Selamlar. Güzel bir bölüm ile karşınızdayım.
Keyifli okumalar...
O bayılarak söylediğim yemekten gelen tavuk kokusu yüzünden 2 çatal alabilmiş ve mide bulantısıyla kuru ekmeğe talim etmiştim. Alp çağırdığı garsonun kulağına söylediği cümlelerden sonra bana dönüp gülmüştü. Ufak bir gülümseme ile önüme döndüm. Ekmeğimi bitirdiğimde Samet
"Tomris hatun sen ki dürümler, kebaplar piyazlar gömerken şimdi tavuktan tiksiniyorsun. Hayret ediyorum şok. Bombe. Olaaağy" yüzüne iğrenerek bakarken önüme bir tabak konulmuştu. Anlamlandıramamıştım. Alp benim yerime garsona teşekkür ederek
"Sebze çorbası. İyi gelecektir midene ve çok lezzetli emin olabilirsin." gülümseyerek teşekkürlerimi ilettim. Kapıdan girenleri görmemle kaşığımı bırakıp hepsine baktım.
"Kim çağırdı bunu? Gerçekten ciddiyim kim çağırdı?"
"Ben albayı çağırmıştım ama bunu beklemiyordum doğrusu." deyiverdi Zeynep. Albay ve uyuz binbaşı yanımıza doğru gelirken hepimiz yemeğe ara vermiş ayağa kalkmıştık. Tabi ben hariç, albay eliyle kalkmamamı söylemişti. Albay gülümseyerek
"Gençler afiyet olsun buyurun. Geç kaldık kusura bakmayın. Aybar'ı da getirdim. Kaynaşmanız için." Neden davet etmediniz der gibi uyarılarla dolu bakıyordu. Göz devirip çorbama döndüm.
Masanın bir ucunda ben öbür ucunda albay vardı. Sağ tarafıma Alp oturmuştu. Sol tarafım her zaman olduğu gibi boştu. Bir kural haline gelmişti Serdar gelemeyecek olsa da her zaman oturduğu için boş bırakılıyordu. Bu kuralı tanımayan ve mekanda kalmayan boş sandalye yüzünden Aybar bir güze kurulmuştu. Ortamda sohbet normal bir şekilde ilerlerken herkesin keyfi yerindeydi. Ben huzursuzca yerimde kıpırdandığımda albay ile göz göze geldik. Solumdaki hareketlilik ile Binbaşı sanki herkes ile tanışmışçasına
"Sizinle tanışmamıştık sanırım. Binbaşı Aybar ben." Alp çarpık bir gülümseme ile
"Alp Demiroğlu, doktorum. Sahibi olduğum ALDEM Hastanesinin yönetim kurulu başkanıyım aynı zamanda." ikisi masanın iki tarafından çarpık bakışlarla birbirine bakıyordu. Bu bakışlar hoşnutsuzdu. Göz devirip
"Hilmi ekmek uzatabilir misin?" dediğimle ellerini ve bakışlarını ayırmışlardı. Alp ekmeği Hilmi'den alıp bana uzatırken binbaşı da bana bakıyordu. Gülümseyerek elinden ekmeği aldım ve ufak bir parça ağzıma attım. Maskesinin açılabilir ağız kısmından gelen et yemeğini ağzına atarken gelen koku midemi tekrar alt üst etmişti. Hızla ayağa kalktığımda 20 kişi birden bana döndü. Sakince içeriye doğru ilerlediğimde Alp peşimden gelecek gibi olsa da Zeynep, Ebru ve Nilüfer engellemişti. Tüm bunları yansıdıkları camdan görmüştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tan Vakti
Fanfiction"Benim benden başka kimsem yok, senin senden başka kimsen yok. Gel biz olalım? " Hayallerine giden yolda hayallerinden olunur mu hiç? Hem de bu kadar yakınken. Değişir mi bir insan bu kadar? Başkalaşır mı intikam hırsıyla? Ben Tomris Deren Akay...