Arkadaşlar öncelikle bir açıklama yapmak istiyorum. Kitabımda olan Yarkın karakterine koyduğum 'Michele Morrone' oyuncusunu siz karakterimde yüz istiyorsanız eğer bu yüzü hayal edebilirsiniz ama Yarkın gerçekte böyle biri değil. Dediğim gibi Yarkın'ın sağ gözünde küçük bir sarı leke var. Ha şimdi bu kitap karakterleri gerçekte var mı diye düşünebilirsiniz. Evet var ama Yarkın gerçek hayatta bu kitapta olduğu gibi bir hayatı yok ve gerçek ismi Yarkın değil. Bu kitapta sadece karakteri ve yüzü var. Ama Sâra'yı 'Neslihan Atagül' olarak hayal edebilirsiniz çünkü o kadın tek kitabımın karakterine hakkıyla uyabilir herşeyiyle. Şimdi sizi yeni bölümle başbaşa bırakıyorum...
Keyifli okumalar dilerim 🍀
________________
18 YIL ÖNCE...
________________"Benim oğlum abi olacak!"
Ahmet'in küçük Yarkın'ı kucağına alıp döndürerek dile getirdikleri yüreğinde olan mutluluk tohumlarına eklenmişti. Yaşadıkları aksiyonlu drama köprüsünde tutunmaya çalışan mucize bebekti gelecek olan. Serpil'in ağlayarak sevinçli haberi evi dolduran gülüşlere karışmıştı. 9 yaşında olan Yarkın'ın daha öncesinden istediği bu kardeş haberine içi kıpır kıpır olmuştu. Artık abi olacaktı ve oyuncak arabalarını onunla oynayacaktı. Kardeşiyle çizimler yapacaktı. Aklında dizilenen bu muhteşem güzel planları yapmak için sabırsızlanmaya bile başlamıştı.
Küçük Yarkın abi olacaktı...
Beyaz tavanları bulut zannedip yerde olan halıyı toprak olarak hayal etti Yarkın Ahmet'in kucağında. Babasının onu havada dönerek taşıması onun için paha biçilmez bir durumdu. Yakında gelecek olan kardeşi de böyle hissedecek olması daha çok gülüşlerine karışmıştı.
"Ahmet yeter, çocuğun başı döndü."
Gülerek salonun kapı eşiğinde onları izleyen Serpil küçük oğlunun şaşı kalmış ama şikayet etmeyen Yarkın'ı izlemesi üzerine bunları dile dökmüştü. O da bir hayli heyecanlı idi. Abisi Kazım'ın yaptıklarından sonra bir süredir dizgenlenmişti hayatları. Abisi Kazım'dan artık midesi bulanıyordu Serpil'in. İçinden, 'daha artık ne yapabilir' diye düşündü. Hilal'e yaptıkları hazmedilecek bir durum değildi artık. Şok olunacak bir çok durumları kocası Ahmet'ten öğrenmişti.
Abisi Kazım çalışanının hayatını bile mahvetmişti. Masum bir kızın da kanına girmiş ve iz bırakmıştı. Bir süre boyunca bunları düşünen çift Hilal'e artık bu olanları söyleme kararı almıştılar. En nihayetinde de söylemiştiler. Yıkılan Hilal'in bunları öğrenmesi üzerine kendini toparlaması zaman almıştı. Ahmet'in Hilal'e 'bu kızı kendi boşanmanızda kullanabilir ve tamamiyle kurtulabilirsin Kazım'dan' demesi üzerine durmuştu.
Ama Neriman'ı görmek için ısrar etmişti Hilal. Ahmet daha fazla o zaman itiraz etmemiş ve götürmüştü Hilal'i Neriman'ın yanına. Hilal o günlerden sonra toparlanamayacak bir hale gelmişti. O süre zarfı içerisinde Hilal Ahmet ile Serpil'in evinde kalıyordu dava gününe kadar ama Suzan'ı parka götürmek için çıkmıştı ve henüz eve gelmemişti...
"Anne! Hilal yenge bunu öğrense bana aldığı oyuncak arabadan ona da almaya başlar." Dedi keyifle Yarkın babasının kucağından inmiş ve annesinin elini tutmaya başlamıştı. Ahmet'in yanağında olan gamzeleri derin çukur halini almıştı karısı ve oğlunu izlerken. Entrikalar ile dolu olan geçmişinden kendi düşüncelerini arındırıp oğlunun önünde eğildi Serpil.
"Evet alır da, henüz cinsiyeti belli değil ki oğlum. Belki kız olur kardeşin?" Dedi Serpil gülümseyerek. Yarkın'ın kara gözleri anında ışıldamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİLİNMEYEN MÜHÜR
General FictionSâra ile Yarkın'ın sarı gül motifli, tahta kapaklı bir günlükle başlamıştı aşkı. Birbirlerini hiç tanımayan iki kuzenin aşk hikayesi... Yarkın; "Nefretinle aklımdan, sevginle gönlümden çıkmıyorsun sarı gül." Kulağının fısıltıyla işittikleri ile gözl...