Sarmaşık

4.8K 85 5
                                    

DİLŞAH KILIÇARSLAN
Sabah uyandığımda saat 7 ye geliyordu. Cengiz büyük bir hırsla bedenimi sarmış ve sıkı sıkı tutuyordu. Ellerini itmeye çalıştım ama gücüm yetmedi. Kafası gece boyu göğüsümde olduğu için göğüslerim acıyo ve şişmişti. Zaten silikon gibi saklamaya çalıştığım göğüslerimin üstüne kafasını bastırmış hala uyuyordu.Ellerini ittikçe umrunda değilmiş gibi daha çok sıkıyordu. En son kafasına vurarak "Cengiz!" Diye bağırdım. Homurdanarak gözlerini açtı.
"Ne var Dilşah ne bağrıyorsun sabah sabah" dedi
"Göğüslerim patlicak artık kalk Cengiz"
"Ya tamam bağırman mı gerekiyor"
"Ellerini ittikçe daha çok sıktın Cengiz" dedim.
"Tamam ya" diyerek arkasını döndü. Bende yataktan kalktım banyoya girip işlerimi hallettikten sonra kıyafet dolabına yöneldim.Siyah beyaz çiçek desenli ayak bileklerimin biraz üzerinde biten yarım kollu bir elbise aldım. Cengiz hala uyuyordu bundan faydalanarak hemen üstümü değiştirip makyaj masasına oturdum. Saçlarıma hafif bukleler vererek salık bıraktım. Kahverengi far bana çok yakıştığı için hafif sürdüm ve uzun kirpiklerime rimel sürüp gözlerimi ortaya çıkardım. Ruj sürüp sürmemek arasında kararsız olduğum için o kısmı es geçtim.Cildime hiç ten ürünü kullanmadığım için hiç kusur ve pürüz yoktu , bu yüzden hiç birşey sürmedim. Gözlerimi aynaya çevirdiğimde Cengiz beni izliyordu. Makyaj masasından kalkıp arkamı döndüm.
"Cengiz hadi kalk hazırlan"
"Çok güzel oldun" dedi
"Teşekkür ederim"
"Ne giyeceğim ben peki?"
"Her gün takım elbise giyiyorsun ya Cengiz giysene"
"Ama senin yanında ne giysem sönük kalacağım. Benim dikkat çekmem için ne yapmam lazım?" Dedi. Gülerek ona baktım.
"Bırak yağlanmayı kalk hadi" dedim. Hoşuma gitmişti 32 diş gülerek yüzüne baktım.
"Tamam" dedi ve ayaklandı.
"Ben iniyorum kahvaltıya yardım edeyim" dedim
Başını sallayarak onayladı. Odadan çıkıp merdivenlere yöneldiğimde Raperin de yukarı çıkıyordu. İçim kötü olmuştu . Önüne geçerek onu durdurdum.
"Raperin eğer dün köpürmeseydin Cengiz sana herkes yanına ek bi kişi alabileceğini söylicekti. Aslında amacımız Rozerin ve Ayşeni hariç tutarak hepinize takılmaktı ama alındınız. Yoksa Cengiz bi ayrım yapmıyo" diyerek yalanla karışık doğru söyledim gönlünü almak için. Yüzüme bi an da gülümseyerek baktı.
"Boştan yere mi kırdım ben Cengiz abimi şimdi?"dedi. Başımı sallayarak tebessümle onayladım. Aslında öyle bir şey yoktu yalan söylemiştim ama sırf gönlü olması için küçük yalandan bişey olmazdı diye düşündüm.
"Özür dilerim yenge" dedi. Benden özür dilemesi bana kendimi daha kötü hissettirdi.
"Özüre gerek yok Raperin" diyerek tebessüm ettim.
"Tamam teşekkür ederim" dedi ve gülümseyerek gitti. Bu kızla aynı yaşta olmama rağmen benden daha çocuk ruhluydu. Aslında hoşuma da gidiyordu ama çabuk da kanıyordu. Merdivenleri bitirip avluya indim. Ordan mutfağa geçtim. Kızlar kahvaltı hazırlamaya başlamışlardı.
"Günaydın" diyerek mutfağa girdim.
"Günaydın yenge" dedi Eslem.
Hemen buzdolabına yönelerek domates salatalık çıkarttım. Doğrayıp tepsiye koydum. Dolan tepsiyi Hazal alıp içeri masaya taşıdı. Şevin hala menemen yapıyordu. Yetmeyeceğini bildiğim için yumurtaları çıkarıp kırdım. Onun pişmesini beklerken Babaannem masada oturuyordu. Ona doğru giderek yanındaki sandalyeye oturdum.
"Nasılsın yade?"
"İyyim delalamın sen nasılsın , İyimisin , keyfin yerinde mi?" Dedi
"İyyim çok şükür bi sıkıntım yok"
"İyi ol kuzum benim" dedi
Kalktım ve çayları doldurup tepsiye yerleştirdim.
İçeri gittiğimde Davut amca da masaya oturmuştu. Çayları masaya koyup Cengizi çağırmaya gidecektim ki Davut amca "Dilşah bekle kızım" dedi.
"Efendim amca bişey mi istedin?"dedim
"Yok kızım ben Rojdayı merak ediyorum iyi davranırmı sizinkiler aklım kaldı elimde büyüdü Rojda o beni baba bilirdi bende onu kızım" Buruk bi tebessümle baktım
"Merak etme amca ben daha gelin gelmeden önce bile Rojdayı sahiplenmişlerdi bile. Annem kırgın olsada kötü davranmıyorlar" dedim.
Başını sallayarak tebessüm etti. Cengizin amcalarının hepsi eşlerini toprağa vermişti. Sadık kalıp da 2. Bi evlilik kimse yapmamış. Bi Şevin hala ve Berçem anne evin büyük kadınlarındandı. Merdivenlere yönelerek yukarı çıkıp Cengizin yanına gittim. Kapıyı açtığımda takım elbisesini giyinmiş hazırdı.
"Hadi kahvaltıya gel " dedim
"Yok direk gidiyoruz şirkette kahvaltı yapacağız"
"Neden evde ne güzel yapardık?"
"Öyle daha güzel olur artık senin geleceğin günler şirkette edeceğiz" dedi
"Peki sen bilirsin" dedim
"Üstüne bişey al üşürsün" dedi
Başımı sallayarak onayladım. Dolaptan beyaz kısa ceketimi alıp üstüme giydim. Başımı Cengiz'e doğru döndüğümde göğüslerime bakıyordu.
"Ne bakıyorsun Cengiz" dedim sinirle. Hala acıyordu ve şişmişti. Aslında mantıksızdı şişmesi sadece baskı olmuştu anlam veremedim.
"Karım değilmisin kızım sanane" dedi
"Bakamazsın benim göğüslerim" dedim
"Bakarım!" Dedi sinirlenerek. Bende onun sinirine aynı karşılığı verdim.
"Bakamazsın Cengiz!"
"Bakarım Dilşah! Gerekirse patlayana kadar sıkar dokunurum sanane"
"Ne münasebet ya deli mi ne" dedim ve odadan çıktım. Arkamdan gülüşünü duydum ama tepki vermedim. Ben avluya indikten 2 dakika sonra oda geldi. Babaanne yanımıza gelerek
"Hadi kahvaltıya gelsenize çocuklar" dedi
Cengiz "Yok babaane Dilşahın şirkete geldiği günler ikimiz orda kahvaltı ederiz diye karar verdim"
"Tamam oğlum"
"Nerde senin diğer torunlar?"
"Kahvaltı ediyorlar yavrum"
"Tamam söyle geç kalmasınlar"
"Emredersiniz Cengiz bey" dedi babaanne güleç bi tavırla.
"Hadi babaanne görüşürüz"
"Görüşürüz Babaanem" dedim bende gülümseyerek. Cengizin peşine takılıp ilerlerdim.
Arabaya bindik ve ilerlemeye başladık
"Cengiz ben simit istiyorum bana simit al" dedim
"Alırım yavrum" dedi. Mutlu olmuştum çünkü kocandan bişey istemek insanın ister istemez hoşuna giden bir duygu ve ben bunu ilk defa yaşıyordum. Yaklaşık 10 dakika sonra bi fırının önünde durduk. Arabadan inmeden önce bana döndü
"Başka bişey istiyormusun?" Dedi
Çocuksu ve masum bir tavırla tebessüm ederek
"Bide karışık meyve suyu alsana" dedim
"Tamam " dedi ve indi. Gitmesiyle gelmesi bir olmuştu. 2 dakika içinde geldi ve elindekileri kucağıma bırakarak arabayı sürmeye başladı.
Bende meyve suyumu alarak açtım ve içmeye başladım. Göğüslerim acıyordu gereksiz yere şişmişti. Ne alaka diye düşünürken farketmeden elimi sağ gögüsüme koymuşum. Cengizin odak noktası orası olunca kontrol etme ihtiyacı hissettim.
"Gerçekten çok mu acıttım" dedi. Gözünde hüzün vardı. Bu üzgün tavrı kalbimi sıcacık etmişti. Meyve suyu ağzımdayken kafamı iki yana salladım.
"Hayır o kadar acımıyo. Sadece şiştiği için dokunma ihtiyacı hissettim." Dedim.
"Böyle boş şeyler yüzünden şişmesin o göğüslerin ben farklı yollarla şişireceğim için.." dedi ve lafını keserek "Cengiz!" Dedim
Ne var diye yüzüme baktı "Arsızlaştın yine önüne dön!" Dedim. Gülerek önüne döndü. 15 dakika sonunda şirkete gelmiştik. Gökdelen kadar büyük bir şirket ve arabadan iner inmez herkes saygıyla başını yere eğdi. İçeri girip asansöre bindik. Odasının olduğu kata gelince tüm gözler benim üzerimde gibi hissettim bi an ve doğruydu. 2 kadının karısı gerçekten güzelmiş dediğini duydum. Umursamadan yürümeye devam ettim. Odadan içeriye girer girmez ceketi çıkarıp koltuğa attım ve masasının önündeki koltuğa oturdum. Oda yerleşerek kendi koltuğuna oturdu.
"Ee ne yemek istersiniz Dilşah hanım?" Dedi
"Bilmem kafana göre" dedim
"Ama acıktım artık Cengiz söyle bişeyler yiyelim"
"Tamam" diyerek beni onayladı. Telefonu alıp bir yeri aradı ve kahvaltı söyledi.Telefonu kapattıktan sonra bende ayağa kalkıp yanına gittim.
"Cengiz ben ne yapacağım şimdi , yani işim ne? Bide ben ne anlarım asistanlıktan falan"
"Söylenme Dilşah. Benim işlerimle ilgilenen zaten birisi var sana gereken dosyaları evrakları vs verecek sende bana getireceksin. Gerektiği yerde toplantılara katılacaksın. Benimle ilgili çizim projelerinde fikrini söyleyeceksin." Dedi.
Tamam diyerek onayladım.
Kahvaltı geldiğinde oturup güzelce karnımı doyurdum. Toplamaya gelen kız bana dik dik baksada aldırış etmedim. Cengiz telefonu eline alarak birini aradı ve herkesin bu odaya toplanmasını istedi. Ne alaka der gibi başımı salladım. O sırada kapıyı çaldı ve içeri yaklaşık 10 kişi girdi. Aralarında bana dik dik bakan kız da vardı.
Cengiz oturduğu koltuktan kalkarak önüme gelip kendini masaya dayadı.
"Şimdi tanıştırayım eşim Dilşah. Benden sonra sözü geçecek insan. Hiçbirinizin bir saygısızlığını istemiyorum. Şirketimizin aile şirketi olduğunu biliyorsunuz.Behrama , Azata , Borana ya da herhangi sizden üst düzeyde olan birine nasıl davranılıyorsa Dilşaha da öyle davranacaksınız. Eğer ben yoksam emiri Dilşahdan alırsınız. Sena'nın olmadığı günler benim asistanlığımı yapacak. Tek bir saygısızlık kabul etmiyorum aksi taktirde Dilşahın size verdiği cezadan ya da kovduğundan  ben sorumlu değilim. Sakın gelip bana karımı şikayet etme gibi bir hadsizlikte de bulunmayın. Dilşah sizden rahatsız mı oldu? Tamam kovabilir sizin gibi buraya girmek için çabalayan binlerce insan var hiçbirinizin yokluğu benden birşey eksiltmez. Anlaşıldı mı?" Dedi Hızlı hızlı konuşup sert otoritesini koruyarak söylediği için bi anlık şaşırdım ama belli etmedim. Böyle bi hamle beklemiyordum açıkcası hoşuma da gitmişti. Hepsi bir ağızdan
"Anlaşıldı Cengiz bey" diyerek odadan çıktılar.
"Neden böyle bir şey yaptın ki?" Dedim
"Çünkü seni umursamicaklardı şimdiden tavrımı koymak istedim"
Başımı sallayarak onayladım.
"Şimdi iremi çağırayım sana anlatsın" dedi.
Başımı salladım. Yaklaşık 2 dakika sonra zayıf boyu 1.65 civarında saçları kahverengi özenle giyinmiş genç bir kadın geldi.
"İrem Dilşah hanıma gerekeni anlat. Dün konuştuğumuz gibi" dedi
"Tamam Cengiz bey" dedi ve bana dönerek
"Buyrun Dilşah hanım benimle gelin size yardımcı olayım" dedi. Ayağa kalktım ve tebessüm ederek onunla birlikte ilerledim.
Küçük bi masanın önüne geldiğimizde bana masadaki dosyaları verdi.
"Dilşah hanım Cengiz bey genellikle saat 10 gibi kahve ister,Sizden istediğim gösterdiğim evrakları ona teslim etmek. Başka bir ricam yok" dedi
"Tamamdır Teşekkür ederim" diyerek tebessüm ettim.
