yirmi: ne kadar sinirlendiğimi hissetmek ister misin?

1K 145 440
                                    

+40 oy arksdaslarr!!

Bilinmeyen Numara
bu sefer Yujin'le buluştuğun parka gel:)
bomba yok savcım, sadece sizi özledim!

Elindeki telefonun ekranına son kez baktı ve telefonu cebine kattı savcı. Şu an tam olarak Yujin'le buluştuğu parktaydı ancak burada sadece bankta oturan iki sevgili, yürüyüş yapan iki adam ve küçük bir tezgahta simit satan bir amca vardı. Ha Eun yoktu.

En iyisinin beklemek olduğunu düşünüp salıncağın yanına geldi ve onu havada tutan demirlerinden asılarak hafifçe sallamaya başladı. Boş salıncakta hayal ettiği Yujin gülümsemesini sağlarken iç çekti. Şanssız bir kızdı. Önce annesini, sonra babasını kaybetmişti.

"Oo, gelmişsiniz sayın savcım."

Duyduğu mide bulandırıcı ses ormandaki çirkin anılarını kendisine hatırlatırken sakin kalmak adına derin bir nefes aldı ve arkasını dönüp kendisine doğru yaklaşan adama ve peşinden gelen iki yapılı korumaya baktı.

"Ne istiyorsun?"

"Seni."

Kendisine yaklaşan Ha Eun'ı eliyle durdurdu, bir kez daha kendisine bu kadar yaklaşmasını asla kaldıramazdı. Karşısındaki adamla değil aynı parkta olmak, aynı şehirde olmak bile midesini bulandırıyordu zaten.

"Siktir git."

Ha Eun kahkaha attı, savcının atladığı tek şey bu adamın kendisine küfredilmesinden keyif alıyor olmasıydı. Saf kötüydü gerçekten de.

"Seninle gideceğim."

Savcı göz devirdi, gerçekten ikinci kez kendisiyle geleceğini düşünüyorsa büyük yanılıyordu. Hiçbir güç ona bunu yaptıramazdı.

"Belimde silah var Ha Eun, kurşunlarımın tadına bakmak ister misin?"

"Masum bir vatandaşa sıkmanız ne kadar doğru sayın savcım?"

Onun bu cümlesi Minho'nun sinirini bozmuş, yüksek sesli bir kahkaha atmasına sebep olmuştu. Karşısında kahkaha atan savcıyı izleyen Ha Eun ise gayet keyifliydi.

"Önce babamı alıkoydun, sonra annemle beni. Beni," Dedi ikinci kelimesini bastırarak. "İki gün boyunca beni alıkoydun Ha Eun, sonra annemi öldürdün ve beni o ormanda ölüme terk ettin. Bir cumhuriyet savcısını."

"Harika yapmışım."

Dişlerini birbirine bastırıp yumruğunu sıktı savcı, eğer bir fırsatı olsaydı hiç düşünmeden karşısındaki adamı tek seferde vurup kurtulurdu.

"İtiraf edin savcım, özlediniz beni..."

"Gerçekten hâlâ benden ne istiyorsun?"

"Senden istediğim tek şey sensin."

Savcı göz devirdi, iki adım ötesindeki adamın suratı öyle iğrenç görünüyordu ki midesi bulanmaya başlamıştı.

"Hem... İstediğimi alırsam fotoğrafları silerim."

"Ne fotoğrafı?"

"Delil yok ettiğiniz fotoğraflar savcım."

Savcı yine kahkaha attı, psikolojik olarak üstün olduğunu hissediyordu ve bu durumda hiç kimse onu korkutamaz, hatta geremezdi bile.

"Ben o fotoğraflarda delile dair bir şey göremiyorum açıkçası, canımı yakan bir mektubu yakıyordum. Aksini kağıtların önü gözükmeyen bir fotoğrafla nasıl kanıtlayabilirsin ki?"

leave, minchan ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin