Bence erken bölüm için güzel bir ödül almam lazım ama ödül olarak varlığınız benim için yeter canlarım, gözüm o kadar yükseklerde değil 'dermişim' her insan gibi bende burada büyümek isterimde anca zamanla ailemiz büyümeye başlayacak. Bu arada arkadaşlar kitabım hakkında gelecek bölümlerin alıntısı paylaşıldığı tiktok hesabı mevcuttur, oradan da takip edip gelecek bölümlerden bilgi edinebilirsiniz!
Tiktok hesap ismi; RabiaIkta9_
Keyifli okumalar dilerim✨
Gülcan'ın söylediği son cümleden sonra Neriman uzun bir süre düşünmüştü. Aklında anlam veremediği tek şey o küçük kızın kim olduğuydu. Bu düşünceler ile boğuşurken annesine baş sallamak ile yetinip kalkmıştı yataktan. Ardından ortalığı toparlayıp, kahvaltı hazırlığına başlamıştı. Kezban da uyanıp ona eşlik edince erken saatte kahvaltılar yapılmış, sonra da hazırlanıp çarşıya gittiler Neriman ile Kezban.
Ev eksikleri alınmıştı alışveriş tamamlanmıştı. Bu süre zarfında ne Neriman ne de Kezban ev gereçleri hakkında başka konu konuşmamışlardı. Kezban hâlâ dünün etkisinden çıkamamıştı. Çoğu kez düşündü evli olduğunu söylemeyi ama boğazına bir yumru oturmuş gibi sessizleşiyordu. Henüz bunu söylemek için kendini hazır hissetmiyordu. Aradan geçen vakit öğleni bulunca eve varıp iş için hazırlanmaya başladılar. İşte bu saatlerden sonra mesai başlıyordu.
Pavyon akşamları iş çıkarıyordu. Gündüz gitmelerinin sebebi oranın temizliği içindi. Neriman hazırlanacağı vakit artık dayanamayıp;
"Neden bana dün öyle bir şey söyledin Kezban?" Dedi.
Neriman'ın giydiği koyu pileli kahve eteğine bakan Kezban, yavaşça kara gözlerini onun kehribar gözlerine getirdi. Nasıl söyleyeceğim diye düşünürken derin nefes aldı.
"Bu zamana kadar yaşadıklarımızı düşündüm dün Neriman. Fark ettin mi sende bilmiyorum ama yaşadıklarımız cidden çok ağır. Bu hayat bizim için hiç masum değil, ne insanları ne yaşattıkları."
Bu sözler üzerine Kezban Neriman'a uzanıp ellerinden tuttu.
"Dost acı söyler ya hani, Vallahi seni canımdan öte sevdiğim için sert girişlerim oluyor yoksa varya sana canım feda güzel gözlüm." Diye ekledi ve yaklaşıp alnından öptü. Neriman onun öpmesi ile dolan gözlerinden iki damla gözyaşı dökmüştü. Neriman onu haklı buluyordu. Bu zamana kadar yaşadıkları basit bir durum değildi ama bir yerden artık başlamaları gerektiğini de biliyordu. Geri çekilip o da Kezban'ın yanağını öptü usulca;
"Biliyorum ama Kezban hayat devam ediyor, artık bir yerden başlamamız şart."
Kezban gülümsedi. Neriman'ın omuzuna vurdu.
"Eh be kızım pavyon pislikleri tarafından değil. Ye, iç, gez, dolaş keyfine bak sonra zaten her türlü başlarsın."
Bunun üzerine daha da çok gülen Kezban, söyledikleri yetmezmiş gibi ekleme yaptı.
"Deseydin bunu, çarşıda birini bulurduk sana!" Dedi ve kahkaha attı. Neriman duyduklarıyla hızla Kezban'ın at kuyruğu yaptığı saçını çekmek için uzanmıştı ki Kezban paltosunu alıp hızla çıktı odadan.
"Çabuk paltonu giyin Neriman, yoksa çeyizsiz kocaya gideceksin!" Diye bağırmıştı Kezban. Gözlerini deviren Neriman, hızla krem renginde paltosunu giyinip özgürlüğüne kavuşmak isteyen saçlarını açıp elleriyle dağıttı. Son kez ayna karşısına geçip hafif sedefli pembe rujunu sürmüştü. Ardından ikisi pavyona gitmek için yola koyulmuştular...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİLİNMEYEN MÜHÜR
General FictionSâra ile Yarkın'ın sarı gül motifli, tahta kapaklı bir günlükle başlamıştı aşkı. Birbirlerini hiç tanımayan iki kuzenin aşk hikayesi... Yarkın; "Nefretinle aklımdan, sevginle gönlümden çıkmıyorsun sarı gül." Kulağının fısıltıyla işittikleri ile gözl...