"Şimdi yeni bir proje içerisindeler. Onu almaya çabaladıkları için biraz yoğunuz bu aralar bu size verdiğim dosyaları götürüp imzalatıp bana verebilirmisiniz. Odam hemen şurda" diyerek sol taraftaki yeri işaret etti.
"Tamam" diyerek Cengizin odasına doğru yöneldim. İçeri girdiğimde elimdekileri masasına bıraktım "Cengiz bunları imzalicakmışsın" dedim
Yerinden doğrularak egolu bir tavırla ellerini masada birleştirdi. " Öncelikle Cengiz bey diyeceksin. Daha sonra o kapıya vurarak içeri gireceksin. Anlaşıldı mı?" Dedi. Masanın üstüne tam karşısına oturarak
"Hayırdır Cengiz sen beni buradaki elemanlarınla karıştırdın heralde" dedim.
"Bu saygısızlığını göz önünde bulunduracağım" dedi.
"Benim ayarlarımla oynama istersen Cengiz. Kocam değilmisin istersem masana otururum istersem odaya dalarım sanane" diyerek göz kırptım.
"Hmm" diyerek sandalyesiyle birlikte bana doğru yaklaştı ve belimden tutarak bi anda kucağına çekti.
"Napıyosun Cengiz?" Dedim
"Karım değilmisin sanane? İstediğimi yaparım" dedi
"Öyle bişey yok" dedim
Beni umursamıyormuş gibi başını boynumda gezdirerek öptü. Bir eli gögüsüme çıktığında sert bi şekilde sıktı. "Ah" diye bi ses çıkartıp göğüsüne vurdum. "Salak acıdı"
"Acısın banane" dedi.
Kalkmaya yeltenince bi anda beni kendine bastırdı. Sertliğini hissedebiliyordum.
"Cengiz şirketteyiz farkındamısın?" Dedim. 2 parmağını göğüsümün ucuna koyarak sıktı.
"Sivrileşmiş sende istiyorsun" dedi
"Olmaz Cengiz"
Bi anda beni masaya otutturarak öpmeye başladı. Öyle bi öpüyordu ki dudaklarımın balon gibi olduğuna emindim. İnleyerek göğüsümü sıktı.
Ben öpmeyi bırakıp agızının içine konuşarak
"Olmaz diyorum Cengiz bıraksana" dedim. Omuzlarından itsemde fayda etmedi. Daha çok kendine bastırarak "Sus Dilşah" dedi.
Elini elbisemden içeri sokarak kadınlığıma bastırdı. Bende inleyip kendime bastırdım. Öpüşmeye devam ederken kapı çalınca alnını anlıma yaslayarak sinirle "Her kimse bu gelmişini geçmişini s..." demesine kalmadan avucumu dudaklarına bastırarak "Şştt" dedim.
Oturduğum yerden inerek koltuğa oturdum.
"Gel" dedi Cengiz sinirle. Gelen Azadtı. Gülmemek için dudaklarımı dişlemeye başladım.
"Abi Rozerinle Ayşen tutturdu sizle çalışıcam diye. Jinda da bu gün Boranın yanında başladı Ne yapayım bunları ben şimdi iyice sirk oldu şirket" dedi
"Napıyosan yap Azad al çalışsınlar işte çok meraklılar ya"
"İyi abi sen bilirsin " dedi ve çıktı.
Azat gidince kendimi tutmayı bırakıp bir kahkaha patlattım. Cengiz sinirle dönerek "Sus Dilşah!" Dedi
Susmayıp gülmeye devam ettim. Bi anlık sinirle üstüme doğru koşunca bende koşmaya başladım. Masanın etrafımda kediyle fare gibiydik.
"Gel buraya" dedi
Kafamı salladım
"Cengiz git ya" dedim.
"Buraya gel kadın!" Diyerek koşmaya başlayınca hemen kapıya doğru koşup çıktım. Ne vardı bu kadar sinirlenecek anlamadım. Cengizin gerçekten sorunları var diye düşünüp bar gibi olan yere gidip 2 tane kahve yapmaya başladım. Arkamda bi ses duydum kafamı kaldırdığımda Azad bana bakıyordu.
"Öpün koptu Azad" dedim elim kalbimdeyken.
"Ya yenge ben senden bişey isticem" dedi
"Söyle" dedim
"Şimdi biz İstanbul'a gideceğiz ya yarın" dedi. Anlamsız gözlerle yüzüne baktım.
"Eee Azad"
"Yenge benim Ayşen'le aynı odada kalmam lazım şimdi benim senden isteğim Rozerinle Cihan da tamam diyo bu konuya ama Cengiz abim kızları kontrole gelirse yakalanırız. Sen geleceği zaman haber versen yenge ne olur lütfen"
Dedi. Şok olmuş bi şekilde yüzüne bakıyordum.
"Tövbe Estağfirullah. Azad saçma sapan konuşma evlenmeden aynı odada kalmak neymiş. Ayrıca hadi sabah uyandık kahvaltıya gideceğiz ne olacak? Cengiz kapıya vurup çağırmaya gelmicek mi?" Dedim
"Yenge bişey olmaz lütfen geleceği zaman odadan çıkmadan hemen mesaj at nolur yenge lütfen" dedi
"Azad telefonum bile yok ne saçmalıyosun" dedim kızarak
"Telefonun var yenge biliyorum olduğunu. Yakalanırım dersen de oraya gittiğimizde telefonu banyoya sakla sabah uyandığında banyoya gireceğin zaman hemen iki dakikada mesaj atarsın bize Dilşah lütfen ya" dedi. O kadar masum bir şekilde söylemişti ki kıyamadım. Telefonu nerden öğrenmişti diye düşünürken tabiki Rozerin söyledi diye jeton düştü.
"Tamam Azad tamam" dedim.
"Aslan yengem" deyip bi anda üzerime atladı. Öyle sıkı sarılıyordu ki kemiklerim kırılacaktı.
"Azad tamam bırak kemiklerimi kıracaksın"
"Ay pardon yenge tamam ben kaçtım hadi görüşürüz" deyip alnımdan öptü. Gülerek ne alem çocuk dedim içimden. Kahveleri alarak Cengizin odasına doğru yöneldim. Kapıyı açmakta zorlansam da açtım. Yanına doğru giderek masaya kahveleri bıraktım.
"Sinirin geçti mi Cengiz bey?" Dedim
"Geçti geçti" dedi. Tam arkamı dönüp gidiyodum ki yerimde sendelendim. Cengiz bi anda ayağa kalkarak beni düşmekten kurtardı.
"Ne oldu Dilşah İyimisin?" Dedi. Gözlerindeki korkuyu görebiliyordum.
"İyiyim bişey yok korkma tansiyonum düştü heralde" dedim. Kollarından ayrılmaya çalıştığımda tekrar sendelenince "Otur şuraya Dilşah" dedi. Koluma girip beni sandalyeye oturturdu.
"Ne oldu böyle bi anda?"
"Bişey yok telaş yapma başım döndü sadece"
"Telaş yapmayım mı iki kere düşecektin Dilşah"
"Cengiz abartma istersen" dedim
"Tamam Dilşah" dedi ve sıkıntıyla nefes vererek kahvesinden bir yudum aldı.
"Yoruldun mu bugün?"
"Neye yorulayım Cengiz iş bile yapmadım"
"Tamam geç şu koltuğa uzan belki uyursun"
Dedi.
"Tamam kahvemi içiyim de uzanırım" dedim.
Başını sallayarak onayladı.
"Uzanmadan önce Haşmet amcama bi kağıt vermiştim doldursun diye onu alıp getirsene bide senin onayından geçtiğine dair kaşe var asistan masasına ona bas bana getir" dedi. Başımı sallayarak onayladım. Kahveyi de zaten içememiştim. Ayağa kalkarak çıktım. Odasını bilmediğim için önüme gelen bi tane kızı durdurdum. Bu oydu sabah bana ters ters bakan itici kızdı.
"Haşmet Beyin odası nerde?" Dedim. Bıkkın bi tavırla
"Şu tarafta sağ tarafa dönünce ilk oda" dedi.
"Tamam" deyip ilerledim. Arkamdan homurdandıgını duyunca omzumun üstünden dönerek ona ters bi bakış atıp yoluma devam ettim. Kapıyı çalarak içeri girdim
"Amca Cengiz sana doldurman için kağıt vermiş onu verebilirmisin ?" Dedim
Başını sallayarak 2 tane kağıt verdi
"Al kızım"
"Teşekkür ederim kolay gelsin" diyerek tebessüm ettim ve çıktım. Masadan kaşeye basıp Cengizin odasına götürdüm. Kağıtları verdikten sonra koltuğa geçip uzandım. Normalde böyle olmazdı ama uykum gelmişti. Gözlerimi kapatıp uykuya daldım.
BERZAN KARAHAN
TUTTURDU CEREN GÜNLÜK TUTUN SİZDE DİYE. BENDE BU SATIRLARA İÇİMİ DÖKMEK İSTEDİM GÜZEL KIZIM.DİLŞAH'IM ABİSİNİN GÜLÜ SENİ ÇOK ÖZLEDİM. ROJDA HAMİLEYMİŞ UMARIM SENINDE GÜZEL BİR BEBEĞİN OLUR ABİCİM. SENİ GÖRMEYE GELMEYİ DÜŞÜNÜYORUZ ZİLŞAN HALA AĞLIYOR VE ÇOK HUZURSUZ CEREN DE BIKTI ARTIK. BEBEKTİR İKİ GÜNE UNUTUR DEDİK AMA NAFİLE BELKİ Bİ KERE SARILSA SAKİNLEŞİR DİYE DÜŞÜNDÜĞÜMÜZ İÇİN GELECEĞİZ CENGİZ LAF EDER SANA BELKİ AMA BEN YİNE DE GELECEĞİM SENİ ÇOK SEVİYORUM AY TENLİ KÜÇÜK KIZIM BENİM
BERZAN KARAHAN
DİLŞAH KILIÇARSLAN
Kan ter içinde çığlıklarla uyandım. Cengiz koşarak yanıma gelince bi anda ağlayarak ona sarıldım. Kabus görmüştüm Zilşanla Babam ölmüştü ve başlarında ağlıyordum.
Cengiz saçlarımı okşayarak "Şştt geçti kabusdu sadece ben yanındayım sakin ol" dedi. Hıçkırarak katıla katıla ağlıyordum. Yaklaşık 5 dakika en az Cengiz'e sarılarak ağladım. Doğrularak koltuğa oturdu ve geriye yaslanıp beni bacaklarımdan tutup iki yana açarak kucağına oturturdu. Bir bebek misali boynuna kafamı gömmüş iç çekerek ağlıyordum. Saçlarımı okşayıp sürekli bana teselli veriyordu. En son ağlamam biraz durunca
"Geçti güzelim bak ben yanındayım kucağımdasın seni hiç bırakmicam hep yanındayım ağlama sakin ol" dedi. Sürekli bu tarz telkinler verip başımı okşuyordu. Kafamı kaldırıp yüzüne baktım.
"Kabus gördüm" dedim. Derin nefesler alarak
"Ne gördün" dedi. Bir eli belimi sarmış bi eli de hala saçlarımı okşuyordu.
"Babamla Zilşanı gördüm. Ölmüşlerdi ve başlarında ağlıyordum. Ağlamam bitince boş gözlerle mezarlarını izlemeye başladım. Sonra" derken tekrardan gözlerimden yaşlar aktı.
"Şştt Dilşah ağlama rüyaydı sadece bak burdayım gerçek değildi" dedi.
"Sonra mezardan Zilşanın ağlama sesi geliyordu ben ona yardım edemedim sarıp sarmalayamadım Cengiz ben onu alamadım dokunamadım , kurtaramadım özür dilerim" diyerek saçma sapan bi cümle kurdum ne dediğimin bile farkında değildim. Bi süre başım boynunda gömülü bi şekilde kaldım. Başımı kaldırıp kucağından kalktım. Kendime geldiğimde bazı şeyleri yeni idrak ediyordum. "Saat kaç?" Dedim
"5 buçuk oldu" dedi. Yaklaşık 5 saatir uyuyordum. "Yuh be o kadar uyumuşmuyum ne oldu bana birden bire böyle bu kadar fazla uyumazdım normalde" dedim
"Olur öyle şeyler ara sıra " dedi
"Tam bende seni uyandıracaktım zaten gidiyoruz diye" dedi. Başını sallayarak onayladım.
Eşyalarımı alıp Ceketimi giydim ve şirketten çıktık. Gördüğüm kabusun etkisinde olduğum için yolun bile nasıl geçtiğinin farkında değildim. Eve geldiğimizde hızlı adımlarla inip eve girdik.
Hazal ve Raperin kahve yapmışlar 2 kardeş içiyorlardı.
"Afiyet olsun kızlar. Bak akşam oldu sabah saat 10 gibi yola çıkarız herhalde kalkın çantalarınızı hazırlayın" dedim
"Nası yani bende mi geliyorum" dedi Hazal
"İsteyen geliyo o gün sizle uğraşmak için dedi Cengiz hepiniz ciddiye aldınız"
"Yaaa" deid Hazal üzgün bi tavırla.
"Hadi hadi için kahvelerinizi" dedim ve salona geçtim.
"İyi akşamlar herkese" dedim
"Berçem anne ve Şevin hala tebessüm ettiler"
"Hoşgeldin kızım" dedi Babaanne
"Hoşbuldum daye" dedim.
Rozerin ve Ayşen'e dönerek
"Kızlar eşyalarınızı hazırlayın unutmayın" dedim.
Jindanın yüzü düşmüştü. Bilerek yüzüne gıcık bi tebessümle baktım.
"Tamam yenge" deid Rozerin. Ayşen de bana doğru dönerek ayağa kalktı ve yanıma geldi. Fısıltıyla kulağıma "Bugünkü Azadla konuşup yaptığın kıyak için teşekkür ederim yenge" deid ve yanağımdan öptü. Bende göz kırparak tebessüm ettim. Hiç halim olmadığı için odaya çıkıp Cengizle bana aynı bavula kıyafet hazırlamaya başladım.
"Cengiz ne giyersin orda?" Dedim
"3 gün boyunca ordayız. Siyah takım elbisemi koy bide gece uyumaya eşofmanla tişört koy, Dışarı çıkıp gezersek diye bide pantolonla sweatshirt koy ha bide çamaşır koymayı unutma" dedi.
Tamam anlamında başımı sallayarak onayladım.
Cengizin kıyafetlerini hazırlayıp yerleştirdim. Makyaj malzemelerimi koyup dil fırçalarınıda onun yanına ekledim. Davet için güzel bir elbise gerekiyordu. Dolabı karıştırdığımda siyah uzun sağ tarafında yırtmacı olan hafif göğüs dekolteli bir elbisem vardı. Onu alarak güzelce katlayıp yerleştirdim. Yanına taşlı küpeleri koyup çeyizinin içinde olan gümüş kolyemi koydum. Çok fazla takım yoktu Cengizin tepesine çökmem gerekiyor diye sinsi bi gülüş oldu dudaklarımda.
Gecelik ve günlük bir kırmızı çiçek desenli hafif yırtmacı olan salaş bir etek üstüne de beyaz tişört alıp koydum. Gerekli herşeyi yerleştirdiğime emin olduktan sonra fermuarını kapatıp pijamalarımı aldım. Giyinerek hemen yatağa geçtim.
"Cengiz Raperin gilde geliyo biliyorsun dimi?" Dedim
"Evet biliyorum ona göre oda ayırttırdım zaten" dedi. Başımı sallayarak arkamı döndüm ve gözlerimi kapattım. Cengiz'de ışığı kapatarak yanıma uzandı ve ellerini belime sabitleyip uykunun kollarına bıraktım kendimi.
Saat 8:10
Allah'ım şu konağa geldiğimden beri cinnet geçiriyorum. Ne oldu Raperin! Diyerek yukarı doğru bağırdım. Evet her şey hazırdı ve arabaya binip gidecektik. Kahvaltı bile etmeden yola çıkmayı düşündük ama kızlar resmen kavga ediyorlardı.
Yukardan tiz bir çığlık sesi geldi. Yüzümü buruşturarak homurdandım Eslem ve Hazal kavga ediyordu. Evet Eslem gelmicekti ama sabah bende gelicem diyip tepinince mecburen Tamam dedik.
"Bana bak Hazal derhal buraya gelin yemin ediyorum şakam yok bırakır giderim" diye bağırdı Cengiz.
Evet uyandıklarından beri bi elbise için kavga ediyorlardı.
Hazal yukardan bana bağırarak
"Yenge bişey söyle şuna Boran abim ikimize aldı şimdi bana vermiyo" dedi
"Beni delirtmeyin ve buraya gelin" diye cırladım.
Babaanne odasından çıkarak
"Allah sizi bildiği gibi etsin bi uyutmadınız. Hele çingeneler oraya gelirsem ikinizde döverim" dedi
Kadın haklıydı önce Raperin ve Hazal kavga etti şimdide Eslemle ediyordu.
"Ya yenge saçımı yoluyo" diye bağırdı Eslem.
Rozerin kendi halinde hiçbirşey umrunda değilmiş gibi kapıya yaslanmış öylece duruyordu. Cihanda yanına çökmüş elini dizine koyup yanağına dayalı bi şekilde uykulu gözlerle Medine dilencileri gibi duruyordu. Cengizin başını kaldırıp ya sabır dediğini duydum.
Sinirle yukarı doğru çıktım ve yanlarına giderek elbiseyi ellerinden aldım ve Aşşagıya indim.
"Yenge ver bana" dedi Hazal
Gözlerinin içine bakarak
"Yani şu bez parçası için kavga ediyorsunuz öyle mi?" Dedim
"Yenge ver ya" dedi Eslem
"Al bak verdim" deyip elbiseyi ortadan ikiye yırttım. Cengiz kahkaha atarak herkes şok olmuş biçimde beni izliyordu.
"Al bakalım Hazalcım bu senin Buda senin hadi gidelim" diyerek elbisenin bi parçasını birine diğerini birine verdim. Resmen şoka uğramışlardı.
Cengiz yanıma gelerek yanağımdan öptü ve
"Aslan karım" dedi
Saat 10:27
Uzun çabalar sonucunda yola çıkabilmiştik Cengiz'le ikimiz bi arabada diğerleri de arabalara dağılmıştı. Cengiz Ben kimsenin sesini çekemem kimseyi istemiyorum arabamda diye tutturunca ikimiz bindik.
"Cengiz acıktım ben" dedim
"Tamam yavrum şimdi kahvaltı edeceğiz" diyerek Behramı aradı. Uygun bi yerde durarak serpme kahvaltı söyledik.
"Yenge o elbisenin aynısından istiyorum banane" dedi Eslem çocuksu bi tavırla
"Eslem yemin ederim kafana yumurta tavasını geçiririm sus artık sus!"
"Yenge ben çok seviyodum" dediği anda önümde olan çay kaşığını kafasına fırlattım.
"Sus Eslem sus! Beni cinlendirme sus kızım" dedim. Masadaki herkes kahka atarken Eslem de başını okşuyordu. Resmen 10 kişi kafa dinlemeye gidiyoduk ama ben kafayı yiyecektim.
Cengiz "Tamam Dilşah bırak konuşsun dursun" dedi
Hiç susmamış sürekli söylenip durmuştu. Kahvaltımızı edip tekrardan yola koyulmuştuk. Yaklaşık 5 saatlik bir yolumuz kalmıştı ve bende kafamı koyup gözlerimi kapatıp uyudum. Cengizin derinden Dilşah dediğini duydum. Gözlerimi araladıgımda Şehitler köprüsünün üstündeydik.
"Kalk bak köprüdeyiz" dedi. Gülerek etrafa baktım. Bu manzara çok hoştu. Kendimi odaklayıp köprünün güzelliğini izlemeye başladım.
"Telefondan fotoğrafımızı çeksene Dilşah" dedi Cengiz. Önünden telefonu alıp kamerayı sabitleyerek köprü gözükecek şekilde poz verdim Cengiz inanılmaz karizmatik çıkmıştı yan profilden. Yola dönük bi şekilde bakarken ben yanında şirin kız çocuğu gibi çıkmıştım.
"Cengiz kaç saatlik yol var daha" diye mızmızlandım.
"Az kaldı yarım saat daha bekle" dedi. Yolun tamamlayana kadar ya fotoğraf çekmiştim ya da Cengizle uğraşmıştım. En son oldukça büyük gökdeleni andıran bir otelin önünde durup arabaları peş peşe garaja park ettiler. İndiğimizde bizi bi görevli karşıladı. Valizlerimizi alarak peşimizden geliyordu. En son resepsiyona geldiğimizde kızlara baktım. Heyecandan yerlerinde duramıyorlardı. Ben onların heyecanını biliyordum ama neyse diyerek iç geçirdim.
"Efendim kimliklerinizi alabilirmiyim?" Dedi resepsiyondaki kadın.
Kimlikleri çıkartarak hepimiz verdik.
"Hazal ve Rozerin Kılıçarslan aynı odada kalıcak değil mi?" Dedi kadın. Kızlara döndüğümde gözlerinde korku vardı.
"Evet kızlar ve erkekler aynı odada eşimle ikimiz kalacağız bir tek" dedim
"Dilşah Karahan Kılıçarslan kim? Dediğinde Cengizin sinirlendiğini gördüm. Evet kimliğimi değiştirmiştik ama Karahanı sildirmemiş Kılıçarslan'ı yanına eklemiştim. Kendini o kadar kasmıştı ki çenesi kasılıyordu.
"Evet benim" dedim.
Hepimize oda kartlarımızı vererek çıktık. Kızların odasına geldiğimizde
"Eslem sen Raperinle kalıyosun Rozerin sende Hazalla hepiniz aranızda ayarlayın işte" dedim
Barkın lafa atlayarak " Ben şu kartlardan birini alayım kim nası yerleşiyorsa yerleşsin gelin beyler" diyerek gittiler. Kızlar gülümsemek için dişlerini kemiriyorlardı. En son hepsini yerleştirince bizde odamıza girdik.
"Dilşah ben sana demedim mi Karahan devri bitti diye?" Sinirli bi tonlamayla konuşmuştu.
"Sildirmedim evet Cengiz ama farkındaysan Kılıçarslan da yazıyor kimliğimde bu konu tartışmaya kapalı. Biri sorarsa zaten Dilşah Kılıçarslan diye tanıyo herkes" dedim
"Öyle olacak zaten Dilşah"
"Of tamam Cengiz yoruldum banyo edip biraz dinlenelim"
"İyi ilk sen gir sonra ben girerim"
Dedi.

ZORLA AŞK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin