VİRANE

1.9K 50 10
                                    

Hastaneden çıkmış eve doğru gidiyorduk. Cengiz gergince direksiyonu tutuyordu , benimde elim karnımda koruma içgüdüsüyle yola bakıyordum.
"Dilşah bak çok riskli bi dönemden geçiyorsun. Asla iş yapmak yok , asla hareket yok , stres yok tamam mı hep dinleneceksin sakın Dilşah" dedi. Yüzümü çevirerek ona doğru baktım.
"Tamam" dedim. Doktor bu 2 ayın çok önemli olduğunu söyledi. Sinir,stres,iş,ağır kaldırmamam gerektiğini ve en önemlisi cinsel ilişkiye girmememiz için sıkı sıkı tembihlemişti. Kasıklarımdaki ağrının nedeni şimdi ortaya çıkmıştı meğersem bebeklerden biri tam rahmin üzerinde duruyormuş. Sıkıntıyla bir nefes verdim.
"Cengiz çok strese girme yani Benide etkileme bu yüzden hem mutlu olmamız gerektiği yerde canımızı sıkmaya gerek yok" dedim
"Senin canını sıkmamak için elimden geleni yapacağım zaten bide iki tane bebeğimiz olacak varmı lan benden mutlusu" dedi bi anda gülerek. Bende bi kahkaha patlatmıştım onun sevincine.
"Evet ben hala ordayım iki tane bebeğimiz olacak" dedim. Bi elini uzatıp elimi tuttu ve kendine yaklaştırarak öptü. Yaklaşık 15 dakika sonra konağa gelmiştik bile hemen odama çıkıp üzerime rahat birşeyler giydim.Zilşanı özlemiştim hemde çok çok özlemiştim. Cengiz'e doğru baktım yatakta rahat bir pozisyonda uzanıyordu hızlı adımlarla bende yatağa geçip oturdum ve yüzüne baktım.
"Cengiz ben Zilşanı özledim" dedim. Anında başını kaldırıp bana baktı.
"Eee yani Dilşah"
"Yanisi şöyle konağa gitsem olur mu?" Dedim masum bi tavırla.
"Bokunu çıkarma Dilşah bi kere izin verdik diye her dakka gidemezsin!" Dedi sinirle
"Ama Cengiz çok özledim lütfen kokusu burnumda"
"Banane Dilşah banane yani otur çocuklarınla ilgilen karnını okşa onları düşün elin çocuğunu niye düşünüyorsun ki sen?" Dedi sert bir dille.
"Elin çocuğu derken Cengiz?" Dedim hırsla
"Basbaya" dedi umursamazca
"Cengiz senin elin çocuğu dediğin benim canımdan kanımdan abimin kızı bahsettiğimiz kişi farkındamısın?"
"Başlarım lan abine şimdi senin bana bak Dilşah! Sen bu ailedensin sen şunu bi öğrenemedim bitti anlıyomusun bitti yok Karahanlar yok sen Kılıçarslanların gelinisin bu evin insanısın. Senin yeğenin Eslem, Abilerin Azad, Behram , Boran , Cihan Baban Haşmet amcam! Annen Berçem yani benim annem kardeşlerin Raperin , Rozerin , Hazal , Ayşen! Halan Şevin yengelerin kuzenlerin bu aile anladın mı bunu o kafana sok" diye bağırdı bi anda. İrkilerek kendimi geri çektim.
"Senim piç abilerinin adlarını ikide bir duymak zorunda değilim ben Rojda'nın abileri ailesi kuzenleri anası babası o evdekiler senınde ailen bu burada bu konakta" dedi. Elim yine refleks olarak karnıma gitmişti ve gözlerim dolmuştu. Aileme böyle hakaret etmesi çok zoruma gitmişti çok koymuştu. Gözleri elimin olduğu yere yani karnıma doğru kaydı. Öfkesine yenik düşmüştü ve gözleri karnıma kayınca yaptığı hatayı fark ederek pişmanlık içeren bir nefes vermişti ama iş işten geçmişti. Daha yarım saat önce doktorun üstüne basa basa yapmayın dediği şeyi yapmıştı. Gözümden bi damla yaş düştü hemen yataktan kalkarken oda kalkmıştı.
"Dilşah bak öyle demek ist.." diyecekti ama hemen lafını keserek yüzüne doğru bağırdım.
"Ne demek istedin Cengiz? Abime hakaret ederken piç demek yerine çok merhametli falan mı dicektin ne söyleyecektin Cengiz?" Dedim bileğimi tutmaya çalışıyordu ellerimi savurarak uzaklaşmaya çalıştım.
"Bak bi dinlesen"
"Neyini dinleyeyim ben senin ya böylesin gerçekten psikolojik sorunların var dengesiz dengesiz hareketler saçma sapan laflar Cengiz senin gerçekten sıkıntıların var" dedim ve odanın kapısını açarak direk çıktım. İnanılmazdı gerçekten. Saçma sapan davranıyor değişik değişik hareketler yapıyordu. Hemen mutfağa inip kendime sakinleşmek için su doldurdum ve sandalyeyi çekip masaya oturdum. Ellerim resmen sinirden titriyordu. Bi anda kendimi tutmak yerine gözyaşlarımı serbest bıraktım ve iç çeke çeke ağlamaya başladım. O kadar çok ağlıyordum ki konak resmen inliyordu. Hızlı adımlarla Azad'ın içeri doğru girdiğini gördüm bana doğru geldi ve dizlerinin üzerine çöküp yüzüme baktı.
"Jinap iyimisin ne oldu?" Dedi telaşla.
"B-ben.... Cengiz yani abime hakaret.." dedim ama ağlamaktan konuşamıyordum. Ellerim titriyordu ama durduramıyordum. Hemen kalktı ve sandalye çekip bana doğru yaklaştı.
"Şşştt tamam sakin ol ağla rahatla sonra anlat" dedi ve başımı kendine doğru çekip ona sarılmamı sağladı. Bir süre daha salya sümük içli içli ağladım. En son geri çekildiğimde Azad'ın gözlerinde bir şey gördüm sevgi. Azad'ın gözleri bana Baran abimin şefkatini hatırlattı. O an Azad'ı Baran abim olarak gördüm.
"Seni bi Rojda olarak gördüm yenge" dedi. Anında buruk bir tebessüm kondu dudaklarıma. Ben nasıl onu abim gibi hissetmişsem oda beni Rojda gibi hissetmişti.
"Az önce bende şefkatinin Baran abime benzediğini düşünüyordum" dedim ve tekrar sıkı sıkı sarıldık birbirimize.
"Anlat yenge ne oldu seni bu kadar içli içli ağlatan nedir?" Diye sordu. Yüzüne baktım ve derin bir iç çektim.
"Cengiz beni konağa götürmüştü ya" diye lafa girdim.
"Eeee"
"Zilşanı özlediğimi farkettim bi an kendimde. Daha sonra da Cengiz'e söyledim bak hayır dese kibarca red etse anlarım ama bi anda köpürüyo Azad. Abime bi an sövmeye saydırmaya başladı. Doktor bu gün bize bebeklerden birinde dış gebelik olursa ikisinide almak zorunda kalırız diye bişeyler söyledi bunu hatırlayınca kafasına dank etti ama iş işten çoktan geçmişti yani" diye tek nefeste anlatmıştım resmen.
"Cengiz abimi yıllar boyu ben bile çözemedim yenge sen hiç kurcalama"
"Kapalı bi kutu gibi Azad anlamıyorum yani çözemiyorum kendine iki yol çizmiş ya çok iyi bir insanım ya da çok kötü" Başını sallayarak yüzüme baktı.
"Ben mi konuşsam acaba" diye ortaya bir fikir attı
"Hayır hayır boşver sonra yine bana sarar"
"Yenge bu ne böyle yarın bir gün vurmaya da kalkar"
"Denemedimi zaten Azad Allah aşkına" diye güldüm.
"Bence onun da bi dertleşmeye ihtiyacı bar gibime geliyor"
"Herkesin bi dolma noktası vardır da bunlar saçma nedenler Azad"dedim ve o an yavaş hareketlerle ayağa kalktı.
"Bi gidiyim ben alıyım şunu Şevin hala hastaneden çıkmadan dertleşelim abi-kardeş"
"İyi gidin bakalım onunda senınde hakkın biraz rahatlamış olursunuz"

AZAD KILIÇARSLAN
Saat akşam yediye geliyordu ve ben Cengiz abimi zar zor çıkmaya ikna etmiştim. Bira alıp Mardin'in en zirve tepelerinden birine çıkmıştık. Burayı seviyordum hem kimse yok bütün Mardin ayaklar altında hoştu. Ayşen'e ilk aşık olduğumu anladığımda burya gelip kafa dinlemek düşünmek istemiştim ve bu seferde Cengiz abim peşime takılmıştı. Ona Ayşen'i anlatmıştım. Tabikide Ayşen olduğunu bilmiyordu sadece aşık olduğum sevdiğim kız olarak söylemiştim. Ve yine buradaydık.
"Niye böyle yapıyon be abi" dedim dertli dertli. Birasından bir yudum aldı ve bana baktı.
"Asena'yı mı unutamadın yoksa?"
"Saçma sapan konuşma Azad Asena'mı kaldı"
"Ne bileyim abi karına köpek gibi davranıyon sevmiyon mu diye düşünmüyorum değil" Sıkıntıyla nefes vererek yüzüme baktı.
"Azad Dilşahı en başta kabul etmek istemedim ama bir hafta içinde kıza ısındım bilmiyorum bi anda içimi sevgiyle doldurdu en yakın yarama dokundu Asena'ya" dedi. Evet gerçekten yengemi seviyordu ama aklında toparlayamadıgı şeyler vardı bu bariz ortadaydı.
"Zoruma gidiyo amına koyayım ya. O gün üzülmesin diye bütün gururuma rağmen gittim bıraktım ailesini gördün biraz vakit geçirsin diye kaldı ki bizim gibi berdelle evlenen ya da hiç bir aşiret ağası yapmaz bunu Azad. O evde Rojin var o kardeşimi benden çalan Jiyan var yediremiyorum abi Dilşah benim vermem paylaşmam benim karım"
"Dilşah senin karında tapulu malın değil ya abi. Onunda bi ailesi var yani vardı. Oda istemezdi zorla evlendirilmek ama bunlar olacak şeyler. Rojdayı çok seviyorum yemin ederim canımı veririm ama olmaz abi bu hikayede en masum Dilşah yengem bütün cezayı ona kitleyemezsin"
"Azad Tabiki tapulu malım değil oda bi insan ama yediremiyorum. Dilşah orada mutlu ailesini görüyo ama Rojda? Hep bi buruk onunda bi annesi var Dilşah mutlu Rojda mutsuz." Dedi.
"Çağır Rojdayı abi gelsin görsün bizi bak kendin diyorsun Dilşah mutlu Rojda mutsuz diye"
"Olmaz abi olmaz hangi adette görülmüş berdele kaçan kardeşin konağa geri sokulduğu. Herşeyi geçtim yediremiyorum beni ezip geçmesini şu kalbime yediremiyorum!" Dedi. Birasından büyük bir yudum daha almıştı. Bende sıkıntıyla nefes verip içmeye başladım.
"Çok özledim bende Rojdayı." Sustu hiç cevap vermedi öylece önüne baktı.
"Bari Dilşah'a böyle davranma onu yıpratma"
"Denemeye çalışıyorum Azad. Pisikolaga bile gittim bir ay sonraya tekrar randevu aldım ama Dilşah abim deyince benim tepem atıyo beynine kan sıçrıyo amına koyayım ya! Sus işte bir şey isticeksen de katma abini onun kızını. Anamı özledim de babam de ne bilim katma abilerini" diye resmen isyan etti. Önüme dönerek tekrar biramdan bir yudum aldım. Bi süre yine öylece sessizliği izlemiştik.
"Senin hesabını da kesmedim Ayşen konusunda" dedi gülerek. Benimde dudaklarıma bir sırıtış peyda olmuştu.
Elini bana doğru doğrultarak "Lan pezevenk bana burda anlattığın kız Ayşenmiydi yoksa?" Bu sefer gülüşüm daha da büyümüştü ve kahka atmıştım.
Hiç bir şey demememden çok şey anlamış gibiydi.

Ayşen benim gül yüzlü sultanım, gönlümdeki dalların çiçeği, çok seviyordum onu saçına zarar gelse kıyamam dediklerinde ne diyo bunlar derdim ama insan sevince anlıyormuş gerçekten. Bi zarar gelse en ufak bir şey olsa benim canımdan can kopar. Ayşen kim bu Ayşen?
Ayşen benim kalbimin tohumları. Ömrünün ne kadar kaldığını bilsem ömrüm ömrüne ömür olsun diye nefesim ona nefes olsun diye herşeyi yapardım. Yeterki fazladan bir saniye bile nefes alsın o güzel yüzü gülsün. O güzel çakır gözleri ışıldasın diye Ayşen bu kız benim zaafımdı.

ZORLA AŞK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin