yirmi bir: unutabilirsek.

1K 140 239
                                    

+40 oy arkadaslr!!

*

"Daha ne kadar görmezden geleceksin ki beni?"

Odasından çıkmış, adliye kapısına doğru ilerleyen Minho; Hyunjin'in cümlesiyle durdu. Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı, ardından yanına gelen savcıya çevirdi bedenini.

"Sonsuza kadar Hyunjin, eski düşmandan dost olmazmış. Bana öğrettiğin için sağ ol."

"Yapma ya," Dedi Hyunjin ona bakarken. "Ben olmasaydım şu an meslek hayatın yanmış olabilirdi."

Minho tekrar derin bir nefes verdi. Sinirlenmemeye çalışıyordu ama gerçekten zordu. Planlarının yakın arkadaşı sandığı biri tarafından suya düşürülmesi gerçekten can sıkıcıydı.

"Bu bir ihtimal sadece Hyunjin, belki de meslek hayatım da ben de gayet iyi bir şekilde devam ediyorduk. Belki de iki kardeş de mutlu bir hayat kurmuş olabilirdi."

"Birilerini kurtarmak istiyorsan avukat olmalısın."

"Senden tavsiye almayacağım Hyunjin."

Tekrar arkasını döndü ve adliyeden çıktı Minho, sıkılmıştı insanların ona ne yapması gerektiğini söyleyip durmasından. Yaptığı şeylerin sorumluluğunu alabilecek yaştaydı ancak kimse buna inanmıyordu.

Kemerini taktı, arabayı çalıştırdı. Derin bir nefes aldı ve adliyenin bahçesinden çıkıp emniyete doğru sürmeye başladı. Emniyete gitmeye hazır değildi ancak görmesi gereken kişiler ve incelemesi gereken sonuçlar vardı. Tek istediği Chan'la karşılaşmamaktı.

Ne yapacağını bilmiyordu.

Heyecanının yarattığı mide bulantısı onu mutlu ediyordu ancak bir yandan gergindi de.

Evet, Chan'a karşı koyamamış ve dün gece sevişmişlerdi ancak bu onu affetmeye hazır olduğu anlamına gelmiyordu. Özleminin yarattığı bir olaydı onun için.

Emniyete gelince eskisine kıyasla daha düzgün park edip arabadan indi, emniyet kapısından içeri geçti. Amacı Chan'ın odasına bakmadan Changbin'in odasına geçmekti ancak ortadaki masada polis memuru ve bir kadının konuşması dikkatini çekmişti.

"Yalvarırım yardım edin, çok korkuyorum."

"Hanımefendi, yani elinizde hiçbir şey yok, tehdit yok, gasp yok, takip edildiğinizi düşündüğünüz için bizden yardım istiyorsunuz ama elimizden bir şey gelmiyor ne yazık ki."

"Evime kadar girdi diyorum."

Savcı, kaşlarını çatıp memur ve kadının yanına geldi. Memur onu görünce ayağa kalkarken ağlamaktan yüzü kızarmış kadın savcıya baktı.

"Olay nedir?"

"Savcım... Vatandaş takip edildiğini ve can güvenliği olmadığını söylüyor ancak elinde hiçbir şey yok, bir şey yapamıyoruz."

"Yaparsınız," Minho, elini memurun omzuna atıp hafifçe sıktı. "Kamera kayıtları var mesela, hanımefendi size nerelere gittiğini söylesin siz de kameralarına bakıp araştırın. Nasıl fikir?"

Memur anladığını ifade eden mahcup bakışlarıyla başını sallarken Minho, kadına döndü. "Şu odaya geçelim, sakinleşin."

Minho, kadınla beraber Changbin'in odasına girdi ve sandalyeye oturmasını sağlayıp karşısına oturdu. Kadın bir yandan ağlıyor bir yandan elindeki buruşmuş peçeteyle yüzünü siliyordu.

"Çok teşekkür ederim... Çok korkuyorum."

"Şimdi bana detaylıca anlatabilir misiniz?"

Changbin, anlamaz bakışlarını ikisine yönlendirirken savcı pürdikkat kadını izliyordu. Gerçekten korkmuş gözüküyordu kadın.

leave, minchan ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin