Bölüm - Ⅷ - Karanlık
Gözlerimi açtığımda, şiddetli bir güneş ışığı ve acı veren bir baş ağrısıyla karşılaştım. Aniden gördüklerim karşısında, nerede olduğumu sorgularken, kendi yatağımda olmadığımı hatırladım. Evimde değildim, hatta dünyada bile değildim. Kendi kendime Tanrılar aşkına diye mırıldandım, hissettiğim boşlukla birlikte. Saat, belki de hala şafak vaktiydi ve gün, henüz yeni başlıyor gibi görünüyordu.
Dün gece olanları şöyle bir hatırlamaya çalışmıştım. Ancak aklımda çok net görüntüler yoktu, sadece profesör Alvaro'nun sözlerini hatırlıyordum: "Gelir gelmez güçlerini kullanmayı nereden öğrendin acaba?" Gerçekten, ne yapmıştım dün gece? Ne düşünüyordum? Aklımdan ne geçiyordu da öyle bir hareketi yapabilmiştim?
"Nasıl hissediyorsun?" Ses, içeride yankılanıp, yerimden sıçramama neden olurken, hızla bacaklarımı, refleks ile kendime doğru çektim.
"Ne zaman ani bir şekilde belirip karşıma çıkmayı bırakacaksınız!" diye sitem ettim, yatağımın ucunda dikilen Profesör Nathan'a bakarak.
Sürekli olarak aniden karşıma çıkıyorlardı, ve bu gerçekten sinir bozucuydu. Beklemediğim anlarda ortaya çıkmaları ve hazırlıksız yakalanmak, hayatımda en nefret ettiğim şeylerden biriydi. Ve bu durum, şu anda nefretimin doruk noktasına ulaşmıştı.
"Korkuttuğum için özür dilerim, dün geceki durumundan sonra nasıl olduğunu görmem gerekiyordu. Malum, akademiye yeni öğrencilerimizin gelmesine az bir süre kaldı ve senin de onların arasında olman gerekiyor," dedi Profesör Nathan, elinde tuttuğu kıyafetleri yatağımın köşesine bırakarak kapıya doğru yöneldi. "Geç kalma, Lesley."
Cümlesini tamamladıktan sonra, odanın yarım açık kapısından dışarı çıktı ve kapıyı kapattı. Yeniden bir konuşma yapmam gerekmeyeceği için mutlu oldum, ama birazdan işkence çekeceğimi biliyordum. Akademinin büyüklüğünü göz önünde bulundurduğumda, binlerce öğrencinin gelmesiyle başa çıkmak zor olacaktı. Yıllarca en fazla beş yüz kişinin olduğu küçük bir kasabada yaşamış biri olarak, bu zor olacaktı.
Yeni insanlar, canlılar, yerler, profesörler... Ve en önemlisi, yeni ve hiç bilmediğim bir dünya. Burada ne yapacağımı bilmiyordum. Kime güveneceğimi ya da nasıl hayatta kalacağımı bilmiyordum. İçimde bir ses, hiç kimseye güvenmememi söylüyordu, özellikle de profesörlere.
Dün gece konseyde karşılaştığım insanlar ya da her kimlerse, hiçbirinin güven verici ya da iyi kalpli olduğunu düşünmemiştim. Onların iyi insanlar olduğuna inanmak için aptal olmak gerekirdi, ve ben aptal değildim. Hepsinin tamamen kendi çıkarlarına göre hareket edeceği belliydi ve başkalarını harcamaktan çekinmeyeceklerini düşünmüyordum.
Şu an elimdeki en iyi seçenek, saf ve aptal kızı oynamaktı. Ancak profesör Nathan ve Alvaro üzerinde işe yarayıp yaramayacağından emin değildim. Bir de Atlas vardı, ve dün yanımdan gitmeden önce bir baloda tekrar görüşeceğimizi söylemişti. Ne tür bir balodan bahsediyor olabilirdi ki?
Eğer burada gerçekten balo gibi etkinlikler varsa, bu yıl benim için kâbus gibi geçecekti. Her seferinde o küstah adamı görecek ve duyacaktım sanırım. Aman ne kadar hoş.
Derin bir of çektim. Sırtımı yasladığım yatak başlığından ayırdım ve profesör Nathan'ın yatağımın kenarına bıraktığı kıyafetlere doğru örtünün üzerinde kayarak yaklaştım. İki tanesinden birini elime aldım ve incelemeye başladım. İlki, siyah, kısa pileli bir etekti. Boyu muhtemelen dizlerimin çok üstünde değildi ama yine de kısaydı. Siyah ve pileli olması güzel bir avantajdı.
Bir saniye sonra gözüm, katladığım bacağımın üstünde duran gömleğe kaydı. Tam eteğin boyuna uyacak şekilde ayarlanmıştı ve kesinlikle mükemmel görünüyordu. Yaka bölümü yoktu, omuzları tamamen açıktaydı ve oval bir desene sahipti. Üzerinde herhangi bir arma olmaması tuhaf gelmişti ama sonra süveterin üzerinde olduğunu fark ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece Yarısı Valsi
Teen FictionBüyüye ve büyücülüğe inanmayan genç kız Lesley, gerçek kimliğini bulmak ve hayatta kalmak için hiç bilmediği lanetli bir dünyada savaşmak zorunda kalır.