YEMİN

654 66 238
                                    

Selam yoncalarım!

Yeni Instagram sayfamız açılmıştır. Hesap ismi; Rabiaikta. İsimle bulamazsanız profilimde olan linke tıklayabilirsiniz!

Kitabım hakkında merak ettikleriniz veya fikir önerilerinizi bana bu hesaptan ulaşarak söyleyebilirsiniz ve gelecek spoilerden de oradan bilgi edinebilirsiniz!

Oy sınırımız tek olacak arkadaşlar ve oy sınırı 35. Yorum sınırsız...

Keyifli okumalar dilerim❤️‍🔥

Gri fayanslar da elinde sıcak çayıyla birlikte uzun koridoru aşıp salona geçti genç adam. Sıcak çayın buharı onu kendinden geçirirken en sevdiği içeceğin çay oluşu kendisini mest ediyordu. Her ne olursa olsun çayı hiç bir zaman kupa da içmeyi sevmezdi, daima zarif belli çay bardağında içmeye bayılırdı. İşte sabah gözlerini açtığı gibi demlediği çayıyla telefonunda ki arama kayıtlarında 'Cüneyt' yazılı kişiyi aradı. Belki erken aradığı için psikopat adamdan azar işitebilirdi ama keyif alacağını biliyordu. İkinci çalışında açılan telefondan çatallaşan sesi işitti Yarkın.

"Efendim?"

"Sabah şeriflerin bol olsun Cüneyt! Umarım müsait bir zamanda aramışımdır?" Dedi Yarkın hızla. Mafya adamına kafa tutsa bile şuan konuştuğu adamın da Karadeniz'in en gaddar mafya adamının sağ koluna karşı bir hayli samimiydi. Tabii bu mafya adamıyla da samimilerini pekiştirirdi.

"Uykumun içine ettin ama şeref verdin Yarkın. Söyle kardeşim?"

Aldığı güzel cevapla salonunda olan krem renkli, klasik yastıkların kombini arasında ki koltuğuna oturdu. Dün gece bir hayli düşündüğü konuyu netleştirmek için bugün olayı çözecekti. Üç arkadaşın planı artık harekete geçmesi gerekiyordu ve Yarkın ilk hareketi yapmak için Serçe'nin oğlunu piyon olarak kullanacaktı.

"Zehir ağabeyime müjde vermek istiyorum Cüneyt."

"Hayırdır ne müjdesi?"

Aldığı sorunun arasında orta sehpanın üzerinde ki sigara paketine uzanıp bir dal sigara bile çıkarmıştı Yarkın. Masaya bıraktığı çay bardağından elini çekip dudağının arasına yerleştirdi sigarayı.

"Müjdemiz Serçe, namı değer Gürkan Bağlaç." Sigaradan dolayı pek anlaşılır şekilde konuşmamış olsa da telefonda olan Cüneyt Serçe ismini net anlamıştı.

"Vay! Öldü mü, yoksa öldürdü mü yine?" Uykulu sesine espiri takınmış olsa da ciddiyeti ses tonunda bariz belliydi. Yarkın da gülerek sigarasını yakmış dumanı çekmişti. Üzerinde sadece gri eşofmanı tek olan Yarkın'ın sigara dumanı yüzünü teyet geçip salonda keşife çıkmıştı. Uzanıp çayından da aldı yudumunu ve yaslanıp tavana baktı.

"Bu sefer ne ölü, nede yeni ölen var. Sadece bizim işittiklerimizle yeni doğan var."

Dedikleri ile dudakları yana kıvrılmıştı Yarkın'ın. Aldığı cevabın karmaşıklığından ötürü de Cüneyt'e;

"Allah Allah! Kimmiş yeni doğan? Serçe azdı da, kadın pazarlama da çocuk mu yaptı?" Dedi şaşkın bir şekilde ve Yarkın o an dayanamayıp içtiği çayı ağzından püskürtüp güldü. Her espirinin arasında gizlenen tüyler ürpertici gerçeklik Yarkın için muhteşem bir an doğuruyordu.

"Yeni doğanımızın fotoğrafları postayla gelecek bir kaç güne Cüneyt. O zaman Zehir ağabeyimizle yüzyüze görüşmek istiyorum."

Derin nefes alan Cüneyt;

"Derim ben Ziya ağabeye de kim bu yeni doğan?" Dedi.

"Yeni doğanımız 29 yaşında olan koca bebek. Sadece istediğim şey şu, fotoğraflar Zehir'in eline ulaştıktan sonra yüzyüze görüşmek. Bunu ağabeye söyle."

BİLİNMEYEN MÜHÜR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin