- ⅩⅩ- ⅩⅪ - Çıkmaz Yollar / Ayna

41 4 0
                                    

Bölüm - ⅩⅩ - Çıkmaz Yollar

Sorumu ikisine yöneltmiştim ancak, gözlerim hâlâ karanlık bir eflatun rengi ile parlayan yüzümdeydi. Sanki aynada gördüğüm kişi ben değildim, değiştiğimi biliyordum. Bu belirsizlik ve değişim hissi, içimde bir rahatsızlık yaratıyordu. Gözlerimin yansıması, sanki iç dünyamda yaşanan değişimin dışa yansıması gibiydi.

Değişimin ne olduğunu ve neden olduğunu anlamaya çalışırken, daha da karanlık olan bir arayışın içine doğru sürükleniyordum. Bu duygusal karmaşa içinde, kendimi tanıyamadığımı hissediyordum ve bu da hiç hoşuma gitmiyordu.

"Biliyoruz, ve bu emin ol canımızı sıkıyor. Troy ile anlaşamadığımı zaten gözlerinle gördün," dedi omuzlarını hafifçe silkerken. Adar'ın bir bu sözleri, içsel bir gerilimi ve çatışmayı işaret ediyordu. Gözlerimin ifadesi, belki de iç dünyamdaki çatışmaları yansıtıyordu ve bu da onun farkındalığını arttırıyordu.

Troy ile olan anlaşmazlığı hâliyle nefretini tetikliyordu. Bu durum, ilişkileri arasındaki karmaşıklığı ve zorlukları yansıtıyor, ve beni daha derin bir düşünceye sevk ediyordu.

"Açıkçası sizin konuşmalarınız beni pekte ilgilendirmiyor, zaten şu anda içinde bulunduğum durum bana fazlasıyla yeterli geliyor." Yerimden kalkıp odamın çıkışına doğru yöneldiğimde Tanya ve Adar da direkt olarak arkamdan geldiler.

Her ne kadar başımda bu taç bulunurken dışarıya çıkmak istesem de, aç hissediyordum ve yemek yemeye ihtiyacım vardı. Ancak Tanya'nın bu tacı çıkartmamı istemeyeceğini biliyordum. Bu çatışma içinde, hem açlık hissimi gidermek hem de Tanya'nın isteğini yerine getirmek arasında bir denge kurmam gerekiyordu ancak bu beni rahatsız ediyordu.

Birlikte dışarıya çıkıp birkaç dakika sessiz bir biçimde ilerledikten sonra, yanımıza hızlı adımlarla gelen bir muhafız ile duraksadık. Bu ani duruş, beklenmedik bir olayın işareti gibiydi. Muhafızın aceleci adımları ve belki de yüzündeki ifade, bir endişe veya önemli bir haber taşıdığını düşündürüyordu. Bu beklenmedik karşılaşma, kalbimin hızla çarpmasına neden olurken, içimde bir tedirginlik hissi belirmişti. Muhafızın ne getirdiğini ve neden bu kadar acele ettiğini öğrenmek için merakla bekliyordum.

"Kraliçem, leydim." Özellikle bize hitap edişi, kendimi tuhaf hissetmeme neden olmuştu. Bu hitap şekli, muhafızın konuşmasında belirli bir resmiyet ve saygıyı yansıtıyordu. Ancak, bu resmiyetin yanı sıra, içimde bir gerginlik ve merak da uyandırıyordu.

Muhafızın neden bana karşı böyle bir hitap kullanma ihtiyacı duyduğunu anlayamamıştım, ben bile hâlâ kendimi bir 'soylu' olarak kabullenememişken, etrafımdaki herkes nasıl bu kadar kolay kabullenmişti ki? Tabi bu beklenmedik durum, içimde bir tedirginlik yaratsa da, ne olacağını öğrenmek için merakla bekliyordum.

"Kralım acilen ikiniz ile görüşmek istiyor," dedi muhafız. Bu beklenmedik çağrı, ikimizin, özellikle de benim telaşlanmama neden olmuş, içimdeki endişe ve merak bir anda tavan yapmıştı. Kralın neden böyle bir şekilde görüşmek istediğini ve ne tür bir önemli konu hakkında konuşacağını düşünmeye başlarken, aceleyle muhafızın peşine takılıp taht odasına doğru yöneldik.

Yaklaşık on dakikalık bir yürüyüşün ardından, iki kapının önüne ulaştık. Muhafızlar, bizi gördükleri anda hızlı bir hareketle kapıyı açtılar. Hâlâ neden bu kadar acil bir şekilde çağırıldığımızı bilmiyorduk. Kapıların ardındaki odada nelerin beklediğini düşünerek kendimi daha da fazla kasıyordum. "Bir sorun mu var Raden?" Tanya'nın sesi odayı ince ancak hafif bir havayla doldururken, huzursuz bir biçimde yerimde kıpırdandım.

Gece Yarısı ValsiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin