31

41 7 10
                                    


(Asya'nın Anlatımıyla)

Nazikçe omuzuma dokunan bir el hissi ile titredim. Gözlerimi açtığımda hala uçaktaydım ve işin garip tarafı bana dokunan kimse yoktu. Ala, Güney ve Doruk da uyuyorlardı. Bakışlarımı anında 3 sıra önümde oturmakta olan Yankı'ya çevirdim.

Evet! Hala oradaydı. Nedensizce mutlu olmuştum. Nasıl hapisten çıktığını delilercesine merak ediyordum. Aklıma gelen saçma bir fikri denemeye karar verdim. Not atacaktım. Bu not atma işi ise ortaokul ve lise yıllarındayken kendi arkadaşlarımla yaptığım gizli bir konuşma biçimi gibi bir şeydi. Vakit kaybetmeden çantamdan bir adet kalem ile not defteri yaprağı çıkarttım ve yazmaya başladım.

Yankı tam olarak 3 sıra önümde oturan kişi sensin değil mi? Nasıl buraya geldin?

Notu katlayıp kalemin kenar kısmına sıkıştırdım ve yere doğru yuvarladım. Şanslıydım ki kalemde tam olarak onun yanında durmuştu. Yerden kalemi almasını beklerken oldukça strese girmiştim çünkü aşağı doğru bile bakmıyordu. İkinci bir kalem atmaya karar verdim. Bu sırada bana tip tip bakan insanlara gülümsemekten başka bir şey yapmıyordum. Kalemi yerden alıp bana vermek isteyenler oldu fakat olduğu yerde bırakmalarını ısrar ettim.

İkinci kalemimi de çantamdan çıkartıp Yankı'ya doğru yuvarladım.
Sonunda kalemleri fark etmişti.

Nazikçe yerden kalemleri aldı ve arkasına döndü. Ona heyecanlı bakışlarla baktığımı fark edince istemsizce gülümsedi. Bense pek de şokun içinden çıkabilmiş değildim.

Sessizce ağzımı oynatarak" Hadi oku."dedim.

Bakışlarını tekrardan yere çevirdi ve bir kaç saniye boyunca  yanındaki üçlü koltukta oturan siyah takım elbiseli adamlara baktı. Sanki onları tanıyor gibiydi. Neler olduğunu anlamaya çalışıyordum fakat kalemin bana doğru geldiğini fark ederek yere doğru eğildim.

Kalemdeki kağıdı çıkarttım ve yazılanları okumaya başladım.

Şu an yaşananları anlatsam da eminim ki  hiçbir şey anlayamayacaksın Asya. Bu yüzden  konuşmamız gerek.
Numaram 05........

İstemsizce bakışlarımı ikisi yanımda biri de yan koltuğumda oturmakta olan arkadaşlarıma çevirdim. Hala uyuyorlar ve olan bitenlerden bir haberlerdi. Cevap vermemi beklerken arkasına döndü ve bu sırada başımı sallayarak elime telefonumu aldım. Numarayı kaydettim. Neler olduğunu deli gibi merak ediyordum çünkü çözmem gereken koca bir sır vardı ortada.

Büyük ihtimalle uzun bir süre İmzir'de halamın yanında kalacaktım. Yeni bir hayat beni bekliyordu. Tüm bu düşlere dalmışken tekrardan bana dokunan ellerin hissi ile irkildim. Bu sefer gerçekten de biri dokunmuştu.

"Uyandın sonunda!"diyerek kemerini çözmeye başladı Güney.

Neler olduğunu anlamaya çalışırken, bacaklarımın üstünde duran kağıt sıkıştırılmış kalemi görünce uyuyakaldığımı anladım.

Bende kemerimi çözüp, valizimi almak üzere ayaklandım.

Yankı'da valizini almaya çalışıyordu. Yanında kimseyi göremediğim için tek başına buraya geldiğini düşündüm. Annemin intihar olayını öğrenmiş olsa gerekti.

Güney valizini alırken "Birini mi gördün? Çok o taraflara bakıyorsun."dedi.
Bir anlığına korkmadım değildi ama durumu toparlamaya çalıştım.

"Hayır hayır! Çok insan var, kime bakabilirim?"diyerek aldığım valizi peşimde sürüklemeye başladım.
Yorgunluğun verdiği halsizlikle hastaymış gibi hissederek uçağın koridorunda yürümeye devam ettim.

Hava uzun zaman sonra güneşliydi. Havanın böyle olması beni bir nebzede olsa mutlu etmişti.

Güney'i takip ediyormuş gibi gözükerek Yankı'yı izlemeye devam ettim. Arada sırada arkasına dönerek beni yokluyordu. Saçlarını boyatmış, sakallarını komple kesmiş ve yüzüne çizikler attırmıştı. Bu değişik tarzın sebebini anlayamayarak yürümeye devam ettim. Sanki bilerekten uçak biletini yere düşürerek bana dönüp gülümsedi. Nazikçe eğilerek bileti yerden aldım. Bilette "Ateş Kayaoğlu" yazıyordu.

"Bu ne demek?"dedim sessizce. Güney elimdeki bileti alarak "Bu kimin?"dedi. Başımı bilmiyorum anlamında salladıktan sonra bileti elinden geri aldım.
"Birazdan çöpe atarım." diyerek kırıştırıp cebime koydum.

"Ateş Kayaoğlu..."diye mırıldanmaya başladım.
Bilette gördüğüm şeye göre Yankı kimliğini değiştirmiş ve başka bir ada bürünmüştü. Bunu nasıl başardığını anlayamayarak onu takip etmeye devam ettim fakat bu sırada Güney kolumdan tutarak "Asya yanlış tarafa gidiyorsun, buradan gideceğiz." dedi.

Yönümü değiştirerek Güney'lerin yanından ilerlemeye başladım. Telefon numarası bendeydi, onunla konuşabilirdim. Bu biraz da olsa içimi rahatlatmıştı. Gözlerimi ondan ayrırarak yürümeye devam ettim. O ise arkasına bile bakmadan adımlarını hızlandırmaya devam ediyordu. 

Havalimanından ayrılarak halamların evine gitmek üzere otobüse bindik.

Valizimi otobüsün bagaj kısmına yerleştirdikten sonra içeriye adımımı attım. Yine göz yaşlarımı tutamayarak kendi koltuğuma doğru ilerlemeye başladım. Minik çantamı koltuğun üzerine koyduktan sonra otobüsün arka tarafına yürümeye başladım. Telefonu gizli bir şekilde açabilmek için orada olmam lazımdı. Fakat Güney çoktan yanımda bitmişti.

Gözlerinde bir üzüntüyle
"Ne oluyor Asya, neden yerine geçmiyorsun?"diye sordu.

Telefonumun ekranını çevirerek
"Bir şey olduğu yok, gelecektim şimdi."diyerek cevap verdim.

Siyah saçlarını geriye atarak şöyle dedi:
"Bana soğuk davranıyorsun, nedenini anlayamıyorum."

Gözlerimi iki saniyeliğine kapattım ve Yankı'nın otobüse girip beni bu dertten kurtarmasını istedim. Onca yaşanan şeye rağmen içimde ona karşı saf bir güven vardı.

Ve yavaşça gözlerimi açtım. Altıncı hissim kuvvetliydi bir şeyler olacağını hissetmiştim.
Gözlerimi açtığımda Yankı otobüse ilk adımlarını atıyordu. Yüzümde aptalca bir gülümseme oluştu. Yavaşça koltuğuna doğru yürüdüm.

Onu tanımak gerçekten de zordu.
Düz dalgalı saçlarını kıvırcık yapmış ve rengini de koyu kırmızı yapmıştı. Evet hayal edince değişik bir kişiye bürünüyordu ama yakışıklılığı bin kat artmış gibiydi. Onu tanıyamacaklarını düşünerek rahatlamaya çalıştım fakat işler pek de öyle gitmedi.

Güney kolumu dürterek
"Yankı'ya çok benzemiyor mu bu adam?"diye sordu.

Başımı hayır anlamında salladım.
Ala ve Doruk'da şaşkın bir şekilde Yankı'ya bakıyordu. Onlara dönerek
"Hayır benzemiyor. Sakin olun." dedim.

Onlar kendi aralarında konuşurken
bense Yankı'nın gözlerine dalmış, neler döndüğünü anlamaya çalışıyordum. Bundan sonra onu Ateş Kayaoğlu olarak mı yoksa yepyeni bir Yankı Demir olarak mı tanıyacağım diye düşünmeye başladım...

SIRLAR ARDINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin