Camın ardında, Chan'ın odasında oturan; gözlerini yere dikmiş sabit bir şekilde yeri izleyen babasına baktı ve derin bir nefes verdi savcı.
Usulca odaya girdi, kapıyı tekrar kapattı. Babası başını kaldırıp ona baktı, görür görmez gözleri dolarken sarılmak için ayağa kalkıp ona yöneldiğinde Minho bir adım geriye attı.
Bu tepki babasının kalbini kırsa da bir şey demeden tekrar sandalyeye oturdu ve kelepçeli bilekleriyle önündeki suyu içti.
Minho, ağır birkaç adım atıp karşısına geçti, arkasındaki cama sırtını yaslayıp babasına baktı. İkisi de yorgundu ancak biri hatalı, diğeri masumdu.
"Bir savcı olarak değil, karının oğlu olarak konuşacağım seninle. Anlattığın hiçbir şey resmiyete dökülmeyecek."
Önce uyarısını yaptı savcı, babası sessiz kalmayı tercih edip ona bakarken Minho'nun yüzünde tek bir ifade, duygu kırıntısı yoktu.
"Neden yaptın bunu?"
"Seni korumak istedim."
Minho güldü, elini pantolonunun ceplerine katıp babasına baktı. Şu an ne hissettiğini ve hissedeceğini bilemiyordu. Kafası fazlasıyla karışıktı.
"Geç kalmışsın, hayatına yazık ettin."
"Hayatım mı," Babası sinir bozukluğu içeren bir gülüş yönelttiğinde Minho ciddiyete bürünmüştü. "Hayatım mı var sence?"
"Aptalsın, bencilliğin yüzünden etrafındaki herkesi kaybettikten sonra sanki sorumlusu sen değilmişsin gibi konuşma."
"Sorumlusu kim bilmiyorum ama bir hayatım yok benim, kalan son gücümle seni korumak istedim."
"Sağ ol."
Minho daha fazla konuşmak istemediğini fark edip kapıya döndü, zaten tüm gün ruh hali çok kötüydü, şu an bu konuşma daha da kötü yapacaktı.
"Minho bir şey demeyecek misin?"
"Ne dememi istiyorsun?"
"Baba."
Dolu gözlerini anında yatıştırıp sinirle babasına baktı. Yine aniden değişen ruh hali midesini bulandırmaya başlamıştı.
"Ne babası lan? Babam mısın?"
"Sen hayatın boyunca rahat ol diye, seni korumak için birini öldürdüm. Ben senin babanım!"
"Böyle mi babasın?" Titrek sesiyle sorduğu soru, babasının şaşkınca yüzüne bakmasına sebep oldu. "Annemin ölümüne sebep olduktan, ben kendimi korumayı öğrendikten sonra mı baba olmaya karar verdin sen?"
"Hay-"
"Ben bağcığımı bağlamayı kendim öğrenecek kadar yalnızdım biliyor musun? Küçükken, tek başımayım diye o parkta zorbalık gördüğümde sen yoktun, ortaokulda öğretmenim karnım ağrıdığı için saçımı çekerken sen yoktun, ben ateşten bayılırken sen yoktun. Yıllar sonra, hiçbir şeyi yolunda gitmeyen hayatıma tekrar oyunlarla girip annemin ölümüne sebep oldun, benimle oyunlar oynadın... Ve zaten benim içeri tıktığım bir adamı öldürdüğün için kahraman mısın? Alkış mı bekliyorsun?"
Gözlerinden yaşlar akarken alkış tuttu Minho, babası ağlamaya başlarken tek gram merhamet taşımıyordu gözlerinde.
"Keşke ben büyüdükten sonra beni korumak için birini öldürmeyi tercih etmeyip küçükken gök gürültüsünden korktuğumda bana bağırmak yerine sarılsaydın... O zaman harika bir süper kahraman olabilirdin. Ama maalesef artık büyüdüm, sen geç kalmadın; sen her şeyi kaybettin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
leave, minchan ✓
Fanfictionne haklıyız ne pişman, biz seninle her şeyi bir gecede hiç ettik. [düzyazı]