DİLŞAH KILIÇARSLAN
Saatlerdir Cengizin yanında boş boş oturuyordum ve sıkılmıştım. Önündeki kağıtlara bakıp birşeyler yazıyordu.
"Ben çay istiyorum" dedim. Başını kaldırıp bana baktı
Parmağıyla masadaki telefonu gösterdi. Cevap bile vermedi. Telefonu elime alarak. Cengiz'e baktım. Ne diyorsun der gibi bakıyordu "Ne bakıyorsun Cengiz söylesene hangi tuşa basıcam"
"2" dedi ters ters bakarak.
2 ye basarak aradım. Açıldığında "Merhaba Cengiz beyin odasına 1 şekerli çay alablirmiyim Tamam teşekkür ederim" deyip kapattım ve beklemeye başladım.
"Cengiz telefonunu versene" dedim. Hayırdır der gibi yüzüme baktı
"Müzik dinlemek istiyorum korkma yemicem telefonunu" dedim
Yanındaki telefonu bana uzattı elime alarak açtım "Şifresi ne?"
"42024" dedi. Bu tarihi bi yerden hatırlıyordum ve bi anda kafama dank etti duraksadım. Evlilik tarihimizdi. Kafamı kaldırıp ona baktığımda oda bana bakıyordu. Gözlerimi çekerek telefona döndüm. Onu rahatsız eder düşüncesiyle karşımdaki 2 li koltuğa doğru gidip oturdum ve ayaklarımı uzattım. En sevdiğim Türkçe pop şarkılarından birini açıp yanıma bıraktım.
O sırada Cengiz önündeki kağıtları bırakmış bana kaçamak bakışlar atıyordu. Ellerimi karnımda koyup dizlerimin üzerine biten elbiseyi düzelttim ve kafamı geriye atıp gözlerimi kapattım. Uzattığım ayaklarımı sağa sola hareket ettirerek şarkıyı dinlemeye başladım. Cengizin iç geçirdiğini duydum. Gözlerini üzerimde hissetsemde tenezzül edip bakmadım şarkı kulağıma o kadar hoş geliyordu ki hiçbirşey umrumda değildi tam beni anlatıyordu şarkının sözleri eşlik ederek hafif bir tonda söylemeye başladım ;
"Ah döktüğüm bu yaşalar aslında gönlümün selaları Bir başka gün başlar, eksilmez başımın belaları
Ölümle yaşam arasında bi'
Çizgideyim onca lafın arasında küfür gibiyim
Sanırım bitti barışamayız bundan sonra"
Diyerek devam ediyordu. Gözlerimi açtığımda Cengiz tutku,özlem ve üzüntü gibi karışık duygular içeren gözlerle bakıyordu. Başımı kaldırınca hemen boş bakışlarına geri döndü ama yakalamıştım onu. O sırada kapı çaldı ve çayım geldi. Neden geç geldiğini anlamadım Cengizin karısıydım ben. Kibrimi bi kenara bırakarak tebessüm ettim ve çayı elime aldım. O sırada oda odadan çıkmıştı.
"Yarın gelecekmisin?" Dedi Cengiz
"Gelirim" dedim umursamaz bir tavırla
Acıkmıştım telefonu elime aldığımda saat 6 ya geliyordu bayağı bir zaman geçmişti farkında olmadan.
"Acıktım ben Cengiz" kollarımı önümde birleştirerek çocuksu bir tavırla gözlerine baktım.
"Acıktın mı?" Dedi gülerek.
"Evet" dedim umursamaz tavrımla
"Ben karımı şimdi yemek yemeğe götürürüm" dedi. Utanmaz bide bana yalakalık yapıyordu.
"Hiç benimle o normal tavırlara girerek konuşma Cengiz çünkü sana hala kırgın ve kızgınım" dedim sert bir mizaçla
"Biliyorum ve nasıl gönlünü alacağımıda bilmiyorum" dudak bükerek omuz silktim.
"Tamam hadi kalk yemek yemeğe gidelim" dedi
Başımı sallayarak telefonu elime aldım ve şarkıyı kapattım. Oda o sırada ceketini giyiyordu. Doğrularak ayağa kalktım ve birlikte çıktık. Asistanına doğru yönelerek
"Ben çıkıyorum Sena kolay gelsin" dedi
"Teşekkür ederim abi. Hayırlı akşamlarınız olsun Dilşah abla" dedi. Tebessümle yüzüne bakarak kolay gelsin dedim ve şirketten çıktık. Arabaya bindiğimizde radyoda az önceki müzik çalıyordu.
Göz göze geldiğimizde başımı çevirdim. Yaklaşık 10 dakika sonra sıradan bir restoranın önünde durduk. Arabadan indiğimizde önden yürüyerek içeri girdi ve onu takip ettim. Herhangi bir masaya oturduğunda garson hemen yanımıza gelerek
"Hoşgeldiniz Cengiz Bey ne yemek istersiniz" dedi.
"Ne yiyeceksin Dilşah?"
"Ben tavuk sote istiyorum yanında da salata olsun" dedim
"Koçum bana da bi önden mercimek ardından çöp şiş yolla"
"Tamam abi ne içersiniz" diye sordu garson çocuk.
Bana baktı "Ayran" dedim
"Banada acılı şalgam getir" dedi Cengiz.
Garson başını sallayarak yanımızdan ayrıldı.
"Ne zaman gideceğiz bu iş balosumu her neyse" dedim
"Sanırım 2 gün sonra" dedi
"Kızlar gelir dimi?"
"Gelirler de bi sınırı var en fazla 6 misafir hakkı diye biliyorum. Bu balo saçmalıgını her zaman yapıyolar. Kim kim gidelim" diye sordu.
Aklıma Ayşen ve Rozerin geldi hem Azat ve Cihanla birlikte oldukları için onlar da vakit geçirir diye "Ayşen ve Rozerin gelsin. Azatla Cihan da olsun hem de kafa dengiyiz iyi olur" dedim işkillenmesin diye.
"Neden Azat ve Cihan?" Dedi. Bi nevi yalan bi yerde doğruyu söyleyecektim ama en azından içimden geçenlerde buydu.
"Çünkü Azat bana her zaman bi abi gibi yaklaştı. Evlendıgımız gün konaktan çıkarken bile kulağıma eğilip hiç korkma Cengiz abimden sana bişey yaparsa arkandayım gibi bi cümle kurmuştu. O zamandan beridir içim ısındı" dedim. Anlamış gibi başını salladı.
"Neden Cihan peki?"
"Neden Cihan çünkü evde ona çok bi söz hakkı verilmiyor ya da ne biliyim içine kapanık suskun biri. Onunda mutlaka içine attıkları vardır hem belki senin ona sen gel Cihan birlikte vakit geçirelim biraz dersen mutlu olur. Aslında Cihan çok göz önünde olan bi çocuk ama ona hiçbir zaman ne yaptığı , nasıl olduğu veya bir söz hakkı verildiğini görmedim. Çok masum duruyor. Sen dersen ki seni istiyorum diye sevinir kendini bi nebzede olsa değerli hisseder bence. Çok umursamıyormuşsunuz gibi geldi. Ne odadan çıktığını gördüm ne gelip sizle 2 çift laf ettiğini" dedim. Söylediklerim onu etkilemiş gibi ışıldayan gözlerle bana baktı.
"Ben bunun farkında değildim Dilşah. Sen söyleyince bir an düşündüm ve evet gerçekten öyle Teşekkür ederim" dedi buruk bir tebessümle. Yüzüne bakmadan önemli değil der gibi başımı salladım. O sırada yemeklerimiz gelmişti ve yemeğe başladık. Güzelce karnımı doyurduğum için çok mutluydum.
"Tatlı veya çay falan içermisin?" Dedi
Hayır anlamında başımı salladım. Elini kaldırarak garsonu çağırdı ve hesabı istedi. Restorandan çıktığımızda saat 8 olmuştu bile. Eve doğru yola çıktığımızda acayip bir uyku çökmüştü. Odaya çıkıp hemen uyumak istiyordum. Eve vardığımızda baş örtümü çantamdan çıkarıp başıma geçirdim. Gerçi bi anlam ifade etmiyordu elbisem miniydi ama yinede üstünkörü sadece başıma koydum. Arabadan inip eve doğru yürüdük. Konağa girdiğimizde kimseye görünmeden yukarı çıkmaya başladım. Odaya girdiğimizde direk başımdaki yazmayı atıp normal kıyafetlerimi çıkardım. Üstüme bol mavi renk bi seweatshirt giyip altımada siyah eşofman giydim. Cengiz de bu sırada banyoda üstünü değiştiriyordu. Başörtümü alarak odadan çıktım. Aşşagı indiğimde evin kadınları mutfakta çay içiyordu.Bunun rahatlığıyla başımı açtım. Berçem anne "Gel kuzum otur yanıma. Hazal çay koy yengene" dedi. Yanına geçerek oturdum.
"Açmısın Delalamın?"
"Yok anne Cengiz'le dışarda yedik" dedim. Başını sallayıp gülümsedi. Jinda bana alttan alttan bakıyordu. Bu kızda içime ısınmayan şeyler vardı. Sanki Cengize takmış gibi. Düşünmesi bile sinirimi bozarken görmeye tahammül edemedim. Ama ona hiç taviz vermicektim çünkü İstanbul'a gidecektik ve onun gözünün içine baka baka söyleyecektim bunu. Düşüncelerle boğuşurken Cengiz'le Barkın içeri girdi.
"Rozerin git Azadla Cihanı çağır bişey dicem" dedi Cengiz
"Hayırolsun ne oldu abi?" Dedi. Rozerin bi anda panik olmuştu bi Ayşen'e bi bana bakıyordu. Tabi gizli saklı iş yapınca en ufak şeyde strese giriyorlar.
"Önemli bişey değil git çağır" dedi. Yüzünde bi nebze rahatlama gördüm. Cengiz yanıma oturdu.
"Çay içermisin?" Dedim
"Olur koy bi bardak" dedi. Ayağa kalkarak bi bardak ona da çay koyup yerime oturdum. Azad ve Cihan da içeri girip Biri Jindanın sağına biri de soluna oturmuştu.
"Ne oldu abi?" Dedi Azad
"Şimdi biliyorsunuz bazı şirketler aradaki soğukluğu bitirmek için davet düzenlerler çoğu firma davet edilir. Boran da bu gün yanıma gelip söyledi. Siz de gelin istedim ama davet sayısını ben yanıma bir kişi alıyorsam fazladan birini alamayacağım için en fazla 6 kişi. Cihan koçum sende gel takılalım senle, Azad sende aynı şekilde"dedi araya girerek
"Ben Rozerin ve Ayşen gelmezse gelmem dedim siz gelirseniz gelirim kızlar" diyerek ikisinede göz kırptım. Anında 32 diş bana sırıtmaya başladılar.
Ayşen heyecanla "Geliriz yenge Tabikide sen iste yeterki" dedi gülerek. Bu gülüşün bana olmadığını biliyordum ama umursamadım.
"Kaç gün kalacağız abi ve nerede ?" Dedi Rozerin
"3 günlüğüne İstanbul" dedi. Jinda'nın moraran suratını gördüğümde ona gıcık bir tebessüm yolladım.
Eslem arya girerek "Sağol yenge hemen sattın bizi" dedi. Onun arkasından Raperin de bana dil çıkararak "Benimle konuşma Dilşah yenge" dedi.
Eslem şakaya vurmuştu ama Raperin gerçekten alınmış gibiydi. Hazal hiç konuştuklarımızı umursamıyor buralı bile değildi. Azadla Cihana baktığımda keyiflenmişlerdi ama belli etmek istemiyorlardı.
"Raperin küsme" dedim. Yüzüme bile bakmadan Şevin halanın yanına oturdu.
"Neyin tiribini atıyorsun Raperin" dedi Cengiz gayet baskın bi tonda.
"Ne tirip atıcam abi beni ilgilendirmez" dedi
"O zaman Afra tafra yapma"
"Yo haşa ne haddime! Zaten Raperin alınmaz,Raperin susar,Raperin her şeyi halleder bu evde , Raperin okula gitmez evle ilgilenir RAPERİN ZATEN İNSAN DEĞİL!" Dedi bi anda bağırarak. Şaşkınlıkla herkes ona bakıyordu. Çok dolmuştu belli patlama anı da buna denk geldi.
"Neyim ya ben? Bu evde hizmetçimi ya da öylesine doğmuş bi yaratık mı ya da kullanabileceğiniz her lafı söyleyebileceğiniz denek tahtası mı? Hayır! Hiçbiri değilim insanım insan!" Dedi ve anında mutfaktan çıktı. Herkes ağzı açık bir şekilde donup kalmıştı. Bu kız ne yaşamıştı ki böyle olmuştu.
En son Hazal konuşurak "Haklı bu kız sonuna kadar haklı hep kullanıldı hep hor görüldü sakın bi daha Raperinle konuşmuyorsunuz sakın!" Dedi ve Hazal da peşine gitti. Bir şok daha yaşayıp Hazal'ın gidişini de izledim.
"Sende gel Raperin sana takıldım dicektim ama gitti. Gerçekten bazı şeyler çok dokunmuş" dedi Cengiz. Gözü dalmış içerlenmişti. Muhtemelen bunun pişmanlığını yaşıyordu.
Berçem anne araya girerek "Herkes odasına çıksın yatın uyuyun sabah konuşuruz" dedi
Kimse hareketlenmeyince bu sefer sesini yükselterek "Lafımı ikiletmeyin boşaltın burayı hemen herkes odasına!" Deyince ilk ayaklanan Cihan oldu. Sonrasında hepimiz kalktık ve merdivenlerden çıkarak odalara çekildik. İçeri girip dalgın bi şekilde dolaba yöneldim. Cengiz de yatağın üstünde oturmuş sabit bir noktaya bakıyordu. Pijamalarımı alarak banyoya yöneldim ve kapıyı kapattım. Üstümü değiştirip dişimi fırçaladım ve banyodan çıktım. Cengiz de üstünü değiştirmiş çıkardığı kıyafetleri koltuğa koyuyordu. Bıraktıklarını hemen alıp katlamaya başladım. "Ben çok mu kötü biriyim Dilşah?" Dedi hüzünlü bi tonlamayla. Bir an duraksadım ama yüzüne bakmadım.
"Çok katısın Cengiz. Otoriter sağlıyacağım diye insanları kırıp incitiyorsun buna bende dahil.Hatta bana daha fazlası oluyor şiddet.Kendini toparla Cengiz" dedim ve doğrularak ona baktım.
Bana doğru yaklaşarak "Dilşah özür dilerim" dedi
Başımı olumsuz anlamda sallayıp yüzüne bakmadım. "Bi şans daha ver bana söz veriyorum onu da suistimal edersem boz berdeli. Sana asla bir daha el kaldırmicam lütfen sana şu an çok muhtaç hissediyorum ve tek isteğim karımın gögüsüne yatıp uyumak" dedi. O kadar içim acıdı ki Cengiz neredeyse ağladı ağlayacaktı sesi çok fazla durgun ve mutsuzdu.
Kollarımı boynuna dolayıp sarıldım. Oda ellerini belime koyarak benı kendine bastırdı. Nefesini saçlarımda hissettim. Uzun ve derin bi nefes aldı. Geri çekildim ama elleri belimi bırakmamıştı. Bi anda dudaklarını dudaklarıma deydirip uzun uzun öptü.
"Bu kan kırmızısı ve dolgun dudakları seviyorum" dedi tebessüm ederek yüzüne bakıtım. Elimden tutarak beni yatağa oturttu. Ardından ışığı kapatıp yanıma uzanarak kafasını tam göğüslerime dayayarak uyku pozisyonuna geçti. Göğüslerim ağırlıktan dolayı hafif sızlasa da bozuntuya vermedim ve bende kendimi uykunun ellerine bıraktım.
ZEYNEP KARAHAN
AH DİLŞAH'IM KEŞKE BÖYLE OLMASAYDI. BU HAYATTA KEŞKE DEMEM SEVMEM DE BUNU EN İYİ SEN BİLİRSİN AMA KEŞKE DİYORUM KEŞKE BÖYLE OLMASAYDI. ROJDA HAMİLE DİLŞAH.SENİN DE HABERİN GELİR İNŞALLAH Bİ BEBEĞİN OLUR GÜZELLİĞİM.UMARIM Kİ CENGİZİN HIRSI BİR AN ÖNCE GEÇER ÇÜNKÜ SENİ ÇOK ÖZLEDİK.GÖZYAŞLARIMLA ISLATTIĞIM BU SAYFALARI UMARIM BİR GÜN KAHKAHALARLA OKURUZ
SENİ ÇOK SEVİYORUM
ZEYNEP KARAHAN
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZORLA AŞK
RomanceÖncelikle bu kitap +18 smut şiddet ve küfür içeren ilk yazdıgım kurgudur TÖRE-BERDEL konulu güzel bir kurgu yaptığımı düşünüyorum umarım begenırsınız bölümleri fazlasıyla uzun tuttuysam özür dilerim yazılacak çok şey var kafamda❤️