- ⅩⅤ - Kabuslar Ve Dostlar

54 5 0
                                    


Bölüm - ⅩⅤ - Kabuslar Ve Dostlar

Müziği başlatmanızı önerdiğim yer (✮ ♫ ✮ )

İyi okumalar :3

Arabanın aniden sallanması ile koltuğumdan âdeta bir kedi gibi sıçrayarak uyandım. Bilincimin bir anda sarsılarak açılması neye uğradığımı şaşırmama neden olmuştu. Telaşlı ve yarı uykulu gözlerimi aracın içinde dolaştırdığımda kapının hafif aralık olması anında gözüme çarptı.

Derin bir nefes alıp ceketi üstümden alarak ayağa kalktım, düşmemek adına ağır adımlarla kapıya doğru ilerledim. "Ne kadar güzel bir uyanma şekli," diye söylenmekten kendimi alamıyordum. Yine buraya nereden düştüm diye düşünmeye başlıyordum. Zaten kâbussuz geçen tek tük gecelerim varken kabus görmediğim bir gecenin sabahında da böyle uyanıyordum.

Kapıyı sertçe açıp adımımı hemen kapının önündeki merdivene attığımda at arabalarının bir çember oluşturacak şekilde durdurulduğunu ve atların arabalara bağlı olan kayışlarının çıkartıldığını gördüm. Aynı zamanda soyluları ve profesör Nathan'ı da. Ayaklarımın çıplak olduğunu bilmeme rağmen bir an bile tereddüt etmeden iki merdiven basamağını inip çimlerin üstüne bastım.

Doğa ile iç içe olmak beni rahatsız etmenin aksine mutluluk veriyordu. Özellikle küçükken evimize yaklaşık yarım saat uzaklıkta bulunan küçük bir göle gidiyor ve orada hayvanlarla birlikte neredeyse bütün günümü her saniyesine değecek şekilde geçiriyordum. O günleri özlediğimi hissetmek göğsümde anlam veremediğim yoğun bir yanmaya sebep oluyordu. O günlerin geri gelmeyeceğini ya da çok eskide kaldığını bilmek aldığım havayı bile sanki bana zehir ediyordu.

Aklımı dolduran anılarım hemen yanı başımızdaki ufak gölü görmemle hafif ve yanık bir tebessüme dönüştü. O kadar uzun süredir çocukluğum aklıma gelmiyordu ki birden çoğu şeyin gözümün önüne düşmesi üstüme fazlasıyla acı bir ağırlığın çökmesine sebep oldu. Buraya geldiğimden beri ilk defa hislerimin varlığını hatırladığımı fark ettiğimde içimden unutmak bu kadar kolay mı oluyordu diye sorguladım.

Gerçekten. Unutmanın acısı hafife alınacak türden bir acı türü değildi, peki neden benim için bu kadar kolay olmuştu? Hele ki en yakın ve tek arkadaşım öylece ellerimin arasından kayıp gittiken sonra neden bu kadar kolay unutuluyordu?

"Lesley!"

Aklımdaki sis bulutunu dağıtan Profesör Nathan'ın tok sesi oldu. Başımı ve vücudumu senkronize bir şekilde arkaya çevirip bana seslendiği yere baktığımda herkesin meraklı gözlerle beni izlediğini gördüm. Acaba deli olduğumu düşünüyor olabilirler miydi?

Durdukları noktaya büyük ve hızlı adımlar atarak ulaştım ve hemen yanına geçerek zoraki de olsa yarım ağız bir şekilde gülümsedim.

"Merhaba küçük hanım." Kralın yanındaki kadın içten bir şekilde gülümseyerek başıyla beni selamladı. Ben de nezaketen başımı salladım ama herhangi bir şey söylemedim çünkü kadının sesi bana nereden tanıdık geldiğini anlamaya çalışıyordum.

"Ben Tanya. Sana eğitimin boyunca rehberlik yapacağım."

İşittiğim isim donup kalmama neden olurken vücuduma buz gibi bir su çarpmış gibi hissettim. Kalp atışlarımın kanımın akışıyla birlikte hızlanması, üstüme korkunç derecede bir stres ve şok yüklemişti. Bu odu. Annemi tanıdığını söyleyen kadındı.

Gece Yarısı ValsiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin