Bölüm - Ⅸ - Güneş Ve Doğa
Aradan geçen yaklaşık on beş dakikanın ardından, başımı kaldırıp etrafa bakındığımda herkesin bölümlerini seçtiğini ve kapılarının geçmiş olduğunu görebiliyordum. Ancak ben rüyalar aleminde dalıp gitmiştim ve zaman kavramını kaybetmiştim. Kafamda uçuşan düşünceler arasında en çok istediğim şey, sonsuz uzanan o uçsuz bucaksız okyanusa gitmekti.
O su, beni çağırıyormuş gibi hissettiriyordu ve içimdeki dürtülere engel olmakta zorlanıyordum. Buraya aitmişim gibi hissetmiyordum, aynı şekilde yıllarca yaşadığım kasabaya aitmiş gibi de hissetmiyordum. Sadece o sonsuz karanlık suya girmek ve kaybolmak istiyordum, bir daha bulunamamak.
"İyi misin Lesley? Dalgın görünüyorsun," dedi bir ses.
Başımı duyduğum sese çevirdim ve Nora'nın yanıma gelip sırtını duvara dayadığını gördüm. "Bölümüm ile ilgili bildiğin bir şey var mı Nora?" diye sordum, soruya soruyla karşılık vererek. Bu bilinmezlik hakkında herhangi bir bilgiyi değerlendirmek zorundaydım.
"Sadece çok tehlikeli ve bilinmeyen bir güç alanı olduğunu biliyorum. Kimse bölüm hakkında somut bir şey bilmiyor," dedi, gözlerini başka bir yere çevirerek, küçük bir serçe kadar çekingen olduğu, her halinden anlaşılıyordu. "Ve sen de, herkes gibi, bilinmeyenden korkuyorsun. Değil mi?"
Gözlerime bakmıyordu. Ortada korkması için hiçbir sebep yoktu ama korkuyordu. Ne olduğunu, neler yapabileceğini, güç kapasitesini bilmiyordu ki içinde bulunduğum bu saçmalığın neler yapabileceğini bende bilmiyordum.
Bilmeyi çok istiyordum ancak elimde tutabileceğim somut bir bilgi olduğunu pek sanmıyordum. Olsa bile, konseyin bunu benden bir hayat sırrı gibi saklayacaklarını biliyordum. Beni kullanmak isteyeceklerini tahmin edebiliyordum ve buna izin vermeye niyetim yoktu. Kendimi korumak ve sürekli olarak ayık olmak zorundaydım.
"Herkes seçimini yaptığına göre lütfen bölümünüzün baş yöneticisini izleyin," dedi dün karşılaştığım tuhaf genç adam. Herkes baş yöneticisinin peşine takılıp giderken arada bir boşluk fark ettim ve kaçma fırsatı olduğunu gördüm, ancak tereddüt ettim.
İçimde hala kaçma hissi vardı ama diğer öğrenciler akademinin duvarlarının içine doğru ilerlerken olduğum yerde öylece durup çıkış kapısına bakmam, profesörlerin dikkatini çekmemi sağladı. Şu an içimden kaçıp gitsem, ne olabilir ki? diye düşündüm, ama bu ileride istesem de kaçmayacağım anlamına geliyordu. Elimden gelen tek şey, diğerlerini izlemekti, istemeye istemeye de olsa arkamı dönerek ilerlemeye devam ettim.
Tekrar öğrencilerin arasında olmak hoşuma gitmese de, ne yazık ki, hepsine katlanmam gerektiğini biliyordum. Başka bir şansımın olmamasından nefret etmiştim, ve şimdi bu durumda da nefret ediyordum. Siyah ve beyazın absürt zıtlığının içinde ilerliyorduk ve burada yürürken kendimi tekrar dün gibi hissediyordum, sanki sonsuz bir boşluğun içine düşmüş ve dönüp duruyordum.
"Ana salona hoş geldiniz çocuklar."
Öğrencilerin hepsi oldukça yavaşladığında ve ses koridorun boşluğunda yankılandığında, geri dönüşü olmayan bir yola girdiğimi kesin bir şekilde kabullenmiştim. Hayatımın kararma evresi şimdi başlıyordu, ve artık sırtımı yaslayabileceğim bir duvar bile olmayacağını bilmem gerekiyordu. Sekiz yıl boyunca bu akademide olacaktık ve bu kesinlikle çok uzun ve kabuslarda dolu bir zaman dilimi olacaktı.
Ağır adımlarla iki kapılı siyah geniş bir kapıdan geçerken içerde başka öğrencilerin olduğunu da görmüştüm, ancak kesinlikle tahmin ettiğimden çok daha fazla öğrenci vardı. Ve... Evet, Atlas da oradaydı, ama bu sefer yüzünde o muzip ve sinir bozucu gülümsemesi yoktu. Aksine fazlasıyla ciddi ve ürkütücü bir ifade vardı, gözlerimin içine dik dik bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece Yarısı Valsi
Подростковая литератураBüyüye ve büyücülüğe inanmayan genç kız Lesley, gerçek kimliğini bulmak ve hayatta kalmak için hiç bilmediği lanetli bir dünyada savaşmak zorunda kalır.