43. Bölüm

26.3K 1.1K 238
                                    


43. BÖLÜM~
.
.
.

Bölümden önce ufak bir dip not:

Veteriner değilim ve tıpla ufacık bir alakam dahi yok. İnternetten biraz baktım ama olduğu kadar işte. Yanlış bir bilgi verdiysem şimdiden kusura bakmayın ve bunun gerçeklikle bir alakası olmayan, sadece hayal ürününden ibaret bir kitap olduğunu da unutmayınn.

İyi okumalarr 🙏🏻

.
.
.
.

Barın'la birlikte mükemmel menemenimizi yiyip kahvaltımızı yaptıkan sonra evin arka bahçesine geçmiştik. Burayı çok seviyordum çünkü çok hoş ve huzurlu bir havası vardı.

Hemen sol çaprazımızdaki büyük havuz, eve fazlasıyla yakındı. Öyle ki bazen yatak odasının balkonunda havuza atlamayı bile düşünüyordum. Bence zevkli olabilirdi. Barın'a kalsa bu fikir çok tehlikeli ve manyakçaydı ama ne zaman bu havuzu görsem aklıma giriyordu işte bu düşünce.

Bahçenin geri kalanında mangal yapılabilecek bir alan ve oturma grupları vardı. Hava karardığı zamanlarda elimize birer fincan kahve alıp o koltuklarda uzun uzun Barın'la sohbet ettiğimiz geceler geldi aklıma. Bu bahçenin her bir köşesinde Barın'la bir çok anımız olmuştu.

Hemen arkamızda kalan veranda da çok güzeldi. Benim isteğimle birlikte Barın oraya, iki kişilik çok rahat bir salıncak yaptırtmıştı. O salıncakta kitap okumaya bayılıyordum.

Şu an da ise verandanın biraz ilerisindeki minik oturma gruplarına oturuyorduk. Bu evde sadece Barın'ın yaşamasına rağmen bahçede neden bu kadar çok  oturma alanı vardı hiç bilmiyordum ama her seferinde başka bir koltuğa oturmak da güzeldi.

Kalabalık bir aile için fazlasıyla ideal bir ev olduğu tartışılmaz bir gerçekti kısacası.

Bu esnada ayaklarımın altında hissettiğim beklenmedik hareketlilik beni yerimden sıçratmıştı adeta.

" Ne oluyoruz ya?" Barın yaklaşık iki dakika önce işiyle alakalı önemli bir telefon görüşmesi yapmak için evin içerisine girmişti.

Başımı yere doğru çevirdim ayağıma deyen şeyin ne olduğunu anlamaya çalışarak. Önce görüş açıma siyah yoğunluklu bir tüy yumağı girmiş, hemen ardından da kulaklarıma bir miyavlama sesi dolmuştu.

Çıktığım koltuğun üzerinden aşağıya indim ve dizlerimin üzerinde yere doğru çömeldim.

" Karam! Annem senin burda ne işin var? Ben seni evde bırakmamış mıydım oğlum?" Dedim içime dolan merakla birlikte. Gerçekten karamın burda ne işi vardı? Onu evde bıraktığımdan emindim.

Karamı kucağım alıp dudaklarımı yumuşak tüylerine doğru bastırıp sesli bir şekilde öpmüştüm. Ben karamı sevmekle meşgulken duyduğum adım sesleriyle birlikte başımı kaldırmıştım.

" Hemen almışsın bakıyorum sıpayı kucağına?" Keyifle konuşan Barın yanıma doğru benim gibi çömelmiş ve karamın tüylerini okşamıştı hafifçe.

" Onun burada ne işi var?" Merakla ona doğru döndüğümde yarım ağız bir şekilde gülümsemişti. " Özlemişsindir diye düşündüm." Gözlerimi kıstım, sadece bu değildi. İllaki kendi bir çıkarı olması lazımdı bu durumdan.

" Sadece bu olamaz" Dedim sorgularcasına.

Teslim olurcasına ellerini kaldırdı.  "Tamam. Yakaladın beni." Güldü. "Karamın komşuna daha fazla yük olmasını istemeyip eve gitmek isteyeceğini bildiğim için onu buraya getirttim."

Beyefendi /yarı texting/ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin