Selam canlarım!
Önemli bir şey söylemek istiyorum. Bazılarınız erken bölüm istiyor biliyorum ama biz yazarlar yazdığı kitaba karşı destek almazsa bölümleri erken atma olasılığı çok az olur. Çünkü zaten destek almıyorum, kimse yok ben niye erken bölüm atayım diye düşünüyor. Sizden ricam küçükte olsa destek olun. Her bir oy ve yorum büyük motivasyon demektir unutmayın.Keyifli okumalar dilerim ✨
Kazım'ın gidişi arkasında yıkılmış bir Hilal bırakmıştı. Her acıyı iliklerine kadar hissediyordu. Koyu kirpiklerinin çevrelediği yaşlar elmacık kemiğinden iz bırakarak iniyordu. Dayanamamıştı yine, dizleri üzerine çöküp ağlamaya başlamıştı. Serpil daha fazla dayanamayıp Hilal'in yanına gidip oturdu. Anne şefkatiyle sırtını sıvazlamaya başladı. O da ağlamasına mâni olamıyordu. Abisi cidden herşeyi mahvetmişti. Yıktığı enkâzı toparlamayacak kadar tuzla buz etmişti. Olanları izleyen Ahmet,
"Yenge, avukatla konuştum. Boşanma dilekçesi ile ilgili gereken herşey için yüzyüze görüşeceğini söyledi. İstersen biraz toparlan çünkü birazdan burada olacak." Dedi. O esnada elleriyle gözyaşlarını silip burnunu çekti Hilal. Başını dikleştirdi.
"Ben iyiyim Ahmet, bu olanları yaşatan kişi kendini düşünsün çünkü bu saatten sonra o pavyon elinde olmayacak." Esmer tenine uyum sağlayan kirli sakala sahip yüzüne anlık şaşkınlık yayılmıştı Ahmet'in. Aynı şekilde Serpil'in de yayılınca,
"Aklından ne geçiyor?" Dedi Serpil. Ayağı kalkmıştı Hilal. Üzerinde olan beyaz tişörtünü düzeltti.
"O pavyonu açmak için bu evin üzerine kredi çekti. Ahmet'in mal varlığı aksi durumlar için benim banka hesabımda duruyor. Ee haliyle benim iznim olmazsa o paraya ulaşamaz. Boşanırsak eğer bu evde benimde hakkım var ve ben bu hakkımı alarak o pavyonu elinden alacağım. Geriye tek bir şey kalıyor, o da elleri bomboş Kazım."
Ortaya attığı bomba ile çiftin gözleri açılmıştı. Ahmet'in gerilen yüzü Hilal'in keskin yüz hatlarında dolaştı.
"Bana böyle söylemedi Kazım."
"Çünkü senin cayacağını biliyordu. Her duruma karşı tek güvendiği kişi bendim Ahmet, bu yüzden sana yapılanlar için özür dilerim. Kazım adına değil ama kendi adıma telafi edeceğim. Senin hakkın olan para senindir."
Tam ağzını açıp konuşacaktı ki kapının sesiyle üç çift gözün kapıya yönelmesi bir oldu. Bu olanlara daha fazla anlam yükleyemiyordu Ahmet. Kazım ona en başından beri ihaneti yapmıştı. Resmiyet olarak sadece imza istemişti ama senetleri imzalayınca Kazım'a güvendiğini zannettiği için okumamıştı. Ve şimdi gerçekler onun aklında zikzaklar çiziyordu.
"Sen avukatla gerekeni konuş o zaman yenge." Deyip hızla odaya girip kapıyı örttü. Artık nefes aldığına dair emin değildi. Gömleğinin iki düğmesini açtı ilk. Hızla nefes alıyordu ama vermekte zorlanıyordu. Ahmet'in yıkılmış bir şekilde odaya aniden kaçarcasına girdiğini gören Serpil'de dayanamamış arkasından gitmişti. Odaya giren Serpil kocasını o halde görünce telaşla kapıyı kapatıp hızla onu kendine çevirdi.
"Ahmet sakin ol, bu onun şerefsizliği ne olur kendine gel."
Abisine ettiği küfür ile hem utanıyordu, hemde kocası için korkuyordu. Koyu kahve gözleri yanmasıyla sıcak ıslaklığın yayılması bir olmuştu. Ahmet olanları uğultu halinde duyuyordu. Serpil'in ona sarılması, sırtını sıvazlaması onu sakinleştiremiyordu. O da dayanamayıp karısının sarılmasına karşılık verdi. Boğuk çıkan sesine engel olamıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİLİNMEYEN MÜHÜR
General FictionSâra ile Yarkın'ın sarı gül motifli, tahta kapaklı bir günlükle başlamıştı aşkı. Birbirlerini hiç tanımayan iki kuzenin aşk hikayesi... Yarkın; "Nefretinle aklımdan, sevginle gönlümden çıkmıyorsun sarı gül." Kulağının fısıltıyla işittikleri ile gözl...