36

21 3 7
                                    


Akşam güneşi çoktan kendini göstermeye başlamıştı. Yaz sıcağı gibi hissettiren bu akşamda Güney Asya'yı bulmak için varını yoğunu ortaya koymaya hazırdı. İlk önce fabrikaya bakmak üzere yol almıştı. Karanlık yolları geride bıraktıktan sonra sokak lambasının altında telefonuna bakan siyah deri ceketli bir adam gördü.
Bu adam Yankı'nın cenazeye birlikte geldiği iki adamdan biriydi. Adam telefonunu kapatarak cebine koydu ve kaldırımda yürümeye başladı. Güney bu andan itibaren onu takip etmenin mantıklı olabileceğini düşünerek adımlarını onun gittiği yönde atmaya başladı.

(Asya'nın Anlatımıyla)

Sesimi etrafımdakilere duyurmaya çalışıyordum fakat ağzımı sımsıkı şekilde tutmuş olan adam yüzünden nefes almam bile oldukça zordu.
Arabanın içine beni sertçe koyduklarında arkadan tanıdık bir ses duydum.
"Yavaş olun!"
Bu ses Yankı'nın sesiydi. Onu duymak istemsizce rahatlamamı sağlamıştı.

Yanlarından bir diğer uzun boylu konuştu.
"Abi ne yapalım? Çığlık atmaya çalışıyor."

"Erdem, Asya gerekirse avazı çıktığı kadar bağırsın ama sen ona karşı nazik olmalısın." dedi Yankı ve arabanın kapısını kapattı.

Dışarıda konuşmaları devam ediyordu. Bir diğer çocuğun adı Erdem idi. Peki beni nereye götürüyorlardı? Üstelik aralarında Yankı varken..

Olanları kavramaya çalışırken hala ağzımı sımsıkı sıkmakta olan arkamdaki gerizekalıya haddini bildirmek istedim. Evet münasip bir
yerine tekmeyi indirdim. Acı içinde arabanın içinde kıvrınmaya başladı.
"Beni nereye götürüyorlar? Acil cevap ver yoksa tekmeyi tekrar yersin!"

Beni anlayıp cevap vermesini beklerken çoktan Yankı arabanın kapısını açmıştı.
"Asya neler oluyor?"

Elemanına yaptığım işkenceyi görmüş olacaktı ki şaşkınlıkla yerde kıvranışını izliyordu.
"Asıl sana ne oluyor lan? Bu kaçıncı kaçırılışım?" diye sorarak dışarı çıkmak için kapıyı zorlamaya başladım.

Yankı kapıyı açıp kendisini içeri sokarak her yeri  kilitledi.
"Asya amacımız seni kaçırmak değil. Sana anlatacaklarımı Güney bilmemeliydi. Gideceğini öğrenince en mantıklı çözümü bunda buldum."

Kendimi tutamayarak "Senin mantığına tüküreyim ben!" dedim.

Erdem kıkırdadı. Yankı ise onun ensesine tokatı indirerek susmasını sağladı.
"Asya izin ver de bildiklerimi anlatayım?"

"İlla bu plana gerek var mıydı cidden?" diye sorarak hala sinirimi belli etmeye devam ettim.

Yankı başını öne eğdi. Ben ise sinir haliyle daha da üstüne gittim.
" Ben oyuncak değilim ki istediğin zaman kaçıracaksın istediğin zaman seveceksin. Bu hareketinle sadece kabalığını konuşturmuş oldun!"

Yankı'nın gözlerinden yaşlar geldiğini gördüm.
"Özür dilerim Asya, haklısın. Başka türlü seni onun yanından alamam diye düşünmüştüm." diyerek elleriyle yüzünü kapadı.

Vicdanımı susturmayarak " Tamam dinliyorum seni. Ne anlatacaksan anlat." dedim.

Yaşlı gözlerini kaldırdı.
"Burada mı?"diye sordu. "İnsanlar görebilir."

Ona anlayış göstererek "Tamam, neresi sana uygunsa orada anlatırsın."dedim. Sinirim hala geçmemişti.
Bu dediğim cümle hoşuna gitmiş olacaktı ki yaşlı gözleriyle gülümsedi ve Erdem'e "Hadi götür bizi bizim mekana." diye seslendi.

Yerde kıvranmakta olan kişi düzlenip benden özrünü dilemiş, Erdem ise yüzüncü özür cümleleri tekrarlamaktaydı.

Yankı'nın bu yaptığını doğru bulmuyordum. Güney'in bilmemesi gereken şeyler anlatacaktı madem neden bana açık açık bunu dile getirmemişti?


Kafamdaki sesleri susturmak için Yankı'ya sorular sormaya başladım.
"Bunlar kim, yandaşlarım dediğin kişiler mi?"

Yankı ön koltuğundan arkaya döndü.
"Evet, benim suçsuz olduğumu bilen arkadaşlarım." dedi

Her birine teker teker baktıktan sonra " Hapisten kaçmana da yardım eden arkadaşların mı?" diye sordum.

Gülümseyerek başını salladı.
Heyecanla konuştum.
"Nasıl haberleştiniz peki?"

Yankı, Erdem ile iki saniye göz göze geldikten sonra tekrardan arkasına dönerek konuşmaya başladı.
"Asya bunları eve geçince konuşalım lütfen."

Kafamın içindeki soruları durduramıyordum, sormaya devam ettim.
" Nasıl yani, burada evin mi var?"

Erdem kıkırdadı.
"Hayır benim evime gidiyoruz."

Ağzımı susturamayarak " Mesleğin ne?" diye sordum. Madem ki beni kaçırma planları yapıyorlardı, benim soru sormam onları rahatsız etmemeliydi.

Erdem kısa bir süre sustuktan sonra yanımda oturan erkeklerden biri cevap verdi.
"Erdem gazeteci biz ise yazılım okuyoruz. "

Gülümseyerek "Sizi mafya sanmıştım."dedim.

Herkes küçük bir kahkaha tufanı kopardı.
Eve varmıştık. Şehir ortamından uzak bir yerdi. Ev iki katlı bir villaydı ve çok ferah bir görüntüsü vardı.

Aklımdaki soruları sormaya devam ederek eve girdim.
"Nereden tanışıyorsunuz peki?" diye sordum.

Erdem evin anahtarını anahtarlığa koyarak "Yeni tanışıyoruz. Yankı hapse girdiğinde bu olay kısa sürede ülkenin çoğu yerinde duyuldu. Bende bir gazeteci olduğum için bu olayı araştırmak istedim. Araştırmalarıma göre Yankı'nın katil olduğu kesin olarak belirlenemezdi çünkü ceset üzerinde bulunan parmak izleri birbirinden apayrı yerlerde ve cesetin ölümüne sebep olan karın bölgesinde değildi."

Şaşkınlığımı gizleyemeyerek tekrar konuştum.
" Ama bize cesette karın bölgesinde bir darbe olduğu söylenmemişti."

Yankı kahverengi gözlerini üzerime dikti.
" Evet cesetin ölümü sanki boğaza alınan bir darbeymiş gibi lanse edildi ama gerçekler öyle değildi. Biri bu cinayeti işledi ve kendini kurtarmak için suçu benim üzerime attı ama inanın ki parmak izlerime nasıl ulaştıklarını bilmiyorum." diyerek kafasını kaşıdı.

Hep birlikte Yankı'yı dinleyerek oturma odasına geçtik.
Duyduklarım karşısında şok olmuştum. Erdem lacivert renginde deri koltuğuna oturup konuşmaya başladı.
"Şimdi ise yazılımcı arkadaşlarımın yardımıyla Ateş'in bulunduğu konumların kamera kayıtlarına bakacağız. Benim düşünmeme göre Yankı o gece bayıltıldı ve parmak izleri ceset üzerinde kullanıldı."
Öğrendiklerim beni o denli şaşırtıyordu ki kısa bir süre sessiz kalarak duyduklarımı algılamaya çalıştım.
" Erdem peki sen cesedin karın bölgesinden darbe aldığını nasıl öğrendin?" diye merakla sordum.

Erdem kısa saçlarını karıştırdı.
"Oradaydım, ceset incelemesi yapıldığı yerde ve herkes cesetin karın bölgesinin morarmış olduğunu görmüştü. Bu işin içinde başka birinin olduğundan emindim ama  Ateş'in değil."

Heyecanla "Peki katilin kim olduğunu biliyor musunuz?"diye sordum çünkü aylardır rüyalarımdan dahi çıkmayan Aleda'nın ölümü bu ikilinin elinde olabilirdi.

Yankı cevap verdi. "Bir fikrimiz var ama kamera kayıtlarını izledikten sonra net bir karar vereceğiz."

"Bu şüpheli kim?" diye sormaya devam ettim ama ikiside beş saniye kadar gözgöze gelip sessiz kaldılar. Erdem bana dönerek
"Şüpheliden emin olduğumuzda sana söyleyeceğiz." dediler.

Nazikçe başımı salladım. Belli ki bana söylemek istemiyorlardı. Bu bana güvenmediklerinden mi yoksa başka bir şeyden mi kaynaklanıyordu, anlayamıyordum.

SIRLAR ARDINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin