'"Minho yok..."
"Babanın bilinci yok, ambulansı arıyorum."
"Changbin, Minho yok!"
Kulağında yankılanan birkaç saat öncesine ait seslere rağmen önündeki demir kapıya son gücüyle yumruk atıyor, bir yandan da zile basıyordu başkomiser. Kafasına koymuştu, ya konuşturacaktı ya konuşturacaktı.
"Felix! Aç şu kapıyı!"
İçeride olduğunu biliyordu, hem telefon sinyalini izlemişti hem de üniversitesine gidip gelip gelmediğini sormuştu, gitmediğini öğrenince direkt buraya gelmişti.
"AÇ YOKSA KIRARIM!"
Şaşkınlık içinde kapıyı açan sarışın adam Chan'a bakarken Chan eve girip etrafa bakındı, hiç kimseyi göremeyince en son girdiği salonda durdu ve peşinden gelen Felix'e döndü.
"Nerede lan o orospu çocuğu?"
"Kim?"
"O Ha Eun denilen piç! Nerede?"
Duyduğu isimle yutkundu Felix, başkomisere baktı. "Bilmiyorum, burada ne arasın?"
"Yürü karakola gidiyoruz, o adamla ilgili her şeyi anlatacaksın."
Başkomiser, Felix'in kolundan tutup dışarıya doğru götürmeye çalıştığında Felix kolunu çekti ve Chan'ın tuttuğu yeri ovcalayıp başkomisere baktı.
"Ne yapıyorsun?"
"KES ÇENENİ," Biriktirdiği bütün sinirini karşısındaki sarışından çıkartıyordu başkomiser. "SENİN YÜZÜNDEN MİNHO YOK!"
Felix, olduğu yerde şaşkınlıkla başkomisere baktı. Biliyordu ama beklemiyordu. Chan, bir ileri bir geri yürürken elini saçlarından geçirdi, titriyordu eli. Hayatında hiç soğukkanlılığını bu kadar kaybetmemişti. Şu an korkuyordu, hiç korkmadığı kadar.
"Yürü, her şeyi anlatacaksın."
Başkomiser titreyen eliyle dış kapıyı gösterince Felix ona baktı, isteyip istemediğinden emin değildi. Anlatırsa kendi ölürdü anlatmazsa savcı.
"İstem-"
"SANA SEÇENEK SUNMADIM, ÇIK ŞU EVDEN!"
Cümlesini bölen yüksek ses, Felix'in irkilmesine ve gözlerini sımsıkı kapatmasına sebep oldu. Tırnaklarını avuç içine bastırdı, yutkundu. Belli ki kaçışı yoktu, anlatacaktı.
"Jeongin'i de çağıracak mısın?"
"Çık, bakarız."
Felix, daha fazla direnmeden kenardaki hırkasını giydi, başkomiserle birlikte çıktı. Arabaya bindiklerinde başkomiser devamlı telefonda Changbin ve Hyunjin'le iletişim kuruyor, bir gelişme olup olmadığını soruyordu.
İki dakikada bir.
En sonunda emniyete geldiklerinde ikisi de indi, Chan; eski eşi kadar sabırlı ve nazik biri değildi. Duygularını asla karıştırmaz, istediğini o an alırdı. Minho'nun baştan beri yapması gerektiği gibi.
Felix'i kolundan tutup boş bir sorgu odasına soktu, kayıttaki kameranın kaydını kapattı ve sorgu odasına geçti. Sakin gözüküyordu şimdilik.
"En baştan anlat, kim bu herif?"
Onları gören Changbin ve Hyunjin hızlıca peşlerinden geldi ancak belli ki Chan usulüne uygun davranmayacaktı. Bu yüzden Hyunjin odaya girip Chan'a baktı.
"Sen çık, ben alayım."
Chan, onu duymadı bile. Sanki bütün dünyaya seslerini kapatmış gibi sadece Felix'e odaklıydı. Tek istediği Minho'yu bulmaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
leave, minchan ✓
Fanfictionne haklıyız ne pişman, biz seninle her şeyi bir gecede hiç ettik. [düzyazı]