Merhabalar! Sizler için bir flashback bölümü paylaşmak istedim. Bu bölümle Alex'in gizli dünyasının Lyla ile nasıl aralandığını görüyor olacağız. İyi okumalar!
20 EKİM – AV
Deri ve baharat kokusu burnuma doluyor, göz kapaklarım yavaş yavaş aralanıyordu. Neler olduğunu anlamak için dirseğimden güç alarak doğruldum. Işıklar kapalıydı, ay ışığı geniş pencereden odamı aydınlatmaya yetiyordu. Yatağımın ucunda oturduğunu gördüğüm gölgeyle, her gece gördüğüm gölge aynı kişiye mi aitti?
''Hemen ayaklanma,'' dedi kalın bir ses. Sesi de görüntüsü kadar karanlıktı. Sanırım onu görmenin şokuyla beraber bayılmıştım, ne kadardır baygın olduğumu bilmiyordum ama çok uzun sürmemişti çünkü hala buradaydı.
Gözlerimi birkaç kere kırpıştırdım. Yatakta hafifçe doğrulup sırtımı başlığa yasladım. Şimdi yüzünü biraz daha seçebiliyordum. Kalın kadife gibi dudaklar, yapılı elmacık kemikleri, keskin bir çene ve koyu yeşil gözler. Düz bir burnu vardı ve sanki üzerinde oynanmış gibi duruyordu. Bu kadar kusursuz bir yüze sahip olmanın suç olması gerekirdi.
Onu dışarıda görsem etkileneceğimi biliyordum.
Geniş omuzları vardı, üzerinde deri bir ceket vardı ve içinde de kapüşonlu bir kazak. Üzerindeki her şey siyah renkti, kazağının şapkası kafasına geçirilmişti. Siyah saç tutamları alnının üzerine düşüyordu. Bir elini bana doğru uzatıp kurumuş saçlarımı geriye itti. Kemikli parmaklar bana yaklaştığında biraz gerilmiştim, ondan ürktüğümü düşünebilirdi. Bir nevi öyleydi.
''Peşindeki takipçinin kim olduğunu öğrenmek istiyordun,'' dedi gözleri gözlerime bakarken. Bakışlarımız birleştiğinde odadaki elektrik artmış, sanki kıvılcımlar patlamıştı aramızda. Bakışları çok... Yoğundu. Ne anlatmaya çalıştığını anlayamıyordum ama bir şeyler söylemek istediği belliydi.
''Böyle bir karşılama beklemiyordum,'' dedim diğer saç tutamlarımı geriye iterek. Elini üzerimden çekmişti ama bu sefer dizimin üzerinde duruyordu. Dokunuşunun olduğu yer, bacağımı bir lav akıntısının içine sokmuşum gibi yanıyordu.
Dudakları hafifçe aralandı, o sırada bakışlarım dudaklarına kaymıştı. Kendimi toparlayarak gözlerimi kaçırdım.
''Beklenmeyeni yapmayı severim.''
Battaniyeyi üzerime çektim ve elinin dizimle olan bağlantısını kestim.
''Neden geldin?''
Bakışlarının baskısını üzerimde hissetmek rahatsız edici bir tatmin duygusuyla beni boğuyordu. Dizlerimi kendime doğru çektim ve ona baktım.
''Artık tanışmamızın vaktinin geldiğini hissettim,'' dedi ayağa kalkarak. Odamın her bir köşesini ezbere bildiği için nereye gittiğini biliyordu. Komodine ilerledi ve üçüncü çekmeceyi açtı. Kırmızı battaniyem oradaydı. Onu çıkardı ve yatağımın ucuna koydu.
''Seninle normal bir şekilde tanışabileceğimi düşünüyorsun,'' dedim battaniyeye bakarak. Bana cevap vermedi ama battaniyeyi alıp omuzlarıma örttü. Üzerimdeki uykunun mahmurluğuyla hafif üşümüştüm. Battaniyeye iyice sarıldım.
''Senden normal bir tepki beklemiyorum, güzelim.''
Güzelim kelimesi dudaklarından çıkınca bakışlarımı kaçırdım. Nedense dudaklarına bakmak istiyordum ve bu hoş değildi. Bu tepkimi görünce hafifçe sırıttı ve yatağımın ucuna, tam karşıma oturdu.
''Neden peşimdesin?'' dedim gözlerimi gözlerine çıkararak. Cesaret kanımda kaynamaya başlamıştı, ona karşı koyabildiğimi biliyordum. Bunu yapacaktım. Belki de onun kurallarıyla oynamanın vakti gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK VE SAPLANTI | +18
Romance''Lyla Isla Wright hayatının yönünü çizmeye çalışan genç bir av. Alexander Kai Ivory gölgelerin arkasında ve karanlığın tadı dilinin ucunda bir avcı. İhtişamlı bir bedene hapsedilmiş günahkar bir şeytan. Ve avcı, avıyla karşılaşmak için her şeyi g...