Evimin kapısını beceriksiz denemelerim sonucunda açtım. Çok sarhoş değildim ama kafam güzeldi denilebilecek kıvamdaydım. Harry, barda tanıştığım çocuk, ben kapıyı açtıktan sonra arkamdan girdi ve partiden beri yüzünden düşürmediği şeytani gülümsemesiyle bana baktı. Ona doğru aceleci bir bakış attım, ardından kapıyı arkamızdan kapattım. Kafamdaki polis şapkasını çıkararak koltuğa bıraktım, Harry hâlâ beni süzüyordu. Küçük bir kıkırdama boğazımdan yukarıya doğru çıkıp kaçtı. Hoşuma gitmişti. En azından bir yabancının güzel olduğumu düşünmesini bilmek, çok uzun zamandır yaşamadığım bir şeydi.
''Evin güzelmiş,'' dedi elini yemek masamın üzerinde gezdirirken. Başımı hafifçe salladım. Ardından bana doğru yaklaşıp, kostümün bir parçası olan kelepçeye uzandı. Kalçamın sağından aşağıya sarkıyordu. Olduğu yerden çıkarı ve gözlerimin önünde hafifçe salladı.
''Şimdi senin ne kadar güzel olduğunu test edeceğim,'' derken bakışları hakiki bir açlığı anımsatıyordu. Uzun zamandır böyle flörtler etmiyordum, Jackson ile aramdaki seks ilişkisi stabil bir çizgiye dönüştüğünden beri. Onunla da böyle tatlı fantezilere yelken açıyordum ama karşımda bir yabancı değil, aylarımı verdiğim bir adam duruyordu. Bu yüzden karşımdaki Harry olunca heyecan tenimi gıdıklayan bir hisse dönüştü.
Kelepçeyi yüzümün önünde sallamaya devam ederken ağır adımları beni takip ediyordu. Bir iki adım geri gittim, ardından bir elini çıplak bacağıma götürüp beni duvara yasladı ve bacağımı hafifçe kaldırıp kalçasına doğru çekti. Şimdi göğsü göğsüme değiyor, vücudumuz arasındaki boşluğu kapatıyor ve beni duvarla arasına sıkıştırıyordu.
Küçük bir nefes dudaklarımdan sesli bir şekilde kaçınca gülümsemesi daha tehditkar bir ifadeyle genişledi.
''Ellerini uzat,'' diye emredince biraz afallamıştım. Ama o kadar itaatkar birisine dönüşmüştüm ki dediğini ikiletmeden ellerimi ona doğru uzattım. Kelepçeyi bileklerime geçirip taktı, kolayca çözülebileceğini ve kelepçenin bir oyuncak olduğunu biliyordum ama karşı koymadım. Kelepçeyi kavrayarak beni çekti ve kapısı açık yatak odamı gördüğünde beni çekiştirerek odaya girdi.
Beni yatağa doğru fırlatırken ellerim bağlı olduğu için hareket etmekte biraz zorlandım. Kalçamdan tutarak beni yatakta yukarıya itti ve ellerimi başımın üzerine kaldırdı.
''Ellerini sakın indireyim deme.'' Sesi boğuk ama emreder gibiydi. Başımı hafifçe onu onaylamak için salladım. Altımdaki mini eteğin düğmesini yandan çözdü ve kalçamdan aşağıya çekerek yere fırlattı. İç çamaşırımı gördüğünde alt dudağını diliyle yalayıp ısırdı. Siyah dantelli iç çamaşırımı tercih ettiğime sevinmiştim, dantel işlemeleri özel yerlerimi kaplıyordu.
Dudaklarını dantelli iç çamaşırım üzerine bastırınca kısık bir inlemeyle yanıt verdim. Ellerimi hafifçe hareket ettirdim ama aşağıya indirmedim. Bana keskin bir bakış atınca ellerim iyice başımın üzerine zımbalanmıştı. Derin bir iç çektim, parmağıyla iç çamaşırıma dokundu ve onu aşağı çekti. Tam o sırada giriş kapım sert bir şekilde vurulunca olduğum yerde zıplayarak irkildim.
''Birisini mi bekliyordun?''
Başımı olumsuz anlamda salladım ve kaşlarımı çattım. Beklediğim birisi yoktu, saat gecenin tahmini üçü falandı. Harry hafifçe ayaklanınca olduğum yerde kıpırdandım.
''Bu saatte kimi bekleyebilirim?''Sıkıntılı bir nefes verdi, sanırım yarıda kalmasına sinirlenmişti. Bana yardım ederek kelepçeyi çekti ve açtı.
Kapı tekrar sert bir şekilde çalınca üzerime sabahlığımı geçirme hızım artmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK VE SAPLANTI | +18
Romansa''Lyla Isla Wright hayatının yönünü çizmeye çalışan genç bir av. Alexander Kai Ivory gölgelerin arkasında ve karanlığın tadı dilinin ucunda bir avcı. İhtişamlı bir bedene hapsedilmiş günahkar bir şeytan. Ve avcı, avıyla karşılaşmak için her şeyi g...