Yeni bölüm geldii
İyi okumalar
__Oturduğum bankta bacaklarımı sallıyordum. Burak'ın nerede oturduğunu bilmediğim için konum olarak nerede oturabileceğimizi bilmiyordum. O yüzden ben de okula yakın bir yerde park bulmuş ve olabildiğince sessiz olan kısımdan bir banka oturmuş bekliyordum.
Beklemeyi pek sevmezdim ama erken geldiğim için mecbur bekliyordum.
Son zamanlarda dersler konusunda sıkıntı çekiyordum. Sayısal sınıf seçmiştim ve seneye sayısal olarak devam edeceğim için kimya konusunda biraz tedirgindim. Normalde yapabiliyorum ama bazı konularda biraz zorlanıyordum. Hocamız ders anlatma konusunda iyi değildi ve ben buna rağmen yapabiliyorum. Birkaç konu haricinde. Böyle bir durumda yapabildiğim için sayısal sınıfta da yapabileceğime inanıyordum. Ama bir konuda gerçekten yapamıyordum ve hocanın anlatamayışı da buna ek olarak zorluk oluşturuyordu. Burak gelince de anlatacağı konu buydu.
Telefonuma gelen bildirim ile bakışlarım telefona kaydı.
Burak: Neredesin?
055*: Parkın sağ tarafındaki köşeye doğru gel.
Burak: Hangi taraf?
Burak: Anlamadım.
055*: Girişten geçince sağ tarafında sessiz ama gerçekten güzel olan bir köşe var.
055*: Zaten birkaç bank var ve onlar da boş.
055*: Gel fark edersin.
Mesajı attıktan sonra kafamı kaldırıp bakınmaya başladım. Burak görünürde yoktu. Bir süre sonra görüş açılma girdiğinde bir telefona bir etrafa bakarak ilerliyordu. Galiba tarife uygun olduğunu ölçmeye çalışıyordu.
Bankta tam ayaklanıp kolumu kaldırıyordum ki beni görmesiyle kaldırdığım kolumu geri indirdim. Yanıma gelip oturduğunda çantasını bankın üzerine koydu. Ardından içinden kimya kitabını ve test kitabını çıkardı.
Birkaç saniye bekledi. Daha sonra bakışları bana kayıp konuştu. "E hadi. Aç soruları da çözelim."
"Nasılsın?"
Bakışları yüzüme çıktığında neden bunu sorduğumu anlamaya çalışıyordu. Hiç hal hatır da mı sormayalım? Direkt soru çözmek garip olur diye düşünerek sormuştum. Bu düşüncemi de dile getirdim.
"Hiç hal hatır sormayalım mı?"
"Zaten kısa bir süre önce birlikte okuldaydık. Bu kadar kısa sürede değişen bir şey olmaz ki bence. O yüzden hadi çözmeye başlayalım. Eve gidip ders çalışmaya devam edeceğim daha sonra."
"İnsanların duygu değişimi bazen ani olabiliyor. Benim de hal hatır sormam gerekir diye düşünüyorum. O yüzden sordum. Bazen 'nasılsın?' sorusu sorulması insana iyi gelebiliyor."
"Ama daha kısa süre önce birbirimizden haberimiz olduğu için nasılsın diye sormana gerek yok."
"Ama ani duygu-"
"Off tamam iyiyim. Şimdi şu soruları aç ta çözelim. Vakit kaybediyoruz."
"Sen sürekli böyle misin?" Ders için acele davranmasını bir kenara bıraktım. Bana zorla bir şey yaptırılması hoşuma giden bir şey değildi ve şu an acele ile yapıp bitirmemiz için baskı yapıyordu. Bu soru da biraz geçiştirmelik bir soruydu.
"Nasılım?"
"Aceleci."
"Hayır değilim."
"Ama şu an çok acele ediyorsun. Bazen hayatta durup birkaç dakika da olsa insanın dinlenmesi gerekir. Sen sürekli ders çalışıyorsun. Hiç durup ta bu birkaç dakikalık dinlemeyi yapıyor musun?"
"İhtiyaç duymuyorum o birkaç dakikalık dinlenmeye. Çünkü o birkaç dakika diyerek dinlendiğim sürede yeni bir soru çözmeyi öğrenmiş ve geleceğim için birçok kişinin beni engellemesini önlemiş olabilirim."
"Ama şöyle de düşünmen gerek. Sen bu birkaç dakikalık dinlenmeyi yapmadığın zaman strese girip yapabildiğin soruları da yapamayacak duruma gelebilirsin."
"Öyle bir şey olacağını zannetmiyorum."
"Ama olabilir."
"Olabilirse de benim için olacak senin için değil. O yüzden boşver ve aç şu soruları da anlatayım."
Haklıydı. Olabilirse de onun için olacaktı. Omuz silkip önüme döndüm. Çantamdan kitapları çıkardığımda yapamadığım soruları açtım ve önüne itekledim. Kısa bir göz gezdirip anlatmaya başladı.
**
Yapamadığım soruları çözmeyi bitirmiş şimdi de ders anlatmaya başlamıştı Burak. Ama benim dikkatim sürekli dağılıyordu. Acıkmaya başlamıştım.
"Biraz ara versek olur mu?"
"Neden?"
"Ben biraz acıktım da. Yakında bir dönerci var. Döner alalım. Tabii sende acıktıysan al."
"Şu konuyu bitirelim. Sonra yersin. Bende o sırada eve geçerim."
"Ama ben şu an açım ve ben açken ders çalışamıyorum."
"Bu seferlik de böyle olsun. Şu an vakit kaybedemem."
"Of seninde ne değerli vaktin varmış. Bir şeyler yiyeceğiz alt tarafı." Bakışları sıkıntıyla gözlerime çıktığında ikna edercesine bir bakış attım. Bir süre bekledikten sonra yılmış bir şekilde omuzları düştü. Bakışları başka tarafa kayıp konuştu.
"Tamam o zaman çabuk ol." Ayaklandığımda çantamdan cüzdanımı aldım. Onunda para vermesi için beklerken bakışlarını tekrar bana çevirmişti. 'noldu' der gibi bakışlarından dolayısı elimi uzattım.
"Sen yemeyecek misin?" Soruma 'hayır' anlamında kafasını iki yana sallarken ben tekrar konuştum.
"Neden yemiyorsun? Ben yerken sen bana mı bakacaksın yani? Yoksa aç mı değilsin?"
"Ne sorguluyorsun ya? Yemeyeceğim işte." Birkaç saniye durup nedenini düşündüm. Daha sonra aklıma gelen şey ile konuştum.
"Eğer yanında paran yoksa ben alayım."
"Param var. İstemiyorum sadece."
"İyi peki sen bilirsin." Bankta onu yanlız bırakıp parktan çıktım. Birkaç adımda seyyar dönercinin yanına varmıştım. Siparişi verip beklemeye başladım.
Bir süre sonra yanımda hissettiğim hareketlilik ile bakışlarımı yanıma çevirdim. Burak da gelmişti. Siparişini verdikten sonra o da benimle beklemeye başladı. Neden karar değiştirdiğini merak etmiştim açıkcası.
Dönerler hazır olunca yanında ayran da alarak banka geri döndük. Yerlerimizde oturup dönemleri paketinden çıkarırken konuştum.
"Kararını değiştiren ne oldu?"
"Ne kararı?"
Gözlerimle önündeki döneri işaret ettiğimde bakışları önündeki dönere kayıp tekrar bana dönmüştü.
"Hiçbir şey."
"Öyle durduk yere mi fikrin değişti."
"Yani normalde evde annemin yaptığı yemekleri yediğim için değişik gelmişti. Sonra dedim ki 'niye bugün değişiklik yapıp ta burada yemiyeyim ki?'"
Kafamı onaylarcasına salladıktan sonra önüme döndüm. Sessiz bir yemekten sonra derse kaldığımız yerden devam ettik. Daha sonra da ayrıldık.
**
Bölüm sonuu
Daha neler neler öğreniceksiniz ;) O bölümlerin gelmesini sabırsızlıkla bekliyorum.
Yıldıza basmayı unutmayın
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAKTİM YOK / YARI TEXTİNG
RomanceBurak: Ne istiyorsun? 055*: Bu kadar kaba olma ya. 055*: Alt tarafı bir soru soracaktım. Burak: O zaman sor, ders çalışmam lazım. 055*: Alıkoyduysam özür dilerim. 055*: Ama bu kadar kaba olmana gerek yoktu. Burak: Kaba değilim, ne soracaksan sor. **...