4. Bölüm

446 43 14
                                    

Sabah  9 civarı uyandığımda boynumda dahil her yerim ağrıyordu üstelik üşümüştüm de.Yataktan kalkıp  banyoya gittim. Allah'tan dün suyu, elektriği ve doğal gazı üstüme almayı akıl etmiştim. Banyodan sonra dünden kalma eşarbımı çıkardım. Dün eve geldikten sonra  hemen uyuduğum için hiç üstümü falan değiştirmemiştim. Düz ve gür  olan saçlarım yavaşça omzuma döküldüler.

Saçlarım... Bana annemden kalan elle tutulur tek hediye çünkü saçlarım annemin saçlarının aynısıydı. Hatırlıyorum da babam da annemin saçlarını çok severdi ama bir zamanlar sevdiği saçları tek tek koparmıştı. Neden ki? Neden? Nedeni neydi biliyor musunuz? Kıskançlık.  Ben o gün doğum günümde anneme saçlarını zorla açtırmasaydım şuan burada olurlarmış ikiside. Bu tabiki de halamın düşüncesiydi.

Başıma biraz masaj yaptıktan sonra saçlarımı tekrardan topladım. Bu sefer beyaz şal taktım. Telefonumu ve çantamı alıp eksik olan diğer malzemeleri almak için evden çıktım.

Yolda giderken fatma ninemi aradım. "Selamün aleyküm ninem , nasılsın?"dedim. "Aleyküm selam kizum. Ha ben senu çok özleyrum. Hanzadem. Bir eksiğun var midur? Söyleyesun ha bağa göndereyum ."dedi. Duyduklarım karşısında tebessüm ederek"Yok ninem sadece birkaç eksiğim kaldı. Onları almaya gidiyorum. Çok şükür herşeyi hallettim. Ben seni her gün  arayacağım her ne olursa olsun arayacağım eğer aramaz isem bil ki ölmüşümdür." Son dediğimi gülerek söyledim. Fatma ninem"Ha o dilinu koparacağım ha o nasıl bi sözdur. Eşek sipasu . Hayde sen eksukleruni alasun . Allah'a emanet ol güzel kizum." Duyduklarım karşısında minik bir kahkaha koptu dudaklarımdan." Tamam kızma sen. Allah'a emanet ol ninem."

Sokakta ilerlerken takip edildiğimin hissine kapıldım. Arkamı dönüp baktığımda siyah bir takımın içerisinde olan adam gördüm. Benim arkamdan geliyordu ve bana bakıyordu. Adımlarımı hızlandırarak yürümeye başladım.

Ben adımlarımı hızlandırınca arkamdan  koşma sesi gelmesiyle birinin kolumu tutması çok kısa sürdü. Kolumu çekmeye çalıştım ama adam çok sıkı tutuyordu. "Beyefendi ne yapıyorsunuz? Bırakın kolumu. İm-" Bağıracağım sırada belimde soğuk metal hissettim. Adam"Zorluk çıkarmadan benimle gelin! Ferhat beyimiz sizin ile görüşmek istiyor."dedi.

Ferhat mı? O kim ya. Daha dün geldim ben! Kim beni nerede görmüşte görüşmek istiyor Allah aşkına!

Adam beni kolumdan tutarak götürmeye başladı. Belimde hâlâ silahın soğuk ucunu hissediyordum.

Sokağın sonunda siyah bir araba bizi bekliyordu. Beni arabanın arkasına bindirince kendi de yanıma oturmuştu. Nihayet silahı beline geri koydu!  Araba 10 dakika sonra 3 katlı büyük bir evin önünde durdu. Kolumdan tutup beni indireceği zaman " Ben inerim!"dedim. Özellikle bir adamın bana temasından hoşlanmıyordum. Siyah büyük demir kapıya doğru yürümeye başladım. Kapıdan geçince " Sol taraftan."dedi beni getiren adam. Sol taraftan döndüğümde büyük bir bahçe beni karşıladı.

Bahçenin ortasında masada oturan bir adam vardı. Biraz daha ilerleyince masada oturan adam...  Bizzat dün bana tokat atan kişinin ta kendisiydi! Elinde bitmek üzere olan  sigarasını içiyordu. İyi de benim astımım var! Adam beni görünce biten sigarası yerine başka bir tane yaktı. Harika! Adam ile arama bayağı bir mesafe koydum çünkü astımım tutabilir ve ben yanıma ilacımı almadım!

Adam" Merhabalar hanımefendi."dedi. Ben ise" Benden ne istiyorsunuz? Dün attığınız tokat ve ettiğiniz küfürler yetmedi mi?"dedim sert bir ses tonu ile.

Adam dudağında sigarası ile baştan aşağı beni inceledi! Ben bu adamı döverim arkadaş!

Pis pis sırıtarak "O kadar uzakta durmayın canım yapmam size birşey."dedi. Ben yerimden hareket etmeyince arkamdaki adamlara baş işareti verdi. Daha ben kendimi savunamadan adam kolumdan tuttuğu gibi sürükleyerek tam karşısına getirdi.

Adam " Ben Ferhat Şeref. Dün için kusura bakmayın. Kendim de değildim. Size karşı kendimi nasıl affettirebilirim?"dedi.

Adamın söylediği hiçbir şeyi algılayamıyordum çünkü nefes alamıyordum! Koşarak bahçenin başka bir köşesine gittim. Ben koşunca korumalar hemen yanıma geldi. Kaçacağımı sandılar herhalde. İki büklüm olana kadar öksürmeye devam ettim. Nefes almakta zorluk çekiyordum. Artık boğazımın yandığını hissediyordum. Biraz da olsa nefes almaya başladım. Hemen doğrularak arkamı döndüğümde Ferhat bey kollarını göğsünde bağlamış ayakta beni izliyordu. Bende burada gösteri yapıyorum ya izlemesi hoş!

Zorlukla nefes alarak "Birincisi astımım olduğu için o kadar uzak duruyordum lakin canım öyle istediği için de uzak dururum size ne! İkincisi ne zaman kendinizde olmadığınız zaman bir kadına vuruyor musunuz? Üçüncüsü benim sizi affetmeme gerek yok! Sizi asıl gidin yaradan dan af dileyin yaptığınız günahlar için! Beni de rahat bırakın!"dedim."ve ayrıca tam bir ahlaksızsınız!"dedim.

Son dediğim cümleden dolayı adam kahkaha atarken ben konuşmasına fırsat vermeden  elim boğazımda koşarak demir kapıdan çıktım. Ruh hastası  ya adama laf ediyorum  o karşılığında gülüyor!

Hayır yani daha dün geldim başıma gelenlere bak!

Yarım saat kadar yürüdükten sonra halı satan mağazaya geldim. Salon ve mutfağım birleşik olduğu için büyük ve uzun bir halı lazımdı. Beyaz , üstünde mavi çiçeklerin olduğu bir halıyı beğendim. Odam için ise krem renkli sade küçük bir halı aldım lakin satış için ellerinde şuan yokmuş yarın teslim edilebilirmiş. Banyo için de iki küçük pas pas aldım ve mağazadan çıktım. Yastık , battaniye, yastık kılıfları... bu gibi eşyaları da aldıktan sonra birkaç mutfak ve banyo malzemesi, iki tane ev terliği aldım. Daha sonra kozmetik mağazasına gittim. Parfüm,el ve yüz kremi, birkaç tane maske aldım. Gıda alışverişi de yapmam lazım lakin elimdekileri eve bıraktıktan sonra alacağım.

Eve gidip eşyaları bıraktıktan sonra markete doğru yürümeye başladım. Büyük bir  marketten  içeriye girdim. Gerekli olan herşeyi arabaya koyduktan sonra çikolataların olduğu raftan biraz çikolata aldım. Aldığım eşyaların ücretini ödeyip eve gittim.

SüveydaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin