33

22 3 2
                                    

"Asya hadi uyan tatlım!"

Bu nazik ve hoş ses Asya'nın halası Güliz'in sesiydi. Asya cenazenin bitiminin ardından koltukta sızıp kalmıştı. Güney'de karşı koltuğunda uyumaktaydı. Ala ve Doruk ise farklı ordalarda uyumaktaydılar.

Asya yavaşça gözlerini açtı ve karşısında uyumakta olan Güney'i gördü. Yankı'nın gerçek kimliğini yaymasından oldukça korkuyordu fakat onu da anlamaya çalışıyordu.
Yavaşça koltukta diklenip halasına döndü ve şöyle dedi:" Hala herkes gitti mi?"

Güliz başıyla Asya'yı onayladı.
"Hadi kahvaltı hazır, arkadaşlarını uyandır da gel."

Asya kısık sesiyle cevap verdi. "Tamam." dedikten sonra hızlıca eline telefonunu aldı. Mesajlar kısmına girip Yankı'yı aradı gözleriyle fakat ondan en ufak bir mesaj dahi yoktu. Kendisi yazmaya karar verdi.

"Seninle bu konuyu ayrıntılı bir şekilde konuşmak istiyorum. Ne zaman müsaitsin?"

Telefonu bir kenara koyup Güney'e doğru yöneldi. Dudakları şişmiş ve yarası büyümüştü.
"Hadi canım uyan." dedi nazik bir ses tonuyla. Güney gözlerini açtı ve sıcak bir gülümsemeyle başını salladı.

Asya, Ala ve Doruk'u da uyandırdıktan sonra halasının yanına gitti.
"Yardım edebileceğim bir şey var mı?"

Güliz ellerini havluyla kuruladıktan sonra " Yok canım ,ama bir şey soracağım sana. "dedi ve sandalyeye oturdu.

"Tabi sor halacım." diyerek Güliz'in karşısına oturdu.

"Bu dün gelen uzun boylu, kırmızı saçlı çocuk kimdi?"

Asya saçlarını karıştırarak " Çocukluk arkadaşım." dedi.

Güliz Asya'nın ellerini tutarak "Arkadaşın, korumları olacak kadar önemli biri sanırım."dedi.

Asya kıkırdadı.
" Hayır halacım onlar da onun arkadaşları, iş arkadaşları."

Güliz Asya'ya gülümseyerek karşılık verdi.
"Senin okulunda cinayet işlenmişti değil mi?"

Asya gözlerini belerterek " Ne alaka şimdi halacım?"dedi.

"Ben bu katilin yüzünü araştırmıştım internetten, çok benziyor senin bu arkadaşına." diyerek telefonunu açtı ve Yankı'nın fotoğrafını gösterdi.

Asya kahkaha atarak inandırıcı olmaya çalıştı.
"Halacım diyelim ki o katil benim çocukluk arkadaşım Ateş, koskoca hapishaneden kaçıp nasıl gelsin buraya? Biraz mantıklı düşün halacım."

Güliz kıkırdayarak " Haklısın canım ama işte insan ister istemez düşünüyor böyle şeyleri." dedi ve sandalyesinden kalkarak masaya kahvaltılıkları koymaya başladı.

Asya Güliz'in elinden kahvaltılıkları alarak " Sen kafanı yorma halacım, düşünme bunları." dedi.
Bu sırada Güney içeri girdi. Dudağındaki şişik az da olsa inmişti.
Güliz şaşırarak " Oğlum ne oldu sana? Dün görmüştüm ama ilgilenememiştim canım."

Güney Asya'nın yanına gelerek " Yok Güliz halacım ,iyiyim ben. Merdivenlerden çıkarken düştüm sadece." dedi ve Asya'ya imalı bir bakış attı.

Güliz Güney'e bakarak kıkırdadı.
"Peki öyle olsun canım. Dolapta buz var, Asya  Güney'e ver canım."

Asya dolaba doğru ilerleyerek
"Tabi tabi veririm halacım."dedi ve buzluktan buzu alıp Güney'e uzattı.

Güney kısık bir sesle konuştu.
"Sen tutsan olmaz mı?"

Asya gülümsedi ve şöyle dedi:"Yok canım, sen tutarsın."

Güney yüzünü düşürerek "Peki prenses, öyle olsun ama dargınlığın da geçsin artık."diyerek Asya'nın elinden buzu aldı ve dudağına doğru götürdü.

Asya sessiz kalarak halasına yardım etmeye devam etti. Kahvaltı hazır olmaya yakın Ala ve Doruk'da içeri girdi.

Herkes masaya oturduğunda mutfak kapısı bir kez daha açıldı.
Güliz gülümseyerek
"İşte bir diğer delikanlı da geldiğine göre kahvaltıya başlayabiliriz."dedi ve herkesin bakışları yarım aralanmış olan mutfak kapısına döndü.

"Günaydınlar herkese!"dedi heyecanlı bir ses ve sonunda yüzü göründü.

Asya ağzı açık kalmış bir şekilde Yankı'nın masaya oturuşunu izledi. Tam yanına oturmuştu Yankı. Güney'in gözleri ise  yerinden fırlayacak gibiydi.

Asya şaşkın gözlerle Yankı'yı izlemeye devam etti. Yankı ise göz kırparak karşılık verdi.

Güney sinirlendiğini belli etmemeye çalışarak " Ateş kardeşim sen gel benim yerime, ben oraya geçeyim."dedi ve sandalyesinden kalktı.

Yankı başıyla Güney'i onayladı. Ala ve Doruk cenaze günü, Yankı ile namıdiğer Ateş Kayağoğlu'yla tanışmışlardı. İkiside Yankı olmadığına inanmışlardı.

Kahvaltı masasında herkes birbirini izliyor, özellikle gözler Yankı'nın üzerinden ayrılmıyordu.

Yankı telefonunun çalmasıyla masadan ayrılarak salona geçti.  Ardından hızlıca Asya'da mutfaktan ayrıldı.

Salona doğru geçerek "Yankı , dün gece gerçekten burada mı kaldın?" dedi.

Yankı konuşmakta olduğu telefonu kapatarak Asya'ya döndü.
" Evet burada kaldım ancak gerçekleri herkese kanıtladıktan sonra çekip gideceğim yanından."

Mutfak kapısının açılmasıyla Güney onlara doğru hızlı adımlarla geldi.
"Asya şununla ne zaman konuşmayı keseceksin? Sırf senin hatrına kimseye bir şey belli etmiyorum."

Asya sesini kısaltarak" Lütfen Güney, Yankı'ya bir şans ver. Bildiği bazı şeyler var. "dedi.

Güney Asya'nın kolundan tutarak konuşmaya devam etti.
"Asya en kısa sürede üçümüz bunu konuşacağız. Ayrıca İstanbul'a dönmemiz şart. Sınava hazırlanmaya devam etmemiz lazım."

Asya başını sallayarak " Evet ama bir kaç gün daha buradayız. Konuşacak vaktimiz olacak." dedi.

Yankı iksinide bir tık daha yaklaştı ve sesini alçattı.
"Sizden isteğim bu süre zarfında kimseye bir şey belli etmemeniz."

Asya başını sallayarak "Tamam, değil mi Güney?" dedi ve Güney'e döndü.
Güney ise isteksiz bir şekilde başını salladı. Mutfağa geri geçen üçlü, etrafın toplanmasına yardım ettikten sonra mezarlığa gitmek üzere yol aldılar. Yorucu geçen iki günün ardından dinlenmek için sahil kenarında oturmaya karar verdiler. Yankı onlarla gelemeyeceğini söyleyerek yanlarından ayrıldı. Asya bunun sebebini az çok anlamıştı ve irdelememişti.
Bu küçük gezinti az da olsa Asya'nın kafasını dinlemesine yardımcı olacaktı.


SIRLAR ARDINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin