28

50 8 11
                                    

(Asya'nın Anlatımıyla)

Sertçe yere düştüm. Boğazına duş spirali sarılmış bir şekilde sarkmakta olan kişi annemdi...

Avazım çıktığı kadar bağırmaya başladım.
" ANNE! ha...hayır olamaz!"

Düştüğüm yerden kalkarak yarım yamalak banyo kabinine doğru ilerledim. Bağırmaya devam ediyordum. O denli bir çığlık atıyordum ki buraya gelmekte olan komşuların kapı seslerini duydum.

Ellerim titreyerek anneme dokundum.
"O...olamaz. Neden yaptın bunu? Neden beni bırakıp gidiyorsun anne!"
Cümlelerim kafamın içinde yankılanıyordu sanki.
Gözlerim kararıyordu. Ağlayarak saçlarımı yoldum. Kapıyı açmaya çalışan komşu seslerini duyuyordum ama tepki veremeyecek kadar kötüydüm.
Haykırarak ağlarken komşuların çoktan kapıyı açtıklarını gördüm.
Yanıma gelerek beni banyodan çıkardılar. Sinirle her birini ittirdim.

"BANA DOKUNMAYIN! " diyerek ağlamaya devam ettim. Gözlerinden onların da oldukça korkuttuğunu anlıyordum fakat bana belli etmemeye çalışıyorlardı.

Banyoya geri dönerek annemi uyandırmaya çalışıyordum, çalışıyordum fakat işe yaramayacağını biliyordum.

Çaresizdim. Bu kelimenin anlamını asıl şimdi öğreniyordum.

Üzüntü, sinir, pişmanlık, ümitsizlik. Sanki tüm bu duyguları içimde barındırmaya çalışıyordum. Onları daha fazla tutamayacağımı anlayınca gözlerimi yumdum ve kendimi beni kollarımdan tutan iki insanın ellerine bıraktım.

🌟

Uyandığımda hastanedeydim. Bembeyaz ışıklar ve bembeyaz duvarlar görmeyeli uzun zaman olmuştu fakat kendime geldiğimde yavaş yavaş neler olduğunu hatırlamaya başladım. Ellerim tekrardan titremeye ve gözlerim tekrardan kararmaya başlamıştı.
Haykırarak ağlamaya başladığımda bir elinde su ile bana doğru koşarak gelmekte olan Güney'i gördüm.

Evet, onu görmek o kadar iyi gelmişti ki...
Kendimi bir hışınla yataktan atmak istedim fakat bana sarılarak
"Dinlenmen gerek prensesim. " dedi.

"Hayır olmaz Güney, annem nerede?" diyerek yataktan çıkmak için Güney'i ittirdim fakat ısrarla beni yatakta tuttu.

Hâlâ aklım başıma gelmemiş olacak ki annemin nerede olduğunu soruyordum. Bana cevap verememesinden anlamıştım her şeyi. O an yeni doğmuş bir bebek olup hiçbir şeyi anlamamayı diledim fakat nafileydi.

Güney elinde tuttuğu su şişesini açarak bana doğru uzattı.
Birkaç yudum aldıktan sonra yüzümü geriye çektim.

"Lütfen beni ona götür, ben böyle yaşayamam! " diyerek ağlamaya devam ediyordum. Ne zaman kendime gelmiş gibi hissetsem aklıma geliyordu yaşananlar.

Bu sırada kapı açılma sesiyle irkildim. Buğulu gözlerimle gördüğüm kadarıyla gelen kişi halamdı. Bana doğru yaklaştığında gerçekten de halam olduğunu anladım.
Onu en son 3 yıl önce görmüştüm. Almanya'ya işi sebebiyle gitmişti ama neredeyse her gün annemle konuşur, sohbet ederlerdi. Genelde söylenenlerin aksine görümce olup da kardeş gibi anlaşabilen nadir kişilerdendiler.

Yaşlı gözlerimle halama sıkıca sarıldım.
"Hala ben ne yapacağım? " derken onun da gözlerinin yaşlı olduğunu fark ettim. Çok güçlü bir kadındı halam, onu bu ana dek ağlarken görmemiştim. Şimdi ise tüm gücümün ruhumdan çekilip alındığını hissediyordum.

SIRLAR ARDINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin