Öldürmeyen Gerçek

101 10 0
                                    

Selam.

Yeni bir bölümle aranızdayım. Hadi bakalım nasıl bulacaksınız.

Keyifli okumalar aşklar.


İnsanlar gerçekten çift mi yaratılmıştı yoksa hepsi birer tesadüf müydü? Kaskatı kesilen bedenime inat ateş içimde cayır cayır yanıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



İnsanlar gerçekten çift mi yaratılmıştı yoksa hepsi birer tesadüf müydü? Kaskatı kesilen bedenime inat ateş içimde cayır cayır yanıyordu.

Bu mümkün değildi. Yaşıyor olması hayatta olması mümkün değildi. O buradaysa ben kimin mezarında dualar edip ağlamıştım. Hepsi birer halüsinasyondu ve birazdan geçecekti.

Her şey bitip gidecekti. Aynı gittiği gibi.

Gerçek tek olmalıydı. Ölüm gerçekti mesela. Ölen biri geri dönemezdi.

Ölüm uyku olabilir miydi? Yoksa bu karşımda ki ölmüş parçalara ayrılmış bir bedenden ziyade uykudan kalkmış gibi görünüyordu. Dayak yemekten moraran suratı. Patlayan dudağı, Boynundaki izlere rağmen onu tanımamak mümkün değildi.

Aldığı nefes ile zorla gözlerini açtı. Bitmiş bir durumdaydı. Şu an yaşıyor olsa da çok vakti olduğu söylenemezdi. Kapıdan alttan bırakılan su şişesinin bizimkiler olduğunu biliyordum. Suyu hızla alıp çok az ona içirdim. Onun sağlığını riske atamazdım.

Kucağıma kafasını yatırıp huzurla gülümseyen yüzüne bakarak saçlarını okşadım. Binbaşı o esnada yaraları su ile temizliyordu. Buz gibi soğuk el ateş ile ısıttığım elime dokunduğunda irkilsem de gülümsedim. Gözlerimden akan yaşlara inat gülümsedim. Saçımın arasına gizlediğim kulaklığı takıp o cümleyi sonunda söyleyebildim.

"Esir askerimiz Üsteğmen Oğuz Kaya yanımızda. Durumu kritik. Tekrar ediyorum Oğuz yanımda durumu kritik." Kulaklıktan gelen afallama seslerine karşılık binbaşı bana baktı.

"Tanıyor musun? Nasıl?" yaralarına geri döndüğünde Oğuz'un uzamış sakallarına gitti elim

"Timdendi. Serdar ile beraber şehit oldu denmişti." Gözyaşlarıma hakim olamazken kapının önünden gelen sesler hayra alamet değildi.

"Komutanım..." zor bela çıkan kelimeler sonrası susmuştu. Acıyla buruşan yüzü gözlerini kapatmıştı. Elim nabzına gittiğinde hala yaşıyor olduğunu bilmek rahatlamama sebep olmuştu. Nabzına uzanıp elimle bileğini tutarken kendi kendime konuştuğumun aynı kelimeleri tekrar ettiğimin farkında değildim. Tıpkı kendi kendime istemsizce sallandığımın farkında olmadığım gibi.

"Olmaz. Yine kaybedemem. Yeni kurtuldu. Yaşaması lazım. Olmaz. Olmaz. Olmaz. Yine kaybedemem. Yeni kurtuldu. Yaşaması lazım. Yaşayacaksın dayan." Şoka girmiştim sanırım en azından binbaşının gözünde

"Tomris. Kendine gel. Hayatta sadece durumu gördüğün gibi kritik. Onu kurtarmaya çalışıcaz. Duydun mu? Sallanmayı kes Tomris sana diyorum" gözlerimden akan yaşların tadını aldığımda farkına varmıştım. Ağladığımı fark etmeyi bekliyor gibi daha da sallanmaya başladığımda binbaşı kolumu sarsmaya başladı.

Tan VaktiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin