𝟎.𝟑

36.9K 1.5K 128
                                    

3. Bölüm geldii.

İyi okumalar
__

Burak: İyi anlatayım gel.

Burak: ? (bir gün önce)

görüldü

055*: Dün anlatayım demişsin.

055*: Madem ikna olacaktın niye uğraştırdın?

055*: Okula da varmak üzereyim.

055*: Ders başlamadan anlatırsın.

görüldü

Burak yazıyor..

Burak: Ben daha evdeyim yetişeceğimi zannetmiyorum.

Burak: Yani dersden önce.

055*: O zaman çabuk evden çık da gel.

055*: Ders başlamadan önce anlat.

055*: Daha yarım saat var yetişirsin.
.
055*: Ben de varmak üzereyim okula.

055*: Bekliyor olacağım.

055* çevrimdışı

görüldü

Burak çevrimdışı

--

Dersin başlamasına son 2-3 dakika vardı ve Burak gelmemişti. Bekleyeceğim de demiştim ama o gelmemişti. Kapıdan her birisi geldiğinde tip bakışlarımı kaldırıp gelene bakıyordum ama hala Burak gelmemişti.

Ders zili çaldığında ofladım. Gelmeyecek miydi acaba? Ama yetişemeyeceğim demişti. Yani yetişemeyeceğim dediyse gelecek olurdu. Acaba öğle arasından sonra mı okula gelecekti?

Gelmesine dair ümitlerimi kesmiştim ki kapıda bir beden belirdi. Kafamı kaldırıp baktığımda Burak'ın geldiğini gördüm. Yüzüne beni bekletmesinden dolayı sert sert bakarken o kimsenin yüzüne dahi bakmamıştı.

Sırasına geçti. Sakince oturdu. Ardından ise kitaplarını açıp koydu. Hoca gelene kadar da çözmek amaçlı test kitabını çıkardı ve çözmeye başladı.

Bu muydu yani? Madem bekletti gelip bari özür dileseydi. Tam yan sıralarda oturduğumuz için bakışlarımı fark etmesi lazımdı. Görüpte görmemezlikten mi geliyordu? Yoksa gerçekten de göremeyecek kadar yada umursamayacak kadar umrunda değil miydim?

Tam ayağa kalkmıştım ki hoca sınıfa girdi.

Dersde ara sıra dönüp Burak'a bakıyordum. Belki bakışlarımı fark eder de dersden sonra özür diler diye ama o hiç farkında değildi. Pür dikkat hocayı dinliyor hiçbir şeyin dikkatini bozmasına izin vermiyordu.

Mecbur teneffüsü bekleyecektim. Ya yanına gidecek soracaktım neden böyle yaptığını ya da bekleyecek, yaptığını fark edip gelip özür dilemesini bekleyecektim.

--

Kantinde bir elimde meyve suyu bir elimde simit sabah yapmadığım kahvaltımı yapıyordum. Ara sıra da kapıya bakışlarım kayıyor sonra da ne yaptığımı fark edip geri çekiyordum.

Gelip özür dilemesi adına beklemeyi tercih etmiştim. Madem haber vermedi gelip özür dilemeliydi.

Simitim bittiğinde meyve suyum hala biraz vardı. Sonuna kadar bitirdikten sonra ayaklandım. Çöpleri çöpe attıktan sonra kantinden çıktım ve merdivenlere yöneldim. Gidip soracaktım. Beklemek istemiyordum.

Sınıfa girdikten sonra bakışlarımı sınıfta gezdirdim fakat yoktu. Arkadaş ortamı yoktu onun nerede olabilirdi ki? Sınıf kapısında koridora göz gezdirdim. Görünürde yoktu. Nerede olabileceğini bilmediğim için sınıfa girerse soracaktım artık. Sınıfa girip sırama oturdum.

Ders zili de öğretmen zili de çalmıştı. Ama hala gelmemişti. Neredeydi ki? Sınıfa Aslı girdiğinde tüm sınıfa hitaben konuştu.

"Ders hocası yok. İki dersimiz de boş."

Sınıftaki herkes sevinirken ben etrafa boş bakışlar attım. Halbuki sevdiğim dersdi. Hocası gelse güzel olurdu.

Bakışlarım tekrar kapıya çevrildiğinde nerede kaldığını merak etmiştim. Normalde bu kadar merak etmezdim ama bana davranışları için bir açıklama beklediğim için merak ediyordum.

Çantası ve eşyaları da burada olduğu için okulda olduğu kesindi. Zaten okulu asan bir öğrenci değildi.

Ben merakla kapıya bakarken yanıma Aslı geldi. "Naber Büge? Noldu kapıya bakıp duruyorsun? Kimin yolunu gözlüyorsum?"

"Kimsenin yolunu gözlemiyorum."

"O zaman niye kapıya bakıyorsun?"

"Dalmış gitmişim işte. Biliyorsun beni dalıp gittiğim noktalar her zaman farklı oluyor."

Gülümseyerek karşılık verdi. "Bilmez miyim?" Ardından ağzından minik bir kıkırtı kaçtı.

"Neyse hadi kızlarla bir şeyler konuşcaz sende gel." Yine dedikodu zamanıydı.

**

3. Bölüm sonuu

Buzlukek1 ithaf ediyorum

Yıldıza basmayı unutmayın.

VAKTİM YOK / YARI TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin