HASRET

2.8K 47 7
                                    

Dudaklarımdan tek bir kelime döküldü
"ANNEM"
Zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştım bi anda tekrar arabada giderken yine yollarda bulmuştum kendimi. Raperin Kılıçarslan Kimdi bu Raperin?

YAZARIN ANLATIMIYLA
Kimdi gerçekten Raperin? Ben söyleyeyim umutları yıkılmış bir genç kız, hayatını benliğini kaybetmiş bir gecede kadın bir gecede anne olmuş ve bir gecede bebeğini kaybetmiş küçük kız çocuğu aslında Raperin. Aslında çok güçlü ama bu saatten sonra bir dönüm noktasına girecek olan bir kız çocuğu. Hayatın onu nereye sürükleyeceğini bilmeden kaderine giden genç kadın RAPERİN.

        DİLŞAH KILIÇARSLAN
Yine ve yine bir kaosun içine düşmüştük. Bazen düşünüyorum neydi günahlarımız diye ama isyan etmek olur diye geri susuyordum. Göz açıp kapayıncaya kadar gelmiştik. Bilincimi mi kaybetmiştim bi anda yoksa arabaları çok mu hızlı sürmüşlerdi bilemiyorum. Hemen hastanenin önünde durduğumuzda arabaları park edip inmiştik.
"Yenge konuştun mu Haşmet amcamla nası olmuş? Hangi kattalarmış? Annem iyi mi?" Diye bir ton soru sıralamıştı Boran.
"Konuştum kuzum direk ameliyata almışlar" dedim
"Ya ne dikiliyorsunuz annemin yanına gidelim" dedi Hazal. Önden koşarak direk içeri girmişti. Kayıt yerine geldiğimizde Boran herkesten önce davranıp sert bir dille "Şevin Kılıçarslan hangi katta ameliyatta? Hemen söyleyin" diyerek kadını da korkutmuştu.
Yerini söyledikten sonra hemen merdivenlerden koşarak yukarı çıkmıştık. Üzerimizde pijamalarla deli gibi duruyorduk. Celil amcayı gördüğümde "Burdalar" diye bağırdım. Koşarak yanına gittiğimizde anında Raperin kolunu tuttu.
"Amca iyi mi annem?" Dedi gözleri dolmuştu ve bir umut bekliyordu.
"Ameliyatta kızım kafasına ağır darbeler almış iç kanama riski var beyin cerrahisi hemen ameliyat dedi bekliyoruz işte" dedi.
"Ya nasıl oldu?" Diye bağırdı Boran
"Oğlum bilmiyoruz annenin çığlığını duyunca hemen gittik baktık merdivenlerden yuvarlanmış elinde sürahi vardı sanırım paramparça olmuş cam kırıkları da kafasında kesikler açmış" dedi Berçem anne.
"Nası ya nası!" Diye bağırarak  elini bi hışımla duvara vurdu. Eslem hemen yanına koşup elini bi daha vurmaması için sıkı sıkı tutmaya çalışıyordu.
"Nolur yapma bak kendine zarar veriyorsun" dedi Eslem ama onu kolundan hızla iterek tekrar bağırdı.
"Defol git Eslem" dedi. Yerinde sendelenmişti yanındaki koltuğa tutunmasa düşecekti. Cengiz öfkeyle Borana döndü.
"Lan pisikopatmısın sen kızın ne suçu var?" Diyerek üstüne yürüyecekti ama önüne geçip durdurdum.
"Cengiz lütfen şu an yeri değil" diye baktım yüzüne.
"Kesin kavgayı terbiyesizler şu halde bile birbirinizi yiyorsunuz" diye bağırdı Firnaz babaanne. Onun oturduğu koltuğa giderek önüne çöktüm ve elini avucumun içine alıp hüzünle baktım yüzüne. Gözyaşları boncuk boncuk akıyordu elimle yüzündeki yaşları sildim.
"Ağlama babaanne lütfen sende kendini yıpratma" dedim.
"Güzel kızım benim" dedi iç çeke çeke. Yüzümü okşadı. Gözlerindeki hüzünü görebiliyordum evladının acısı içine içine işlemişti. İstemsizce elim karnıma gitti. Oda bunu fark etmiş gibi buruk bir tebessümle yüzüme şefkat ile baktı.
Aradan yarım saat geçmişti hala bir haber yoktu.

            ESLEM KILIÇARSLAN
Boran ortalarda yoktu. Arabaya gidip biraz kafa dinlemek istiyorum demişti ama yarım saat olmuştu ve hala ortalarda yoktu. Celil amcaya dönerek yanına gittim.
"Amca ben biraz hava alacağım bahçede bunaldım" dedim. Omuzuma dokunarak
"Tamam kızım" dedi. Merdivenlerden inerken aklımdaki düşüncelerle boğuşuyordum. Boran asla bana böyle yapmazdı ama şu durumda bunun hesabını ona soramazdım. Dışarı çıktığımda arka tarafa doğru yönelerek arabaların olduğu yere gittim. Camlar filmli olduğu için karanlıktı ve hangi arabada olduğunu bilmiyordum. En baştakinin kulpundan tutup şansımı denemek istedim ve tekde bulmuştum. Ön koltuğa yerleşirken Boran da yüzüme bakıyordu.
"Birşey demene gerek yok sadece burada seninle sessizce oturup yanında olmaya geldim" dedim. Sıkıntıyla nefes verip başını koltuğa yaslamıştı. Bir süre öylece durdu ve bende onun yüzünü izledim. Başını bana çevirerek yavaşça kolumdan tuttu ve ağır ağır kendine çekti. Ona yardımcı olmak amaçlı kendimi kaldırıp ona doğru gittim. Kucağına oturttugunda tekrardan başını geriye doğru yaslayıp gözlerini kapattı. İki eli de belimde duruyordu.
"Özür dilerim" dedi gözleri kapalı bir şekilde. Yanağına dokundugumda ağır ağır gözlerini açtı. Buruk bir tebessümle yüzüne baktım.
"Özür dilenecek bir şey yok boşluğuna denk geldi sadece" deyip sakallarını okşadım.
"Canını yaktım mı?" Diye sordu
"Hayır"
"Ama sert itekledim neredeyse düşüyordun."
"Olsun bir şey olmaz acımadı hem canım" dedim. Elleri belimden yukarı doğru çıktı ve yüzümü avuçlarının arasına alıp dudağımda hafif bir Buse kondurdu.
"İyki varsın" dedi fısıltıyla
"Sende iyki varsın koca adamım" deyip boynuna sarıldım. Kucağına rahatça yerleşebilmem için iyice iki bacağını açarak yayıldı. Erkekliğini bariz bir şekilde hissediyordum. Bir süre öylece durduk. Oda ellerini belimden iki yana koyup sıkıca sarılıyordu bana.
"Seni istiyorum" dedi. Başımı kaldırıp yüzüne baktım.
"Nasıl yani?" Dedim anlamayarak.
"Yeterince açık değil mi?" Dedi. Sadece yüzüne bakıyordum. Ne demek istediğini anlamıştım ama cevap vermedim. Yüzüne doğru yaklaşıp dudaklarını dudaklarımın arasına aldım ve yavaşça öpmeye başladım. Saniyeler geçtikçe daha çok hızlanıyor ve tutkuyla öpüşmeye devam ediyorduk. Bi anda geriye doğru gittiğimde sırtım direksiyona çarpacakken ani refleksle elini belime götürüp bunu engellemişti ama kendi eli şiddetle çarpmıştı. O acıyı kendimde hissetmiştim ama tepki bile vermeden öpmeye devam etti. Tişörtümün uçlarından tutup hafifçe sıyırarak elini sol göğüsüme götürdü ve sertçe sıktı. Dudaklarımın "Ah" diye bir inilti kopmuştu. Geri çekilerek yüzüne baktım.
"İstiyorum" dedim sadece. Bu onu anlamış gibi elini saçıma götürüp bir tutamını aldı ve öptü.
"İyki yanımdasın ne olursa olsun beni bırakmıyorsun" dedi
"Herşeye rağmen yanındayım" dedim.
Yüzüme şefkatle bakıyordu. Tekrardan kucağında yayılarak başımı boynuna gömdüm. Bir süre pozisyonumuzu bozmadan öylece kaldık.
"Gidelim artık" dediğinde başımı kaldırıp kafa salladım. Kucağından inerek yan koltuğa geçtim ve kapıyı açtım. Beraber hastaneye yürüdüğümüzde ikimizinde ayakları geri geri gidiyordu. Hiç gitmek istemiyorduk çünkü gidersek kötü bir haber alacağımızdan korkuyorduk. Kata geldiğimizde Dilşah yengem koşarak yanımıza geldi.
"Ameliyattan çıktı yoğun bakıma aldılar" dedi.
"Ne? Nerde hangi oda" dedi Boran
"Gelin" dedi Dilşah yengem. Hızlı adımlarla onu takip ediyorduk. Odanın önüne geldiğimizde Hazal içerideydi.
"Raperinle ben giricem diye kavga ettiler ama en son Hazal girdi" dedi Ayşen. Onunda ağlamaktan gözleri kıpkırmızı olmuştu. Her gün bir atraksiyon içerisindeydik bu ne kadar böyle olacaktı bilmiyorum.

DİLŞAH KILIÇARSLAN
Cengiz yerde oturur vaziyette başını dizlerinin üzerine kapatmış öylece duruyordu. Yanına gidip eğildim ve koluna dokundum. Ani refleksle başını kaldırıp yüzüme baktı.
"Kalk koltuğa otur hadi" deyip sırtını sıvazladım.
"Yok" dedi. Anlayışla başımı salladım.
"Sen yorulmadın mı geçip otursana" dedi.
"Yorulmadım sen beni düşünme" dedim.
Sabahtan beridir karnıma ara ara batan kasılmalarla iki büklüm olmuştum. Başımı Cengiz'in sırtına yasladığım anda kaldırmam bir olmuştu. Koridordan büyük bir uğultu geliyordu. Kafamı çevirip baktığımda iki tane Firnaz babaannenin yaşlarında yaşlı kadın Jinda ve üç tanede adam vardı. Birisi Cengizin yaşlarında boyu oldukça uzun mavi gözlü kır saçlı genç bir adamdı. Firnaz babaanne ayağa kalktığında yaşlı kadınlardan biri ona sarılıp Kürtçe konuşarak feryat etmeye başladı.
"Cengiz bunlar kim?" Dedim
"Kadınların ikiside babaannemin kardeşleri. Şurdaki mavi gözlü çocuk da babaanneme sarılan kişinin torunu diğeri de babası öbürüde Jinda zaten tanıyorsun. Diğer adam da dayım" dedi. Şaşkınlıkla yüzüne baktım
"Bir dayın olduğunu bilmiyordum"
"Öğrenmiş oldun" dedi ve ayağa kalktı. Jinda hemen Cengizin yanına doğru ilerleyip kolunu tuttu.
"Şevin teyzem iyi mi?" Diye sordu. Bende hemen kalkarak yanlarına gittim.
"Çıktı şimdi ameliyattan hayati tehlikesi devam ediyor" deyip Cengizi kendime çektim Buda onu anlamış olacakki bana doğru gelıp kolunu Jinda dan kurtardı. Koltuklara geçip oturduğumuzda Cengizi de yanıma çekmiştim. Raperin sabahtan beridir durmaksızın ağlıyor Rozerin de teselli vermeye çalışıyordu. O sırada kadın doktor yanımıza gelip tam Davut amcanın önünde durdu.
"Şevin Kılıçarslan'ın yakınları sizlermisiniz?" Diye sordu. Herkes bi anda ayaklanarak doktorun etrafını sarmıştı.
"Biziz" dedi Raperin.
"Hayati riski hala devam ediyor o yüzden Bu 24 saat çok önemli. Dua edin kolayca atlatsın sonrasında gözlerini açacağını tahmin ediyoruz. Kafatasının sağ ve sol taraflarına çok ağır darbeler almış ameliyatın başarılı geçmesi bile bir mucize. Geçmiş olsun hepinize" dedi ve gitti.
Hazal cama doğru giderek başını yasladı.
"Hadi annem sen çok güçlüsün başarırsın" dedi. Azad da arkasından giderek onu kendine çevirdi ve sıkı sıkı sarıldı. Aradan saatler geçmişti ve gün doğmak üzereydi. Fazlasıyla yorulmuştum ayaklarımda derman kalmamıştı. Hafifçe belirginleşmeye başlayan karnıma baktım ve elimi üzerine koydum. O anda bi çığlık yükseldi Raperi'nin çığlığı
"Annem ölüyor!" Herşey bi anda olmuştu 7-8 tane doktor ve hemşire odaya dalarak kapıyı kapattılar. Boran kapıyı yumrukluyor Hazal feryad ederken Behram onu tutmaya çalışıyordu. Dönüp Firnaz babaanneye baktığımda yerde bayılmış Cengiz sadece put gibi bakıyordu. Ayşen Rozerin'e sıkı sıkıya sarılmış yerinde durmasını sağlıyordu. Haşmet amca Boran'ı tutuyordu ama ne fayda Boran asla durmuyordu. Bi anda doktor odadan çıkarak yüzümüze baktı.
"Kalbi durdu" dedi.

ZORLA AŞK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin