Başlangıç noktası

8.1K 164 17
                                    

"BERDELDİ"
Bu kelimeyi içimden tekrar edince enişteme tutunma ihtiyacı hissetim. Rojda ağlıyordu Jiyan abim elinden tutmuş yenilgiyle Cengiz Kılıçarslan'a bakıyordu. Babam en son konuşarak
"Cengiz oğlum" dedi ama bi anda lafını keserek silahını çıkardı. Annem ile Rojdanın annesi ağlayarak Cengiz e yalvarıyordu babam ve eniştem bi adım atarak Jiyan abimin arkasına geçtiler. Zilşan ağlamaya başlamıştı. Ceren yengem koşarak yukarı çıktı o sırda hızlıca Berzan abim benim yanıma Baran abim Şilan yengeme Barkında koşarak Zeynebin yanına gitmişti. Kılıçarslan'ın erkekleride kadınlarının yanına gidip korkmamaları için önlerinde durmuşlardı.
"Abi beni öldür ama beni affet" dedi bi anda Rojda ağlayarak.
"Affetmem iki cihan bir araya gelse yine affetmem Rojda. Benim senin gibi bi kardeşim yok artık" dedi Cengiz.
Babaanem sadece boş gözlerle izliyodu.Bir anda bastonundan destek alıp ayağa kalktı ve yürüyerek tam 2 aşiretin ortasında durdu.
"Oğul bacını vurmaya gönlün razı gelir mi?" Dedi babaannem.
"Başka yol yok Yadigar Karahan" dedi Cengiz.
Babaanem "Var oğlum dedi"
Bir bana baktı bide Rojdayla.
"Berdel olmayı aklından bile geçirme Yadigar Karahan" dedi Cengiz.
"Anne sen ne diyorsun ne berdeli" dedi babam
"Tamam o zaman öldür kardeşini" dedi Babaanem aradan çekilerek.
Hırsla Rojdaya bakarken silahı sımsıkı kavramıştı Rojdanın şahadet getirdiğini duydum gözlerini sımsıkı kapatmış öylece beklerken bir anda silah patladı.
Azad ve Behram Rojdaya doğru koşarak üstüne kapanmıştı Berzan abim bana siper olup gögüsüne saklamıştı.Babam koşarak annemin yanına giderken 2 aşiretin erkekleri kadınlarına adeta siper olmuştu. Kurşun sesleri kesilince korkuyla kafamı kaldırıp baktığımda silahı havaya sıkmıştı.
Bağırarak "Berdel kabul edildi" dedi.
Sonra bana doğru dönerek sinirle "kendini hazır et Dilşah Karahan"dedi ve baktı ve gitti.
Babaannemin yüzünde zafer kazanmış bir ifade vardı. Sanırım bi sınava sokmuştu ve o sınavı Cengiz Kılıçarslan geçtmişti. Kılıçarslanlar yavaş yavaş konağı terk ederken Jiyan abime dönüp baktım. Hüzünle bana bakıyordu. Benimde ondan nefret ediyormuş gibi bir yüz şeklim vardı.
Gözlerim dolarken koşarak merdivenlerden odama çıkıyodum. Arkamdan Zeynep'le Şilan yengemin geldiğini gördüm. Odaya girer girmez kendımı yere fırlatıp ağlamaya başladım
Şilan yengem "Delalamın sakin ol" dedi. Hiç sakin olacak halde değildim çünkü Cengiz Kılıçarslan'ın karsı olacaktım. 19 yaşındaki kız çocuğu gelin olacaktı. Zeynep yanıma çökerek
"Güzelim kalk nolur bak bi su iç" dedi ağlayarak. Hıçkırıklara boğulmuştum. O sırada Ceren yengemin bana sarıldığını farkettim. Hangi ara gelmişti hatırlamıyorum bile. Yaşlardan gözümün önünü göremezken avludan sesler gelmeye başladı. Babam
"Nasıl yaparsın Jiyan? Kız kardeşini yakmak uğruna nasıl yaptın?" Diye avazı çıktığı kadar bagrıyodu. Kapının açıldığını duyunca gözlerim otomatikmen kapıya döndü
"Annem" dedi annem gözleri dolu doluydu onunda yanıma gelip beni kaldırdı ve yatağa yatırdı. Kendıside benimle birlikte uzanırken bi anda
"Herkes dışarı!" Diye bağırdı annem. En başta tereddütte kaldılar annem"Sözümü bana ikiletmeyin "dedi ve herkes çıkarak kapıyı kapattı. Annem saçımı okşarken
"Anne ben napacam?" Evlenmek istemiyorum"
"Delalamın başka yolu yok"
"Anne abimin günahını ben çekmek istemiyorum" dedim hıçkırarak.
"Biliyorum annem biliyorum ama başka yolu yok yavrum ,çözüm yok" dedi gözyaşları içinde
"Jiyan abimi asla affetmeyeceğim!
"Yapma böyle büyüklerin üstüne laf söylenmez" dedi annem cevap verme gereği duymadım ve gözlerimi kapatarak mayıştım. Uyku beni içine çekerken yavaş yavaş hıçkırıklarım geçmişti derin nefesler almaya başlamıştım uykuya dalmadan önce hatırladığım son şey annemin bana arkamdan sarılıp saçlarımı okşamasıydı. Gözümü açtığımda saat 5 e geliyordu. İnanılmaz derecede başımda bir ağrı vardı o kadar çok uyumuştum ki kendımi çok kötü hissediyordum. Yataktan kalktığımda annem gitmişti. Doğrularken odamın kapısı tıklatıldı Gel diye seslendim.Kapı açıldığında gelen kişiyi merak ettim. Gözleri ağlamaktan kızarmış bitkin bi şekilde bana doğru gelen Rojdaydı. Sinirli gözlerle ona baktım ama yine de kovmadım. Ne diyecegini merak ettim.
"Ne oldu Rojda?"
"Dilşah çok özür dilerim" dedi ama bunu sanki içi yanarak söylüyormuş gibime geldi.
"Ne fayda Rojda özürler? Siz bu yola girerken her ihtimali düşünmediniz mi bunların olacağını bile bile hem kendinizi hem beni ateşe atmadınız mı? Karşıma geçmiş şimdi benden özür mü dileyeceksin?"
"Dilşah çok sevdim ,çok sevdik ama izin vermediler!" Yakarışı içimi sızlatmıştı yere çökmüş boynu bükük kalmış o şekilde ağlıyordu.
"Kalk gel Rojda otur" şaşkınlıkla bana baktı muhtemelen benden böyle bir hamle beklemiyordu. Doğrularak ayağa kalktı yatağa oturdu. Bir anda beklemedıgım bir şekilde boynuma sarıldı.
"Dilşah kelimeler faydasız biliyorum ama çok özür dilerim. Ben Jiyanı çok seviyorum. Oda düşündü bu ihtimalleri seni yakmak hiç istemedi ama "dedi ve sustu dili varmadı söylemeye
"Aşkıyla kardeşi arasında bir seçim yapması gerekiyordu ateşe atılan ben oldum yani Rojda"
Geri çekilerek bana baktı."Cengiz abim serttir katıdır ama sever değer verir Dilşah. Abimden hiç korkma bi kadına zarar verıp dövecek insan değildir"
"Vurup,dövme gibi bişey olursa zaten berdel bozulur" içimden bir an düşündüm öyle bir durum olsa anında aşiret büyükleri toplanır berdeli bozarlardı.Ama berdel bozulursa boşanmış dul bir kadın olacaktım. Konağın avlusunda çürüyüp gidecektim.
"Seni severim Rojda abimle sevdanızı yıllardan beridir bilirim ama bu yaptığınız benim hayatımı mahvetti. Seni zamanında bir dost olarak gördüm ama bende seni affetmek istemiyorum"
"Korkuyorum Dilşah". Sevilmememkten bu aile tarafından kabul edilmemekten,abimin beni affetmemesinden çok korkuyorum."
"Bende korkuyorum Rojda"
Tanımadığım birsürü insan, kocam olacak kişiyi bile tanımıyorum. Senin en azından kocan olacak biri var, tanıyorsun"
"Dilşah biz evlendik"
"Şaşırmıyorum Rojda. İmam nikahı mı kıydınız?"
"Evet"
"Allah mesut etsin inşallah Rojda beni yaktınız varsın olsun yanan ben olayım"
"Hiç korkma Dilşah. Annem sever ,kuzenlerim,abilerim dost olurlar,koruyup kollarlar. Annen sağ olsun hiç kötü davranmadı ama kırgın olduğunu hissediyorum"
"Korkuyorum Rojda" dedim ve gözümden bir damla yaş düştü
"Tanımadığım bir aile 19 yaşında bir kız çocuğum kadın olacağım Rojda" Rojdanında gözlerinden yaşlar aktığını gördüm.
"Bu kadar üzülecegini tahmin edemedim çok özür dilerim Dilşah" dedi ve ağlamaya başladı. Birbirimizin ağlama sesleri karışırken yavaş yavaş kendime geliyordum ama yaşlar durmuyordu
"Hadi kalk Rojda aşşagı inelim. Sende hiç korkma olur mu, Karahanlar gelinlerine değer verir sever sayarlar"
"Biliyorum farkettim" yatakdan kalkarken hala ikimizinde gözünden yaşlar akıyor kendımıze gelmeye çalışıyorduk. Aynanın karşısına geçip sarı tülbentimi başıma geçirip açık olan saçlarımın üstüne kapattım. Simsiyah saçlarım yemyeşil gözlerim vardı. Her insana yakışmazdı siyah saç ,yeşil göz. Ama benim yüzüme tam oturuyordu. Gittiğim düğünlerde ya da misafirlikte çok abartı giyinmezdim çünkü görücü çok çıkardı. Buna rağmen dikkat çekıyordum çünkü vicud hatlarım da fazlasıyla belirgindi. Dolgun göğüslerime rağmen küçücük bedenim vardı. Dudaklarım dolgun Burnum küçük tenimde beyazdı. Kipriklerim uzun uzun ve güzeldi. Kendimi incelemeyi bırakıp Rojdaya doğru aynadan baktığımda beni buruk bi tebessümle inceliyordu.
"Çok güzelsin Dilşah. Cengiz abim seni çok sevecek eminim"
"Ben onu sevecekmiyim Rojda? Neden benim düşüncelerim değersiz" cevap vermedi başını öne eğdi
Derin bir iç çekerek "Çıkalım hadi" kafa sallayıp odanın kapısına doğru yöneldik kapıyı kapatıp hızla odadan çıktım. Merdivenlere yönelecekken Jiyan abimin Dilşah dediğini duydum. Başımı çevirdiğimde gözleri kızarmış siyah saçları dağılmış vaziyetteydi. Oldukça yorgun görünüyordu.
"Efendim" dedim sesim beklediğimden daha soğuk ve mesafeli çıkmıştı. Yanıma doğru ilerledi ve önümde durdu. Rojda bizi yanlız bırakmak istedi sanırım çünkü gitmek için merdivenlere doğru yönelip uzaklaştı.
"İyimisin?" Diye sordu. Alayla yüzüne baktım
"Sevdası uğruna kız kardeşini yakan bir abiye ne kadar çok kırgın olabılırsem o kadar iyiyim" dedim saçma bi cümle kurdum gibi gelmişti ama yinede beni anlayıp başını salladı.
"Seni çok seviyorum Dilşah" dedi baskın bir tonda
"Bende seni çok seviyorum abi. Çok seviyorum ama bir gram değer vermiyorum"
"Dilşah Cengiz sana kötü davranırsa bişey yaparsa hemen ara olur mu?"
"Ararım abi Cengiz telefonunu verirmisin derim verir" dedim alayla. Yüzüme baktı hiçbişey demedi.
"Böyle olsun istemezdim Dilşah. Keşke sıksaydı kafama"
"Oldu ama" dedim sesimi yükselterek
"Bunların olacağını bile bile yaptın" dedim göğüsünden itekleyerek. Haksız olduğunun farkındaydı. Bu yüzden tepki vermiyordu
"Senin yüzünden ben yandım hayatım belkide mahvoldu"
"Vur bana , söv , bağır çağır at hırsını ,öfkeni sesim çıkmaz"
"Sana bağırıp ,vursam ne olur yaptığınızın telefisi olur mu?" Dedim sesimi yükselterek. Aşşagıdan sesler duydum başımı çevirdiğimde herkes bize bakıyor haklı olduğum için müdahele etmiyorlardı. Yanından yürüyerek geçip gittim. Yüzünde yenilmişlik ifadesi vardı. Merdivenlerden indiğimde Adnan,Yezda,Çivan ,Zeynep,Roşen,Ceren yengem,Saye Babam ve Baran abimi gördüm
Adnan ortanca amcamın,Yezda rahmetli halamın kızıydı,Roşen en büyük amcamın kızı, Saye ve Çivan en küçük amcamın çocuklarıydı. Kalabalık yaşadığımız için konakta hep bırlıkte büyüdük.
Yanlarından geçerken salona doğru ilerledim Zilşanı doya doya öpüp koklamak istiyordum çünkü onsuz bir günüm geçmemişti içimde en büyük burukluk Zilşan olacaktı. Salona girdiğimde Ceren yengem ,Rojda ,annem,Berzan abim ve babaannemi gördüm.Zilşan beni görünce hareketlenmeye ve kıpraşmaya başladı.Heyecanla bana gelmek için kollarını açıyodu.Zilşan 1 yaşındaydı hemen ona doğru ilerleyip kucağıma aldım ve oturdum.Cennet kokusunu içime çektim ve boynundan öperek gögüsüme dayayıp arkama yaslandım. Babaanem
"Delalamın yemek ye açsındır hiç bişey yemedin" dedi.
"İştahım yok yade " dedim babaanemin avluda başka yol var dediği aklıma geldi. İçten içe hal versem de bi burukluk vardı. Aynı durumda bende olsam benim içinde yapardı diye düşündüm. Çünkü torunları arasında en çok beni ve Roşeni severdi.
"Öyle olmaz kızım kalk yemek ye kendine gel sonrada sıcak bir duş al dinlen yarın aşiret büyükleri toplanıp düğünü konuşacağız" başımdan aşşagı kaynar sular dökülmüştü bu kadar erkenmiydi?
"Yade hemen mi olacak düğün?"
"EVET KIZIM EN GEÇ BU HAFTANIN SONUNDA GELİN OLACAKSIN"
                         CENGİZ KILIÇARSLAN
Konağa geldiğimde saat 4 e geliyordu sinirimi atmak için ata binip biraz atış yapmıştım. Direk odama çıkıp yatağa uzandım. Aklımdan çok şey geçiyordu 19 yaşındaki kız çocuğuna nasıl alışacaktım? 30 yaşındaki bir adama o nasıl alışacaktı? Rojda ne yapıyordu? Düğün ne zamandı? Düşüncelerimin içinde boğulurken kapım tıklatıldı sert bir tonlamayla "Gel" dedim.
Baktığımda gelen Azad dı
"Ne istiyorsun Azat" dedim
"Ağabey biraz konuşmak istiyorum " dedi
"Azat çık dışarı bu sefer mermiyi yiyen sen olursun"
"Mermiyi ekmek mi sandın sen bremın?" Dedi ve gülerek yataktan doğrulup ona doğru döndüm
"Azad bide küçük kız çocuğlamı uğraşacağım ben ?"
"Abi bilirim Dilşahı elinden her iş gelir , öyle her lafa atlamaz dikkat çekmemek için hep susar. Sustuğu için dikkatimi çekmişti hanımefendiliğinden"
"Banane Azad banane o yatsın kalksın Allahtan sabır ve dayanma gücü dilensin elimden çekeceği var çünkü"
"Kızın ne suçu var bıremın? O istermiydi böyle olmasını"
"Banane Azad abisinin günahını o çekecek"
"Dilşah ne yaptı sana? Hiç bişey"
"Yeter Azad dinlemek istemiyorum bunları"
"Yarın aşiret büyükleri toplanıp düğün gününü belirleyeceklermiş"
"Berdelle zorla evlendıgım kıza bide düğün mü yapacam Azad! Tepemi attırmayın benim "
"Adet böyle napalım abi"
"Sikerim adetinizi o düğün olmayacak!"
"Abi kurban olayım saçmalama davulsuz zurnasız gelin mi alınır? Nerde görülmüş"
Hırsla ayağa kalktım ve kapıyı sert bi şekilde açtım. Merdivenleri hızlı bi şekilde inerken
"Babaanne" diye bağırdım.
"Ne oldu ne bağrırsın bas bas oğlum"
"Düğün falan olmayacak!" Bütün konak başımıza toplanmıştı
"Oğlum düğünsüz gelin mi alınırmış?"
"Düğün olmayacak yade" öfkeyle burnumdan soluyordum Babaanem sakin bir şekilde bana bakıyordu
"Davulsuz gelin alınmaz Olacak o düğün!"
"Olmayacak! Dedim babaanne"
"Olur mu olmaz mı o zaman görürsün yavrum"
"Hadi o düğün bi olsun bakın o zaman neler ediyorum ben size "
"Zaten yeterince rezil olduk tüm Mardin'e bide düğünsüz gelin almışlar dedittirmem o kadar!"
"Babaanne olmayacak!"
"Olacak!"
"Davulla zurnayla gelinini al ama o düğün olmayacak"
"Tamam kabul" sinirden eriyordum
"Gelinime güzel davranacaksın duydunmu Cengiz"
"Oldu başka emrin varmıydı Firnaz hanım?"
"O kızın bi suçu yok abisinin günahını ona mı yükleyeceksin?"
"Evet!"
"Allahtan korkmayıp gönlün razı gelirse perişan et sesim çıkmaz"
Babaannem bir an öyle diyince afallamıştım. Gerçekten onun bi suçu yoktu ama onun abisiydi elimden çekeceği vardı. Babaanem arkasını dönüp giderken annemle göz göze geldik
"Yavrum etme da Gülizan la konuştum kızımıza orda iyi davranıyorlar bizede sevip sayıp bağrımıza basmak düşer" Gülizan abla Dilşahın annesiydi artık adlarını bile duymaya tahammülüm yoktu anneme boş gözlerle baktım.
"Herkes buraya toplansın hemen!" Yavaş yavaş bütün konak avluya gelirken herkesın gözünde tedirginlik vardı
"Hiç kimse anne sende dahil Karahan aşiretiyle görüşülmeyecek!"
"Rojdayladamı oğlum" dedi annem gözüme hüzünle bakarken
"Rojda da bi Karahan olduğuna göre?" Dedim tek kaşımı kaldırıp imayla
"Oğlum yapma etme hasretimize dayanamaz oralarda"
"Çok düşünüyodu ya seni anne kaçmasaydı o zaman " annemin gözünden bir kaç damla yaş düştü üzülmüştüm ama boş gözlerle bakmaya devam ettim
"Rojda bu eve adım atarsa ,bu eve biri alırsa hepinizi yakarım!"
"Anne gelinine haber et ailesine sarılsın doya doya bir daha o eve adımını atamayacak çünkü Ne Rojda buraya gelecek ne de Dilşah oraya gidecek telefonla görüşürsün kızınla sende anne ama Dilşaha oda yasak!
ALLAH ŞAHİDİM OLSUN Kİ YARDIM EDEN O AİLEYLE DİLŞAHI GÖRÜŞTÜREN HERKESİ MAHFEDERİM!

ZORLA AŞK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin