34

20 3 4
                                    

Asya, Doruk, Ala , Güney ve Güliz sahile varmışlardı. Minik bir kafeye geçtiler. Güney, Asya'nın yanına geçerek "Prenses biraz konuşalım mı?" dedi.
Asya onu başıyla onaylayarak dinlemeye başladı.

Güney sesini düzelterek
"Asya Yankı'ya gerçekten güveniyor musun?" diye sordu. Asya'nın vereceği her cevap bu saatten sonra onun için daha fazla önemliydi.

Asya gülümseyerek karşılık verdi.
"Güney, Yankı'nın bildiği bazı şeyler var. Söylediğine göre annemin ölümü intihar değil cinayetmiş. Korktuğum şeyin başıma gelmesini istemiyorum ama gerçeği öğrenmek için onu dinlemem gerekli gibi hissediyorum."

Güney, Asya'nın elini sıkıca sıktı.
"Asya bu sefer itiraz etmeyeceğim. Madem ona güveniyorsun, senin yanında duracağım ve Yankı'nın kimliğini saklayacağım. Umarım güvenin boşa çıkmaz."

Asya, Güney'in böyle düşünüyor olmasına oldukça şaşırmıştı. Bunun altında bir çıkar olabileceği fikrini düşünür gibi oldu fakat ne kadar Yankı'ya güvendiyse aynı şekilde Güney'e de güveniyordu. Yarın için bilet alacak, İstanbula'a gidip bir şekilde o sınavı kazanacaktı.

Asya, Yankı ile konuşmak için geç kaldığını düşünerek Güney'e
"Yankı'yı arayalım. Sakin bir yerde onunla buluşup konuşalım çünkü yarın için bilet alıp, İstanbul'da olmak istiyorum." dedi.

Güney, Asya'nın bu düşüncesinden mutlu olacaktı ki gülümseyerek karşılık verdi.
"Tamam onu bu yolun sonundaki eskimiş olan fabrikaya çağır. Orada herhangi bir çalışan olmadığını düşünüyorum. Otobüsle geçerken ara sokaktan görmüştüm."

Asya başıyla Güney'i onayladı ve telefonunu eline alarak Yankı'yı aradı.

" Alo Yankı?"

" Asya, sen misin?"

" Evet, sana bir konum yollayacağım. Oraya en kısa sürede varmaya çalış, konuşacaklarımız var."

Telefon kapanır

Güney ve Asya bir bahaneyle Güliz, Doruk ve Ala'nın yanından ayrılırlar.
Asya duraksayarak " Bu bahsettiğin fabrikanın eskimiş ve kullanılmayan bir yer olduğundan emin misin?"

Güney yürüdükleri taşlı yolun zeminine ayaklarını hafiçe vurarak
"Açıkcası pek emin değilim ama otobüsle geçerken duvarlarının çok eski olduğunu gördüm ve kimsecikler de yoktu." dedi.

Asya bakışlarını ciddileştirdi.
"Peki, gidince göreceğiz."

Yaklaşık 10 dakika süren yürüyüşten sonra fabrikaya varmışlardı. Yankı henüz daha gelmemişti. Orası tam da Güney'in tarif ettiği gibi bir yerdi.

Asya bıkkınlıkla sordu.
"Acaba Yankı ne zaman gelecek?"

Güney iki omzunuda yukarı kaldırarak başını iki yana salladı.

Tam bu sırada Yankı fabrikanın kestirmesinden görülmüştü. Kıvırcık saçlarını yarım gösteren siyah hırkasıyla oldukça karizmatik duruyordu.

Her iki ellerini havaya kaldırarak
"Ne duymak istiyorsanız sorun bakalım." dedi.

Güney, Yankı'ya olan kini geçmemiş olacaktı ki kaşlarını çatarak  "Bildiklerini anlat, yarın İstanbul'a dönüyoruz." dedi.

Yankı mahçup bir gülümseme yaparak karşılık verdi.
"Daha uzun süre kalacağınızı sanmıştım."

Bu sırada Yankı'nın telefonu çaldı ve  sesini düzelterek " Bir dakikanızı isteyeceğim." dedi ve yanlarından ayrıldı.

Asya ve Güney başlarını salladılar ve Yankı'yı beklemeye başladılar. Fabrikanın arka tarafına doğru yürümekte olan Yankı telefonunu açarak konuşmaya başladı.

" Alo, Ateş?"

" Erdem şimdi dikkatlice beni dinle, zamanımız az. Asya ile Güney yarın İstanbul'a dönmeyi planlıyorlar. Ne yap ne et bir şekilde adamlarını topla ve sana atacağım adrese gel. "

" Geldiğimizde ne olacak peki?"

" Asya'yı kaçıracaksınız!"

"Ne!"

Telefon kapanır

Yankı kendi söylediklerine de inanamıyordu ama bunu yapmaktan başka çaresi yoktu. Yankı onların yanına geri dönmek üzere yürümeye başlamışken tekrar çalan telefonun sesiyle duraksadı.

" Ateş bunu neden yapmamızı istiyorsun?"

" Asya'nın yarına kadar olup bitenleri öğrenmesi çok zor, zamana ihtiyacımız var. Ayrıca anlatacaklarımızı Güney bilmemeli. Bunu sende biliyorsun. İlk önce Asya öğrenmeli, suçsuz olduğumu ve asıl suçlunun kim olduğunu.."

"Tamamdır Ateş, geliyoruz."

Telefon kapanır

Erdem, Yankı'nın sağ kolu gibiydi. Hapishaneden kaçmasına yardım etmişti ve en az Yankı kadar olan bitenlerden haberi vardı. Yankı'yı riske atmamak için ona yeni kimliğindeki adıyla hitap ediyordu.

Yankı hızla telefonunu cebine sıkıştırdı ve Asya ile Güney'in yanına vardı.

"Kusura bakmayın, biraz geciktim."

Asys gülümseyerek karşılık verdi.
"Sorun değil, anlatmaya başlayabilirsin."

Yankı öksürerek zaman kazanmaya çalışıyordu çünkü olanları Güney'e anlatamazdı.

Yaklaşık 5 dakika lafı geveledikten sonra fabrikanın karanlık girişinden 3 kişilik bir grup görüldü. Yankı'nın onlara doğru göz kırptığı anda her şey başlamıştı. 3'lü grup koşarak Asya'yı tuttu.

Güney feleği şaşmış bir şekilde bağırarak, Asya'yı kaçırmaya çalışan gruba vurmaya çalışıyordu. Yankı ise uzaktan izliyordu.

Güney ses tonunu yükselterek
" Bir şey yapsana, niye oradan izliyorsun?" diye bağırdı.

Yankı ise gülünseyerek karşılık verdi.

Güney gözlerini belertti.
" Yoksa bunların hepsi senin planın mıydı? Öldün oğlum sen!"

Yankı, Asya'nın gözlerindeki yaşları fark ederek durgunlaşmıştı ama tüm bunlar onun iyiliği içindi. Güney, Asya'yı 3'lü grubun elinden almaya çalışmaya devam ediyordu fakat değişen bir şey yoktu. Sonunda üçlü grup Asya'yı kaçırmayı başardı. Güney ise arkalarından bağırmaya devam ediyordu.

Güney adımlarını hızla Yankı'ya doğru atacaktı ki Yankı'nın ortadan kaybolduğunu fark ederek duraksadı.
3'lü grubun Asya'yı arabaya koymaya çalıştıklarını geç de olsa gördü fakat arkalarından koştuysa da yetişemedi.
Kendini acı bir şekilde yere attı.

Asya'nın arkasından gözyaşları dökmeye devam etti. Yetişememenin verdiği vicdan azabıyla, nasıl sevgilisini kurtarabileceğini düşünüyordu. En kötüsü ise bunları Yankı'nın planladığını anlamış olmasıydı. Şimdi ise ona karşı hissettiği nefreti, öfkesi ve kini bin katına çıkmış gibiydi. Güney, Asya için Yankı'ya güvenmişti. Şimdi ise güvendiği kişi sevdiği kadına kumpas kurmuştu.
Güney gözlerinden dökülen yaşlarla tüm bu olanları düşünürken omzuna dokunan bir parmakla irkildi.

SIRLAR ARDINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin