelince utanç yüzüme hücum etti. Bana biraz da olsa içini açtığı gün aklıma gelince ise hafifçe kıpırdanıp gülümsedim. Bebek adımları, Lyla.
Anılar yavaş yavaş aklıma sızarken düşünmek çok zordu. Düşüncelerimin pusa buladığı sessizliği bozarak ''Günaydın,'' dedim. Yatağın yanındaki saate baktığımda, sabahın sekiziydi. Alex sabahın ilk saatlerine göre oldukça iyi görünüyordu. Fazla iyi.
''İyi uyudun mu?'' diye sorarken bir elini koluma doğru sürttü ve parmaklarıyla tenimi okşadı. Bana temas ettiği her saniye boyunca içimdeki hisler filizlendi. Ona karşı duyduğum çekimi reddedemiyordum.
Belki bu kadar iyi görünmeseydi bir şansım olabilirdi.
''Evet,'' dedim ve yatakta hafifçe doğruldum. Kalçam hafif acıyor, bacaklarımın arası biraz zonkluyordu. Dün gece yaşananları unutturmamak adına çok iyiydi. Vücudumda bir yerlerin morardığını hissedebiliyordum.
Alex'in özel hayatına ilk defa bu kadar yakın olmanın verdiği duygu çok garipti. Onun evinde, onun yatağında ve onun tişörtüyleydim. Sessiz ve düşünceli halimi görünce elini uzatarak bana doğru baktı. Ona bakarak bakışlarımızı birleştirdiğimde ''Acıkmadın mı?'' diye sordu. Eline uzanmadan kendi çabamla yataktan kalktım. Üzerimdeki tişörte rağmen çıplak hissediyordum. Tişört dizlerimin üzerinde bitiyordu ama yeterli değil gibiydi.
Alex'in karşısında hiçbir şey yeterli değildi.
Beni takip eden, sapkın bir herifle ve hatta bir katille yatmıştım.
Bu gerçek kafama dank ettiğinde ani bir baş ağrısı beynimin dönmesine sebep oldu.
Havada kalan elini cebine attıktan sonra odadan çıkmak için ilerledi. Onu takip ederken çıplak ayaklarım soğuk zemine sürtünüyordu. Ama bu soğuk bile içimde yanan ateşi söndürecek kadar güçlü değildi.
Alt kata indiğimizde mutfağa doğru ilerledi. Onu takip ettiğimde mutfak masasının donatıldığını gördüm. ''Bunları sen mi hazırladın?'' diye sorunca küçük ve alaycı bir kahkaha attı.
''Hayır, yemek yapmak gibi bir zevkim yok,'' dedi. ''Otur, ye.''
Emrine karşılık yüzümü buruşturarak ona baktım ve gözlerimi devirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK VE SAPLANTI | +18
Romance''Lyla Isla Wright hayatının yönünü çizmeye çalışan genç bir av. Alexander Kai Ivory gölgelerin arkasında ve karanlığın tadı dilinin ucunda bir avcı. İhtişamlı bir bedene hapsedilmiş günahkar bir şeytan. Ve avcı, avıyla karşılaşmak için her şeyi g...