19. Bölüm

202 15 48
                                    

Sözün üzerinden 3 hafta geçmişti. Ve 1 hafta sonra da düğün olacaktı. Alp ile konuştuk, lojmana taşınacaktık ve evi dizme işi rahat olsun diye dini nikah bugün ikindi vaktinden sonra kıyılacaktı. Ben evimi hemen hemen toplamıştım ki zaten çok da bir eşyam yoktu.

Şuan Ela yanımdaydı. Ve zarif ipek beyaz hatlarımı belli etmeyen bir elbise giymiştim, beyaz sufle takmıştım.

Ela'ya baktığımda ağlıyordu. Yanına gittim ve ona sarıldım.

"Çilli güzel, neden ağlıyorsun?"

"H-hanzadem, sen çok güzel olmuşsun. Nereden nereye. "

Bende göz yaşlarıma hakim olmaya çalışarak ona sımsıkı sarıldım.

***

" Mehir olarak ne istersin kızım?"

Dini nihakımız kıyılıyordu. Mehir olarak en çok istediğim birşey vardı onu isteyecektim.

Ellerim dizlerimde ve gözlerim ise ellerimdeydi.

"Mehir olarak umreye gitmek istiyorum."

İmam da dahil bir çift göz hissediyordum üzerimde. Koyu mavi gözler...

"Mehir olarak umreye gitmeyi, Ankara'da müstakil bir ev, dört katlı apartmanın 2 katı, altın ve pırlanta seti veriyorum."

Gözlerim şaşkınlıkla açılmıştı. O kadar çok şeye gerek yoktu ki!

İmam bana döndü. " Mehmet oğlu Alp'i kocalığa kabul ettin mi?"

"Ettim."

Üç kere bana sorduktan sonra aynı soruyu Alp'e sordu. Dualar edildi. Ve artık birbirimize helaldik.

İmam ve şahitler ( ela ve Volkan) yanımızdan gidince Alp bana seslendi.

"Efendim?"

Ayağa kalktı. Ve elini bana uzattı.

Oturduğum yerden kafamı kaldırıp ona baktığımda bana gülümsediğini gördüm. Bende ona gülümseyip elimi ona doğru uzattım. Elimi tutarak ayağa kaldırdı.

Ve ikimizde şuan ayaktaydık. Ellerimiz ortamızda sımsıkı birbirini tutmuş bir şekilde duruyordu.

"Seni seviyorum. Küçük kız çocuğu."

Son cümlesine güldüm.

"Bende seni seviyorum. Asker."

Uzanıp Alp'in elini öptüm. Ve o da benim alnımdan öptü.

Alp "Şükür namazı kılalım mı?"

"Sorman hata."

Alp bir adım önde bende hemen arkasında şükür namazımızı kılmıştık.

***

"Aff Alp! Ağlayacağım şimdi! Yerleri  boya yapmışsın!"

4 gün sonra düğünümüz vardı ve Alp ile yaşayacağımız evi boyuyorduk. Diğer ev eşyalarını dini nikahtan sonra almıştık.

Elinde ki boya fırçası ile bana döndü.

Ama ben yüz ifadesini görünce gülmeden edemedim.

"Neye gülüyorsun sen öyle?!"

"Neye olacak hayatım sana. Nasıl becerdin yüzünü boya yapmayı?"

"Ne bileyim ben ya! Dedim sana boyacı çağıralım uğraşmayalım diye!"

Elindeki boya fırçasını yere attı ama boya dolu kovaya gelince tüm boya yere döküldü!

Sinir hastası olmak üzereyim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 5 days ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SüveydaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin