Eve geldiğimizde direk odama çıkıp güzel bir duş aldım. Bornozumla otururken o sırada yüzüme nemlendirici sürüyordum. Cengiz de elindeki dosyalara bakıyor ara bir sinirlenip tekrar kaldığı yerden devam ediyordu.
"Cengiz doktor kontrolüne gidecekmiyiz?" Dedim arkamı dönerek.
"Alalım randevü gidelim" dedi. Umursamazca davranmıştı neden böyle yaptığına anlam veremedim.
"Acaba kız mı olur erkek mi?" Dedi konuşturmaya çalışarak ama sadece omuz silkti.
Ayağa kalkarak yanına gittim ve bacaklarını iterek yatağın köşesine oturdum.
"Cengiz bişey mi oldu?" Dedim.
"Yoo" diyip sadece başını salladı.
"O zaman neden umursamaz davranıyorsun bana?"
"Öyle davranmıyorum Dilşah"
"Hayır tam da öyle davranıyorsun"
"Dilşah saçmalamazmısın" dedi bende omuz silktim ve yanından kalktım. Tam yürüyecekken beni bi anda tutup yatağa çekti.
"Cengiz ne yapıyorsun Allah aşkına?" Dedim
"Benim karım bana nazlanıyomuymuş?"
"Galiba" dedim gülerek. Bornozun açık kalan kısmından göğüslerim taşıyordu tutkuyla bakıp yutkundu. Kolumuzun altındaki dosyaları alıp komodinin içine attı ve tekrar bana dönerek bi anda dudaklarıma yapıştı. Neden bilmiyorum ama bi an gülme isteği gelmişti ama bu güdüyü bastırdım ve bende onu tutkuyla öpmeye başladım. Eli bornozumun ipine gitti ve bi anda çözünce karşısında çırılçıplak kalmıştım. Vicuduma arzuyla bakarken yüzümün deli gibi kızardığını hissediyordum.
"Cengiz olmaz daha yeni banyo ettim" dedim.
"Bi daha edersin"
"Cengiz lütfen" dememe kalmadan işaret parmağını içime soktu. Dudaklarımdan bi inleme dökülmüştü. Gülerek tekrardan dudaklarıma kapandı.
"Sen çok fenasın" diye ağızının içine konuştum ve bende onu öptüm. Kasıklarıma ara ara batan sancı beni rahatsız hissettiriyordu. Evet vicudum artık alışmıştı ama bu kasılmalara anlam verememiştim. Yüzümü buruşturarak tekrardan bende öpmeye devam ettim parmağını içimden çıkarmıştı. O sırada başka bi hareketlilik hissedince gözlerimi açtım.
Üzerindeki eşofmanı sıyırmış ve erkekliğini okşuyordu. Bu ona daha çok zevk veriyormuş gibi daha derin inledi. Acaba beni istemiyormuydu diye düşündüm çünkü bu gün farklı bir tuhaflık vardı üzerinde. Dudaklarından geri çekilip yüzüne baktım.
"Cengiz neden böyle yapıyorsun" deyip gözlerimle erkekliğini işaret ettim.
"Yoksa istemiyormusun beni?" Dedim
"Dilşah ne alakası var?"
"Ama sen böyle yapmazdın hiç?"
"Altımda acıdan kıvranıyorsun Dilşah canını yakmamak için kendimi böyle tatmin ediyorum" dedi. Bu sözleri yüzümde küçük bir tebessüm oluşturmuştu. Geri çekilerek üzerimden kalktı ve yorganı kaldırıp içine girdi. Benide belimden tutarak kendine çekti. Saçlarıma derin bir solukla öpücük bıraktı.
"Bu gün rahatsız hissediyorsun kendini. Acın geçene kadar bekleriz mühim değil" dedi.
"Ama sen şimdi istiyorsun?" Dedim
"Hayır benim şu an tek isteğim karıma sarılıp uyumak" dedi. Bu anlayışı içimi sıcacık yapmıştı. Üstümü bile giyinemeyecek kadar halsiz hissediyordum kendimi gözlerimi kapatıp uykuya bıraktım.
Sabah uyandığımda karnımdaki kasılmalar ara ara devam ediyordu. Hemen kalkıp üzerime beyaz papatya desenli ayak bileğinde biten bir elbise giyip başıma mavi bir tülbent takmıştım. Gözlerime kahve bir far sürüp rimelle tamamlayıp aşşagı indim. Cengiz odada yoktu sanırım inmiştir diye düşünüp ilerledim. Mutfağa girdiğimde kızlar kahvaltı hazırlamaya başlamıştı. Cengiz de masada oturmuş dünkü elinde olan dosyaları inceliyordu.
"Günaydın kızlar" dedim.
Hepsi neşeyle "Günaydın yenge " dedi.
"Bu gün ne hazırlıyoruz?" Dedim Rozerine doğru.
"Yenge patates kızartırız diye düşündüm bide menemen yaparız" dedi.
"Olur kuzum bende salatalık domates doğrayıp kahvaltılıkları masaya götüreyim" dedim. Başını sallayarak onayladı. Hemen salatalık ve domatesleri doğrayıp salondaki masaya götürdüm. Mutfağa tekrar girdiğimde Hazal çayları dolduruyordu. Benim bi anda Cengizin yanında işe gittiğim aklıma geldi.
Yanına gidip sandalyeye oturdum.
"Cengiz bişey dicem" dedim
"Efendim?" Dedi
"Ben seninle şirkete gelecektim ne oldu o?"
"Artık gelmeyeceksin" dedi. Dudak büzerek anlık tepki verdim.
"Ne?" Dedim
"Dilşah neden bağrıyorsun? Hamilesin çünkü bu durumda çalışamazsın" dedi. Hayal kırıklığıyla ona baktım.
"Hamile olmam çalışamayacağım anlamına gelmiyor "
"Evet o anlama gelmiyor ama kendini yormanı istemiyorum"
"Ama Cengiz ya" dedim sitemle.
"İstediğin zaman gelirsin benimle birlikte hamilesin diye seni eve tıkacak değilim" dedi. Bu beni bi nebze rahatlatmıştı.
"İyi peki"
Kahvaltıya oturduğumuzda Rozerin kıpır kıpır ve yüzünde korkuyla karışık heyecan vardı. Hayırdır der gibi göz kırpıp başımı salladım. Sonra konuşalım der gibi oda göz kırptı. Kahvaltımızı bitirip mutfağı toplamaya başladığımızda evin erkekleri çoktan gitmişlerdi. Rozeri'nin yanına masaya oturdum.
"Ne oldu kızım sana sabahtan beri mal mal dolanıyorsun?" Dedim
"Yenge biz bi karar verdik" dedi. Anlamsız bir ifadeyle yüzüne baktım.
"Kimle ne karar verdiniz?" Dedim. Umarım tahmin ettiğim kişi değildir diye içimden geçirdim.
"Cihan'la evlenmek istediğimizi söyleyeceğiz" dedi.
"Ne?" Diye ciyakladım.
"Artık evlenmek istiyoruz yenge" dedi
"Cengiz kati suretle kabul etmez Rozerin saçmalama" dedim
"Yenge eğer ki söylemezsek Babaanem aşiretlerin birinden bulduğu bi adamla evlendirecek bizi. Herkesden önce biz cesaret etmek istedik" dedi.
Oflayarak yüzüne baktım.
"Cengiz akşam gelince bi ağzını ararım" dedim
"Vallahi ne güzel olur yenge. Kızların da evlenme yaşı geldi önce hangisinin düğününü yapsak falan gibi bi yokla"
"Tamam tamam" dedim. Kendime ve babaanneye bir çay doldurup salona geçtim.
"Daye çay getirdim sana" dedim tebessümle.
"Benim güzel gelinim sağolasın" dedi.
Yanına geçerek koltukta oturdum.
"Nasıl gidiyor evlilik Cengizle aranız iyi mi kuzum" dedi
"İyiyiz babaane çok şükür arada ufak tefek şeyler oluyor ama hallediyoruz"
"Olur yavrum öyle bunlar tuzu biberi evliliğin. Ama şunu hiç unutma" dedi ve elini elimin üstüne koydu. "Yuvayı dişi kuş yapar Bûke birbirinize saygı gösterin sahip çıkın"
"Öyle yapmaya çalışıyoruz zaten daye inşallah sorunsuz bi şekilde yavrumuzu kucağımıza alırız" deyip elimi karnıma götürdüm.
"Amin yavrum amin" dedi.
"Babaane eve gelince bir şey farkettim ama sormayı unuttum"
"Sor kuzum"
"Jinda gil nerede?"
"Yavrum erken döndü babası siz İstanbuldayken gittiler" dedi anlık bi rahatlama gelmişti çünkü o kızdan hiç haz etmemiştim.
Firnaz babaanneyle uzun uzun sohbet etmiştik yoruldugumu hissetigimde müsade isteyip odama çıktım. Uzun zamandır kitap okumadım diye düşünüp elime geçen herhangi bir kitabı alıp okumaya başladım. Sayfayı açar açmaz altını çizdiğim yerlerden biri karşıma çıktı. Şöyle söylüyordu sayfalar;
"Abim bana korkularımın üzerine gitmeyi öğretti. Korkmuştum abi gölgen üzerimde olursa korkmam demiştim ama abim başını iki yana salladı
"Ben bir gün olmayacağım bensiz yaşamayı öğrenmelisin çünkü ben bir yere kadar varım sana bu hayatı öğreteceğim ama bi gün ben olmadığımda sende öğrettiğim hayatı yaşayacaksın"
Abilerimi çok sevdiğim için sanırım bu sözü özellikle çizmiştim. Dışardan bakılınca çok önemsenecek bir söz değildi belki de bazı insanlar için çok anlam ifade etmiyordu ama benim için çok derin anlamlar içeriyordu. Bir başka sayfayı açtığımda tekrardan altını çizdiğim bir söz beni karşıladı.
"Abimin gölgesi hep üstümde olsun istedim ama o bana hayatın acı gerçeklerini öğretti ben ona baba dedim ama bir gün beni terk edeceğini yüzüme vurdu"
Bir an Jiyan abimle olan anılarımız aklıma geldi
10.05.2007
"Abi çok yoruldum kucağına alsana beni."
"Ya Dilşah büyüdün artık ben her seferinde seni sırtımda taşıyamam"
"Abi lütfen" dedim masum bir tavırla.
"Of Dilşah gel" dedi ve eğildi. Ellerimi omuzlarına koyup sırtına çıkıp bacaklarımı beline doladım.
"Bi daha seninle oyun oynamaya çıkmayacağım Dilşah!" Dedi bağırarak.
"Of abi ne uzattın ama alt tarafı konağa kadar taşıyacaksın"
"Bir gün ben olmadığımda ne yapacaksın acaba Dilşah?"
"Sen hep ol abim"
"Ben hep olamam Dilşah. Bir gün tek başına kalacaksın ama ölmezsem gölgem hep üstünde olacak" dedi. Duygulanmıştım çünkü abimden hiç ayrılmak istemiyordum"
GÜNÜMÜZ
Sıkıntıyla nefesimi verdim. O sırada kapı çalmıştı gel diye seslendim. Gelen Rozerin ve Raperin di.
"Gelin kızlar" dedim ve yatağı gösterdim. İkiside gelerek yatağa oturdu.
"İyimisiniz bi hararet var sanki?" Dedim.
"Yenge ben korkuyorum verecekleri tepkiden" dedi Rozerin.
"Bence bunun için hala erken kuzum biraz daha bekleyin derim ben"
"Yenge büyüdüm artık Babaanem evlendirelim bi hayırlı kısmet bulalım diye dolanıyo "
"Aşkım senin rızan olmadan olmaz ki"
"Zorla rıza alır Babaanem ben huyunu biliyorum o yüzden istemiyorum"
"Zorla nasıl rızanı alacak Rozerin saçmalama istersen"
"Tehdid eder ne biliyim Babaanem bu zorla birşeyler yaptırır biliyorum huyunu"
"Firnaz babaane öyle bir insan değil ki ama"dedim ordan Raperin lafa atlayarak
"Yenge sen bilmiyorsun huyunu bi ters anına denk gel , bi istediği olmasın o zaman neler oluyor" dedi. Cevap verme gereksiniminde bulunmamıştım.
"Hadi babaaneni bi şekilde ikna ettin diyelim peki ya Cengiz? Hayatta müsade etmez böyle bir şeye"
"Yenge aslında orda iş biraz sana düşüyo" dedi
"Nasıl? Bana düşüyo derken Rozerin"
"Olur da kabul etmedi olumsuz baktı olaya sen bi damardan girsen seviyorlar birbirlerini diye yenge nolur bi tek sen ikna edersin"
"Konuşurum tabi o ayrı da çok sert tepki verirse bende durmam gereken yeri bilirim"
"Kurban olurum yengem" diyip boynuma atladı. Gülerek karşılık verdim.
"Bırak yağlanmayı tamam. Cengiz gelmeden son bir kez konuş Cihanla toparlayın kendinizi"
"Öyle yapacağım şimdi zaten. Ben kaçar size iyi sohbetler" deyip öpücük attı ve çıktı odadan.
"Aslında Rozerine olumlu bakarlarsa bizde bir süre bekleriz sonra konuyu açarız" dedi Raperin
"Siz bi durun kuzum şimdilik bakalım ne tepki verecekler"
"Ben evlenmek zorundayım. Çünkü bekaretimi kaybettim üstelik bebeğim.." de ve sustu. Ayağa kalkarak yanına gittim ve yatağa oturdum.
" Bu doğu aşiretinde namusunu kaybettin yani. Namus 2 bacak arası değil ama zihniyet böyle ve sen Behramla evlenmek zorundasın"
"Ama ya izin vermezlerse ya başka biriyle evlendirmeye kalkışırlarsa? Ben nasıl söylerim bekaretimi kaybettim evlenmek zorundayız diye hem kan çıkar. "
" Söylemeye mecbur kalırsın ama aynı aşiret aynı aşiret olmayı geçtim aynı aile kan dökülmez"
"Kan dökülmese bile kimsenin yüzüne bakamam ben yenge utançtan" dedi.
"Offf Raperin" dedim ve başını ellerimin arasına aldım.
"Kurban olayım bi çıkış yolu göster bana"
"Nasıl olacak bilmiyorum ama bi şekille halledeceğiz Allah'ın izniyle kuzum"
Raperin odadan çıktığında bende yatağa geçip biraz kestirmiştim. O sırada keskin bir erkek parfümü kokusu aldım. Gözlerimi araladıgımda Cengiz yatağa oturmuş beni izliyordu. Tebessümle yüzüne baktım.
"Nasılsın?" Dedim
"İyiyim terapiden geliyorum" dedi. Merakla yüzüne baktım.
"Ne yaptın nasıldı?"
"İyi geçti hafif dozda bir ilaç verdi hem rahat uyurum hem kafam dağılır diye"
"İyi güzel" dedim. Yataktan doğruldum ve banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Banyodan çıktığımda Cengiz de takım elbisesini çıkarmış üzerine siyah eşofman ve siyah tişört giymişti.
"Ne yemek yapmış kızlar?" Diye sordu
"Bilemiyorum ama Rozerin yaptıysa çok güzel olmuştur eminimki" diyerek konuya yavaş yavaş girdim.
"Vallahi Rozerini alan yaşadı eli pek marifetli"
Dedim. Gülerek yüzüme baktı.
"Sahi evlendirsek mi ne yapsak onu" dedim gülerek.
"Hayırlı bi kısmeti çıkarsa evlenir elbet evde kalacak değil ya" dedi. Ne tepki vereceğini çözemediğim için susmayı tercih ettim.
"Hadi inelim yemeğe" dedim. Başını sallayarak onayladı ve odadan çıktık.
Akşam yemegini yedikten sonra çayları koymaya kızlarla mutfağa geçmiştik.
"Rozerin ne zaman söyleyeceksiniz?" Diye sordum.
"Şimdi yenge herkes bir aradayken direk konuya gireceğim" dedi
"Bi anda girme alıştıra alıştıra söyle"
"Yenge heyecanlanırım elime yüzüme bulaştırırım" dedi.
"Sen bilirsin hadi içeri gidelim Gazamız mübarek olsun" dedim. Hepsi hep bir ağızdan amin dedi. Normalde olsa gülerdim ama şu an çok stresli bi işin içinde olduğumuz için kendimi tuttum. Salona girdiğimizde Raperin ve ben çayları tek tek dağıttık. Oturduğumuzda Rozerin herkesin yüzüne bakıyordu.
"Hayırdır kızım ne bu stres?" Dedi Celil amca. En çok da ondan tırsıyordum çünkü sesiz sakindi ama bi sinirlenirse gözü Rozerini bile görmez gibiydi.
"Yok bişey baba" dedi. Hareketleri aksini iddia ediyordu çünkü kıpır kıpır yerinde durmuyordu.
Gözlerim Cihana döndüğünde gayet de rahat bi tavırı vardı. Sanki sevidiginin arkasında duracak yiğitlik görmüştüm bi an duruşunda.
"Aslında..." dedi ve sustu. Bütün gözler onun üzerine çevrilmişti.
"Aslında ne kızım?"Dedi Cengiz
"Şey..."
"Lafı gevelemesene kızım" dedi Berçem anne. Rozerin beni anda ayağa kalktı. O ayağa kalkınca Cihanda kalkarak onun yanına gitti.
"Noluyo oğlum?" Dedi Haşmet amca
"Ne olduğunu söyleyim baba" dedi. Sanki film sahnesindeydik kalbim gün güm çarparken gözlerim Azata kaydı. Rozerinle göz göze gelince ona destek verme amaçlı gözlerini kırptı. Hazal tırnaklarını yiyor Raperin aval aval izliyordu.
Ayşen bi anda ayağa kalkarak oda onların yanına geçti. Kardeşine destek verecek diye düşünmüştüm ama o anda Azat da ayağa kalktı. Noluyordu böyle birden.
"Ben Rozerini seviyorum baba" diye direk konuya bodoslama dalmıştı.
"Ne?" Dedi bir anda Cengiz.
"Bende Ayşeni seviyorum daha doğrusu burada gördüğünüz 4 kişi de birbirlerini seviyor" dedi .
"Azat ne diyon?" Dedim bi anlık refleksle.
"Ay yani pardon buradaki herkes birbirini seviyor" dedi.
"Yani aile olarak. Ama biz birbirimizi seviyoruz" dedi ve Ayşen'in elini tuttu" Sıçmıştı bide batırıp eline yüzüne bulaştırmıştı. Umarım Eslem gili anlamamışlardır diye dua ediyordum içimden
Zaman durmuştu sanki herkesin önünde itiraf etmişlerdi. O an yok olmak istedim çünkü daha bir kişinin evliliğine onay vereceklerini düşünmezken bi cesaretle Ayşen de kendini ortaya atmıştı.
CENGİZ VE HAŞMET AMCA Bİ ANDA AYAĞA KALKTI VE ÖNLERİNDE DURDU
"NE?" Diye bi ses çıkardı Cengiz
Ruhunuza el Fatiha dedim sesli bi şekilde.
Herkes bana bakmıştı ama ben yerimde sünüp kaldım. Şimdi herşey Cengiz'e kalmıştı bakalım ne olacaktı ve biz bu günden nasıl sağ çıkacaktık?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZORLA AŞK
RomanceÖncelikle bu kitap +18 smut şiddet ve küfür içeren ilk yazdıgım kurgudur TÖRE-BERDEL konulu güzel bir kurgu yaptığımı düşünüyorum umarım begenırsınız bölümleri fazlasıyla uzun tuttuysam özür dilerim yazılacak çok şey var kafamda❤️