yedi: sen ve ben artık birbirini düşünecek konumda değiliz.

965 133 266
                                    

Uzandığı yataktan doğruldu savcı. Yıllar sonra ilk kez Chan'dan ayrı, başka bir yatakta uyuduğundan uykusu sürekli bölünmüştü. Bu yüzden yorgun uyanmıştı bugün.

Banyoya girip elini yüzünü yıkadı, dişlerini fırçaladı. Geceden ayırdığı takım elbisesini giydi ve kravatını bağladı. Bekar olarak uyandığı ilk gündü bu, biraz gergin hissediyordu bu yüzden.

Yavaşça odasından çıktı, lüks olduğu her köşesinden belli olan evin merdivenlerinden indi. Kendisini bekleyen kahvaltı sofrasına güldü.

"Döktürmüşsün."

"Yapıyoruz bir şeyler ya."

"Zahmet etmişsin, yiyesim yok."

"Yok öyle bir dünya, otur çabuk."

"Kabasın Hyunjin."

Minho, ev bulana kadar bir otele yerleşmeyi düşünse de Hyunjin buna izin vermemiş, zorla kendi evine getirmişti.

'Canına mı susadın oğlum, otelde kalan savcı mı olur?' Diyerek ona mesleğinin getirdiği dezavantajları hatırlatarak ikna etmişti aslında.

Bir zamanlar birbirini öldürebilecek bir ikiliyken şimdi böyle olması ikisine de tuhaf gelse de anlayabiliyorlardı. Büyümüşlerdi artık.

"Yardım lazım mı?"

"Yoo, bitti bile."

Masaya zeytini koyup savcının karşısına oturdu. Onun uzanabilmesi için kahvaltılıkları biraz önüne uzatırken Minho masaya baktı. Düşünülmek böyle bir şey miydi?

"Hadi ye, aç olarak güne başlanmaz. Daha çözmen gereken dosyalar var."

Aklına gelen dosyayla omuzları düştü savcının. Çözeceğini sandığı dosya kendisini daha da çıkmaza sokmuştu.

"Doğru mu yaptım sence?"

"Mesai saati bitti diye dosyayı bugüne erteleyerek mi? En doğrusuydu bence. Düşünmek için zamanın oldu."

"İftira atıyor bence, Felix neyse de Jeongin ne alaka ya?"

"Kesinlikle."

Fikir alışverişi yürütürken kahvaltılarını bitirmişlerdi, ortalığı hızlıca toparlayıp arabalarına binmişler, Hyunjin adliyeye geçerken Minho emniyete geçmişti.

Zor bir gün onu bekliyordu.

Changbin'in odasına geçecekti ancak camdan masasının üstüne yatan arkadaşını görünce bu fikrinden vazgeçti, onu rahatsız etmemek için geri dönüp Chan'ın odasına girdi.

Onu görmeyi beklemeyen Chan şaşırdı, kendisine yer vermek için ayağa kalkıyordu ki Minho eliyle oturmasını işaret etti, kapıyı kapatıp masanın karşısındaki sandalyeye oturdu.

"Anne, baba, Jeongin ve Felix geldi mi?"

"Geldiler, hepsini ayrı sorgu odalarına aldık bekliyoruz."

Minho olumlu anlamda başını salladı, biraz daha bekletip panikletmek istiyordu sorgu odasındakileri. Paniklerlerse daha çok bilgi verebilirlerdi.

"Uyuyamamışsın sanırım dün gece."

Savcı başını çevirip Chan'a baktı, "Neden ki? Çok şaşırtıcı. Her şey yolunda aslında."

Chan onun lafına gülüp geriye yaslandı, kendisi de tek saniye uyumamış, emniyette kalmıştı bu saate kadar.

"Evin nasıl?"

"Niye benimle konuşmaya çalışıyorsun?"

"Merak edemez miyim?"

"Edemezsin."

leave, minchan ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin