"Daha Min Jee'nin telefonu yok, cinayet mahalli yok, cinayet silahı yok... Ne biçim iş yapıyoruz ya?"
Elindeki dosyayı sinirle masasına fırlattı savcı, elini saçlarından geçirip beline koydu.
"Orman temiz çıktı, cinayet orada işlenmemiş. Çevre sokaklara da baktık, yok. Kızın odasından da işe yarar sadece erkek kıyafeti çıktı."
"Kıyafetler kimin?"
"DNA çıkmadı kıyafetlerden."
"Chan partiyle ilgili bir şey bulmuş mu?"
"Evet, partiye gidenlerin listesi dosyada var savcım."
Az önce fırlattığı dosyayı geri aldı, listeye baktı savcı. İsimleri tek tek okurken gözüne tanıdık bir isim çarpmamıştı.
"Listedeki herkesi toplayıp getirin, ifade alacağım. Kamera kaydı var mı o geceye dair?"
"Yokmuş savcım."
"İyi tamam, çıkabilirsin."
Memur başını sallayıp odadan çıktı, Minho masasına oturup geriye yaslandı. Akşam ne yapacağının stresi çökmüştü üzerine, mutlu eşi oynamak istemiyordu.
Kendi kendine düşünürken kapısı tıklandı, içeriye sorgu odasında tanıştığı Kim Seungmin girdi, günü daha da tuhaflaşırken gözlerini üzerine dikti. Avukat, kravatını düzeltip masanın karşısında durdu ve savcıya baktı.
"Müvekkilimi ne zaman bırakacaksınız?"
"Müvekkilin bana ne zaman gerçekleri konuşursa."
"Savcım," Dedi gerildiği belli olan bir ses tonuyla. "Yalan söylediğine dair bir kanıtınız var mı?"
Savcı geriye yaslandı, biraz avukatı inceledi. Ardından kravatını düzeltti ve boğazını temizledi. "Müvekkilinin iki güne bir koştuğu ormanda en son kavgalı olduğu en yakın arkadaşını bulduk, ilk başta yalanlar söyledi, bilgi sakladı. Şimdi de her şeyi net olarak anlatmıyor."
"Her şeyi düzgünce anlattı, hâlâ içeride tutmanız doğru değil."
"Buna sen mi karar veriyorsun yoksa kanunlar mı?"
"Yanlış yapıyorsunuz, katil o değil. Felix'le ilgilenmek sadece vakit kaybettiriyor size."
"Sağ ol uyarın için, başka sorun yoksa çıkabilirsin."
Derin bir nefes verdi, odadan çıktı. O çıkınca savcı Changbin'i aradı, kısa süre sonra komiser telefonu açtığında uzatmadan mevzuya girdi.
"Felix'i salın ama peşine bir sivil takın. Her adımını izlesin, garip bir şey olursa bana haber versin."
"Tamamdır savcım, başka bir isteğiniz?"
"Yanındaki başkomiser bozuntusu ne yapıyor?"
"Çalışıyorum savcım." Savcıya cevabını eşi verdiğinde telefonun hoparlörde olduğunu anladı savcı. Bozmadan cevapladı.
"İyi, aferin. Yeni göreviniz size şimdi mesaj olarak gönderdiğim listedeki herkesi toplayıp emniyete getirmeniz. Bir kişi bile atlamayın."
İkisi de savcıyı onayladıktan sonra aramayı sonlandırdı ve listenin fotoğrafını attı savcı. Ardından kiralık ev bakmak için bir siteye girdi, bir süre bakındı ancak kendisine uygun bir ev yoktu; bazısı adliyeye fazla uzaktı, bazısı bir kişi için fazla büyüktü, bazısı fazla küçüktü.
İç çekti, boşanma günü yaklaştıkça daha fazla zorlandığını hissediyordu. Yapamazsa ne olacaktı ki, geri barışabilecek miydi eşiyle?
Asla, diye geçirdi içinden. Durum ne olursa olsun, yalnız başına olmak birinin hayalet gibi hayatında olmasından daha iyidir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
leave, minchan ✓
Hayran Kurgune haklıyız ne pişman, biz seninle her şeyi bir gecede hiç ettik. [düzyazı]