3.Bölüm

507 44 57
                                    

Hayat ne kadar da garip değil mi? Annem ile babamın ölümünden sonra herşey bitti bundan sonra daha ne kadar kötüsü olabilir ki dediğim zaman daha kötüsü olmuştu.

Hayatta olan tek akrabam  halam beni korur kollar, sahip çıkar demiştim lakin kendimi kış ayının ortasında kapı dışarı olurken bulmuştum. Daha 16 yaşındaydım.16 yaşında bir çocuğa 'yaşadıklarının tek sorumlusu sensin !' denir miydi? 16 yaşında!

Halam beni evinden kovduğu da polise gittim, beni yetimhaneye götürmeleri için kimsem yoktu ki benim. Elimde küçük bir bavul ve gözü yaşlı bir şekilde girmiştim o yetimhaneye. 2 yıl sonra burslu olarak Trabzon Tıp Fakültesi'ne gitmeye hak kazanmıştım.

Trabzona geldiğimde kalacak hiçbir yerim yoktu. Sokakta ev ararken bir teyzeye araba çarpacaktı bende teyzeyi kurtarayım derken araba bana çarpmıştı. Bacağım komple kırılmıştı. Kalacak kimsem yoktu, hastaneden taburcu olunca kırık bacak ile kim bana bakacaktı? Kurtardığım teyzenin ismi fatma teyzeymiş. Bana bakacağını söylediğinde ben kabul etmemiştim. Hastanede kaldığım süre boyunca yanımdan ayrılmamıştı. Yanımda kaldığı süre zarfında  fatma ninenin aslında hiç art niyeti olmayan , temiz kalpli bir kadın olduğunu anladım. Ben kendi hayatımı anlatmıştım, o da bana anlatmıştı. Kimi kimsesi yokmuş  rahmetli babasından kalan ev ile birleşik bir dükkanı varmış. Hastanedeki son günümde bana yine kendisi ile kalmam için ısrar edince bende kabul etmiştim.

Uçak alçalmaya başlayıca geçmişe gittiğim düşüncelerinden ayrıldım.Uçaktan inince güvenlik kontrollerinden geçtim ve bir taksiye binip yola çıktım.

Hakkari'ye geleceğimi öğrendiğimde hstaneye yakın bir yerde  kiralık 1+1 ev bulmuştum. Sahibi ile konuştum, buraya gelince netleştiririz, dedi. Taksiye ücretini ödeyip 2 büyük boy bavulumu iki elime alıp ev sahibi ile buluşacağım yere doğru gittim.

Bavullarımdan 1 tanesinin içi full kitap ve kırtasiye ürünleri ile dolu çünkü ben kitap okumasını ve kırtasiye ürünlerine hâlâ bayılıyorum. Ev sahibi ile görüşüp anlaştık ve gerekli evrakları hallettik. Bavulları boş eve bırakıp mobilya bakmaya çıktım.

Burası gerçektende soğuk bir yermiş üstümde sadece ferace olduğu için şuan çok üşüyorum ama yapacak birşey yok. Akşam ezanı okununcaya kadar tüm işlerimi bitirdim. 

Bir tane lacivert L koltuk ,beyaz  üçlü sehpa,krem rengi yatak, aynı renkte dolap, çalışma masası,kitaplık ve bir tane komodin aldım. 3 ya da 4 saate teslim edilir dedi görevli kadın. Son olarak perde , mutfak eşyaları ve banyo malzemelerini alıp vakit kaybetmeden eve gittim. Zaten küçük bir evim olduğu için temizlemesi çok zamanımı almadı.

Perdeleri taktıktan sonra son olarak mutfak ve banyo malzemelerini yerleştirdim. Tek eksiklerim halılar ve birkaç küçük eşya kalmıştı onlarıda yerın hallederdim. Evde hazır beyaz eşya vardı. Ev sahibi alıp koymuş şansıma.

Kapını çalması ile mobilyaların geldiğini anladım. Görevliler eşyaları dediğim yere bırakıp gittiler. Eşyaların tozunu aldım tedbir amaçlı.  Herşey yerli yerindeydi. Hayır... Yastık ve örtü takımı almayı unuttum! Nasıl uyuyacağım ben acaba? Daha gıda alışverişi yapmadığım için yemek yemek için dışarı çıktım.

Fercemin üstüne lila eşarbımı takıp, kabanımı giyip evden çıktım. Taksi ile eve gelirken buralara yakım bir restorant tarzı bir yer görmüştüm. Yakın olduğu için yürüyerek gittim. Mekan hoş ve uyumlu renklerle donatılmıştı. Biraz kalabalıktı.

Kapının tam çaprazında 4 kişilik bir arkadaş grubu oturuyordu.

İki kişilik masaya oturduğum  da genç bir delikanlı yanıma gelip" ne istersin abla?"dedi. Bir çorba fena olmazdı aslında." Bir kase mercimek çorbası alırım."dedim.

SüveydaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin