8. Bölüm

387 39 35
                                    

İlahi Bakış Açısı

Amine Hanım içtiği ilaçlardan dolayı uyuyordu. Oğlunu hatırlaması kısa sürmüştü. Yine unutmuştu. Amine Hanım 15 yıl önce yaşadığı kaza yüzünden akıl sağlığını kaybetmişti. Hastalığı çok ileri gitmişti.

Elinde sigarası balkonda oturmuş güneşin batışını izliyordu. Gözleri güneşte olsa da aklı yine geçmişteydi. Keşke diye geçirdi içinden yaptığı ve yapamadığı her şey için. Ölüm Allah'ın emriydi. Ama biraz daha yanında kalamazlar mıydı?

Birşeyler yemek için mutfağa girdiğinde tezgahın üstünde olan böreği fark etti. Hanzade'nin yaptığı böreği. O da ayrı bir dertti. Bu kadar ona benzemek zorunda mıydı yani diye söylendi. Neden aklından çıkmadığını, neden sürekli onu düşündüğünü anlamıştı. En büyük pişmanlığına benziyordu, Hanzade'yi her görmesine sanki onu görüyordu. Derin bir nefes aldı. Ve böğrekten bir dilim yedi. Böreği o kadar lezzetli bulmuştu ki birkaç dilim daha yemişti.

***

Alp göreve tekrardan dönmüştü. Aradan üç hafta geçmişti.
" Yüzbaşı Alp!"diye arkasından bir ses duydu Alp. Seslenen İsmet Albay'dı. Alp ve diğer askerler hemen selam duruşuna geçti. Albay rahat emrini verdikten sonra Alp'e doğru döndü. "Birazdan yanıma gel."

Alp, İsmet Albay'ın odasına gitmişti. İsmet Albay ayakta arkası dönük, ellerini belinde birleştirmişti. Alp odaya girdiğinde önüne döndü. "Geçen sefer ki terörist grubu tekrardan harekete geçti. Sivil halkın yaşadığı bir bölgeyi bombalamışlar dinsizler. Sen ve timin den istediğim bir gölge gibi sessizce takip edeceksiniz. Ne yaptığınızı sadece Allah bilecek. O kadar sessiz olacaksınız ki bir ruh gibi dolaşacaksınız. Bu grubu bir kere daha elimizden kaçırmaya lüksümüz yok üsteğmenim. Bilgileri akşam toplantı yaptığımızda vereceğim. Şuan nerede olduklarını tespit etmeye çalışıyoruz. Her türlü ihtimali düşünmeliyiz. Bu grubun arkasında sandığımızdan daha büyük ve siviller için çok tehlikeli biri var. Yerlerini öğrenir öğrenmez harekete geçeçeksiniz. Sana ve ekibine güveniyorum Yüzbaşı. Allah yardımcınız olsun."dedi.
Alp kafası ile onayladı Albay'ı. "Çıkabilirsin."dedi Albay. Alp kafası ile onaylayıp odadan çıktı.

Hanzade'nin Anlatımıyla

Son üç hafta da o kadar çok yorulmuştum ki doğru düzgün yemek bile yiyemediğim için birkaç kilo bile vermiştim! Neredeyse her hafta nöbet tutmuştum. Serhat'ın küçük kardeşi askere gideceği için izin almıştı bir haftalık kardeşi ile vakit geçirmek istemişti. Bu yüzden işim biraz artmıştı.

Son birkaç gündür evime çiçek buketi geliyordu bu durum o kadar saçmaydı ki kim bana çiçek gönderirdi ki burada tanıdığım birkaç kişi vardı sadece!

"Hanzade!"adımın söylenmesi ile düşüncelerimden ayrılıp oturduğum banktan arkama baktım. Biraz dinlenmek ve hava almak için bahçeye çıkmıştım. Ela elinde iki tane karton bardakla yüzünde gamzelerini belli edecek kadar güzel bir gülümseme ile yanıma geliyordu. Ela, o kadar çok narin bir insandı ki anlatamam karşıda ki insanı kırmaktan çok korkardı. Sanki 22 yaşında değilde 10 yaşında bir çocuktu. Kayseri den gelmiş buraya annesi ile babası benim gibi yoktu. Trafik kazasında hayatlarını kaybetmişti. Ela'yı ise babaannesi ile dedesi büyütmüştü.

Çok iyi kalpli bir arkadaş edinmiştim. Allah'a karşıma böyle güzel, merhametli insanlar çıkması için dua etmiştim. Duam kabul olmuştu elhamdülillah. Allah dua da ısrarcı olanları severdi.

"Ay her yere baktım seni bulamadım. En sonunda bahçede olduğunu düşünerek çay alıp geldim yanına."dedi yanıma gelip otururken gülümsemesi eksik olmazdı her zaman o güzel yüzünde. Bende ona kocaman bir gülümseme gönderip bana uzattığı çayı aldım.
"Teşekkür ederim. Gamzeli güzel!"dedim gülerek ve göz kırptım. Gamzeleri çok tatlı durduğu için yüzünde ona bu şekilde hitap ediyordum. Kendisine hitap şeklime karşılık gülmüştü.
Biraz sohbet edip çaylarımızı içmiştik.

SüveydaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin