Bölüm - ⅩⅩⅣ - Seslerin Senfonisi
Sözlerimin hemen ardından, güçlü bir ışık gözlerime çarptığında, başımı hızla aşağıya, ellerime doğru eğdim. O an, her bir parmak ucumdan yayılan mavi ışık dalgaları, ışığın yoğunluğu hissedilir bir şekilde artarken, avuçlarım arasında adeta dans ediyormuş gibi hareket ediyordu. Yavaşça kollarıma doğru yükselen bu ışık, etrafındaki her şeyi ve beni, büyülü bir ışıltıyla sarmalıyordu.
Topuklularımın altından da mavi, parlak bir kar tanesi işareti büyüdüğünde, kalp atışlarım bir anda tahmin ettiğimden kat kat hızlandı. O anlam veremediğim işaret, sanki bana özel bir mesajın gizli, farklı bir dilinde konuşuyordu.
Her bir nefesimde biraz daha güçlü yankılanan bu büyülü iz, kabul ettiğim kelimelerin ardından bana, nereye açıldığını bilmediğim bir kapının kilidini kırıyordu. Gözlerim yoğun ışık dalgasına kapılırken, bedenimdeki heyecan, adeta bir fırtına gibi içimi kaplamıştı.
Benim gibi meçhul olan bu kapının ötesinde yatan gizemler, beni adeta büyülü bir diyara çağırıyordu. Belki de duyduğum bu sesin sahibi, beni özellikle yanında istiyordu. Ellerimdeki heyecanın titreyen dalgaları, bedenimde bir coşku fırtınası estiriyordu.
Ayaklarımın altından yavaşça kayıp, önümde beliren deniz mavisi tonlarındaki, mükemmel işlemeli antik kapıya dikkat kesildim. Üzerinde denizin hırçın ve tehlikeli dalgalarına benzer oymalar vardı, bu dalgalar ne olduğuna tam olarak anlam veremediğim birşeyi sarıp sarmalıyordu ve sanki, o şey her ne ise onu koruyordu.
En üstte, net bir biçimde beliren kar tanesi simgesi, sanki bu gizemli kapının kilidini açmak için bir işaret gibiydi. Ruhum ve kalbim, bu gizemli geçidi keşfetmek için adeta çırpınıyordu, sanki içimde bir parça orada bulunuyormuş gibi hissediyordum. Gözlerim kapının çevresinde biraz daha yükselen mavi sise doğru kaymadan edemiyordu, hem merak, hem heyecan içinde neyle karşılaşacağımı düşünmeden edemiyordum.
Kararlı adımlarla kapıya yaklaştım. Hızla iki büyük adım atarak, önümde yükselen antik kapının yanına vardım. Gözlerim heyecanla parlıyordu, çünkü artık geri dönmek istemiyordum. Elim, kapının kulpuyla buluştu ve bir karar anının eşiğinde olduğumu hissettim. Eğer bir kere bu yola girersem, bir daha geri dönmez, dönemezdim.
Derin ve uzun bir nefes çektikten sonra, kararlı bir şekilde kapının kulbuna doğru uzandım. Parmaklarım, kulbu sıkıca kavradı ve sonuna kadar aşağıya doğru ittirdim. Kapı, sessizce kendi ekseninde dönerek aralandı, önümde bir boşluk oluşturarak beni içeri davet etti. Gözlerimde heyecanla parlayan bir ışıltıyla, bu gizemli geçidin içine doğru adım attım.
Gözlerim, nihayet kapının ardındakileri gördüğünde, olduğum yerde âdeta donup kaldım. Kapı, berrak ve sonsuz olan bir suya açılıyordu. Öylesine temiz bir maviydi ki, resmen gökyüzünden yansıyan mükemmel bir parça gibi görünüyordu.
Suyun tabanında birçok renkten oluşan nehir taşları, sanki altın bir hazine saklıyormuş gibi, bembeyaz bir renkte parlıyordu. Bu manzara karşısında şaşkınlıkla dolup taşarken, içimde bir heyecan dalgası yükseldi ve adımlarımı suya doğru atmaya hazırlandım.
Suyun yüzeyinde dans eden ışık huzmeleri, suyun altına gizlenen sırları ortaya çıkarıyormuş gibi gözüküyordu. Her bir dalga, masalsı bir hikaye anlatıyormuş gibi yüreğimi derinlerine çekiyordu. Bu an, sanki gerçeklikle rüyanın iç içe geçtiği bir an gibiydi. Gözlerimi suya dikerken, içimdeki cesaretin yanı sıra merakım da beni adım atmaya teşvik ediyordu.
Topuklularıma doğru uzanıp direkt olarak arkamda kalan sarayın bahçesine savurdum. Çıplak olan ayaklarım yavaş bir hareketle suya girdiğinde, o anın getirdiği özgürlük duygusu bedenimi sarıp sarmalamaya başladı. Etrafımdaki sessizlik, adeta doğanın içsel ritmini dinlememe olanak tanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece Yarısı Valsi
Teen FictionBüyüye ve büyücülüğe inanmayan genç kız Lesley, gerçek kimliğini bulmak ve hayatta kalmak için hiç bilmediği lanetli bir dünyada savaşmak zorunda kalır.